Bahçede bir yere oturdum. Beş dakika sonra elinde hamburgerler ve kolalarla birlikte Işıl geldi.
- Ben kola içmiyorum.
-Şaka? Iyi madem, gazoz ile değiştireyim.
- Gazozda içmem.
- Fanta?
- Hayır.
- Meyve suyu?
- Taze sıkılmış mı?
- Hayır.- O zaman hayır.
Belli bir süre sessizlik oldu. Işıl'ın beyninden duman çıktığını düşünmeye başlamıştım. Hızlı bir sohbet olmuştu. Hamburgeri bana uzattı.
- Ama hamburger yersin dimi?
- Aslında yemem yasak. Ama burda da başka alternatif yok gibi?
Hamburgerden kocaman bir ısırık aldım. En son ne zaman yedim acaba? Tadı çok güzel!
- Sana neden köpek diyor?
Işıl, kolasından uzun bur yudum aldı. Sonra da çimlere koydu.
- Annem bir veterinerde çalışıyor. Babamda bir hayır vakfı yönetiyor. Doğal olarak insanları ve hayranları seven bir yapım var. Veterinerdeki hasta köpeklere bakarım. Onları çok seviyorum. Evdede iki kanişim var. Ayrıca çokda dik başlı sayılmam. O yüzden bana köpek diyor.
- Alt tarafı itaatkar olduğum için diyebilirdin.
- Itaatkar değilim!
- Doğru. Sınıfta sana bir kez söyledim ve istemememe rağmen kola getirdin. Atladığım bir nokta?
Sessiz kaldı. Hamburgeri bitirdi ve çöpünü kola şişesinin içine attı.
- Sende biraz kaba birisin aslında...
- Bunu çok sık duyarım.
- Hiç dikkate almıyor musun?
- Umurumda değil.
Son lokmayı ağzıma tıktım ve ayağa kalktım.
- Görüşürüz.
O da hışımla ayağa kalktı.
- Teşekkür etmeyecek misin?
- Bu senin "özürün" dü değil mi? Neden teşekkür edeyim?
Tepeden tırnağa haklıyım.
Son iki ders matematikti. Öğretmenin tüm sorularına cevap verdim. Ve derse adam akıllı katılan tek öğrenciydim. Hocanın gözüne girebilmiş olma umudu içindeyim. Okul çıkışı iki kişi beni kolumdan tutup arka bahçeye sürükledi. Sağ koluma giren kız ortadan kaybolurken, oğlan beni kendi ile duvar arasına aldı. Boyu çok uzundu. Onu ittirmeme rağmen yerinden milim kımıldamıyordu. Pis pis sırıtıyordu.- Çek git bak sırık çok pis yaparım!
- Elimi mi bükersin?
- Kısır kalmaya ne dersin?
Boyunun uzunluğu bana avantaj sağlamıştı. Ortasına tekme attım. Acı ile inledi ve kendini yere attı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Yana yatınca, sırtına tekme attım.
- Yapma!
- Ne istiyorsun benden lan it herif?
Ayak bileğine bastım. Dönüp dolaşıp suratının önüne geldim.
- Adın ne?
-B-barkın.
- Bak canımın içi. Bir daha sabahki tayfa ile birlikte bana yaklaşacak olursan, yanlızca kısır bırakmam erkeklik gururundan da olursun!Diz çöküp yanına eğildim.
- Anladın mı?
- Ne halin varsa gör.
Gözlerimi kısıp ayağa kalktım. Üzerinden atlayıp, sırtını tekmelemeye başladım. Sonra biri gelip kalkmış kollarımın altına ellerini geçirdi ve beni havaya kaldırdı. Tekme atmayı bıraktım. Ayaklarım yerden kesilmişti, kendimi kedi gibi hissediyordum. Sonra beni tutan kişi sola döndü ve beni yere bıraktı. Pörtlemiş gözlerle arkamı dönüp beni kimin kaldırdığına baktım.
- Pardon... Çocuğun omurgasını kırdın da. Söyliyim dedim. Yine de... Ayağına sağlık.
Sırıttı. O, bu sabah benimle tanışmaya çalışan çocuktu. Tek kaşımı havaya kaldırdım.
- Kafa buluyorsun?
- Efendim?
- Kolon muyum lan ben, sende vinç gibi taşıyorsun ordan oraya!
Aniden bağırınca bir anlık yerinde sıçradı. Baş parmağını ağzına götürüp, üst dişlerine bastırdı ve başını geriye attı.
- Neden bağırı-
- Bak sinirliyim tüm hıncımı senden çıkartırım.
- Özgür... kaç abi.
Yerde yatan Barkın'a döndüm.
- Sende bi sus be!
Önüme döndüğümde, oğlanın gitmiş olduğunu fark ettim.
- Lan ben nereye düştüm be?
Barkın doğrulmaya çalışınca eline bastım.
- Zıbar yat orda, sadist patronun gelene kadar da kalkma. El kadar kızı elimden kaçırdım dersin.
Tekrar onun üzerinden atlayıp hızlıca yürümeye başladım. Aniden frenlere bastım. Barkın'a döndüm.
- Yada el kadar, deme. Tamam mı?
Oturur vaziyetteydi, başını evet anlamında salladı. Hızlıca yürümeye devam ettim. Okul kapısından çıkarken, beni arkaya bahçeye kaçıran kızı gördüm. Dibinden geçtim.
- 112'yi ara.
Istifimi bozmadan devam ettim. Iki dakika sonra onu okula koşarken gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖzGöl
Genç KurguGölge Karabulut, aile şefkatinden mahrum ancak kusursuz bir kız çocuğudur. İyi fizikten tutunda ateşli agresifliğine kadar herşeye sahiptir. Babasının işi gereği Antalya'dan, Istanbul'a taşınırlar. Ve bir gölgenin özgürlük hikâyesi... Orada başlar. ...