Güney perişan bir halde kaldırımda oturuyordu. Beni görünce ayağa kalkıp hemen yanıma geldi.
"Songül..."
"Güney konuşmak istemiyorum."
"Ne olur bi konuşalım. Ne olduğunu bile söylemedin."
"Söylememe gerek yok biliyorsun ne yaptığını!!"
"Ya kızlar da bir şey söylemedi. Bari sen söyle... ne hata yaptım ben?"
"Bir de soruyor musun?!!"
Ağlıyordu. "Songül.... böyle yapma... konuş benimle."
Ne kadar kızgın olsam da ağladığını görünce koşup sarılmak istiyordum. Ama bu isteğimi bastırarak "Şu an yüzünü bile görmek istemiyorum!!" diye bağırdım.
Arkamdan bağırmasına ve ağlamasına aldırış etmemeye çalışıyordum. Ağlayarak yurda girdim.
Meral:"Songül..." diye koşup sarıldı.
"Buraya gelmiş..." dedim hıçkırıklarımın arasından güçlükle.
Meral:"Sen açmayınca beni aradı. Ama merak etme ne olduğunu söylemedik biz."
Kader:"Konuşup anlattın mı?"
Başımı iki yana salladım. "Hayır.. onu görmek istemiyorum."
Kader:"En azından neye kızdığını söyleseydin."
Meral:"Ya bence biliyordur."
"Hiç biliyor gibi değildi. Ne olduğunu sordu sürekli.... Ben ne yapacağım kızlar? Onsuzluğa nasıl alışacağım?"
Kader:"Yapma Songül beni de ağlatacaksın."
Gece kızlar uyurken beni uyku tutmamıştı. Camdan dışarıyı izlerken Güney mesaj attı. Ne aptallık yaptım da seni üzdüm? Gözüme uyku girmiyor ne olur bir şey söyle. Bağır çağır ama susma beni sesinden de kendinden de mahrum etme.
Mesajı okuyunca tekrar ağlamaya başladım. Ah Güney... ben de senden mahrum olmak istemiyorum. Ama buna sen mecbur bıraktın dedim içimden.
Telefonu kapatıp yattım. Zor da olsa sabaha karşı uykuya dalmıştım. Tabi gece boyunca kabuslar görmüştüm.
Uyandığımda öğlen olmuştu. Kızlar yoktu. Başucumda bir not gördüm. Çok güzel uyuyordun uyandırmaya kıyamadık. Küçük bir işimiz var. Bizi merak etme. :)
Notu okuyunca gülümsedim. İyi ki kızlar var onlar olmasa ne yapardım ben?
Telefonuma mesaj gelmişti. Tahmin ettiğim gibi Güney'dendi. Songül yurdun bahçesindeyim. Gel konuşalım lütfen.
Ben cevap yazmayınca bir mesaj daha attı. Yanlış bir şey yaptıysam söz hayatından çıkacağım. Yeter ki yüzünü bir kez daha göreyim.
Yine cevap vermedim ve tekrar mesaj geldi. Gelmezsen gitmem burdan. Ölene kadar bekleyeceğim.
Vazgeçmeyeceğini anlayınca gitmeye karar verdim. Gelen zarfı elime aldım. Üstümdeki pijamaları önemsemeden öylece dışarı çıktım. Kapının önünde duvara yaslanmış bekliyordu.
Bana doğru birkaç adım atıp sarılmak istedi ama geri çekildim.
"Sadece konuşmaya geldim Güney."
"Tamam... özür dilerim. Bir kafeye gidelim mi?"
"Gerek yok... fazla konuşacak bir şey yok zaten."
"Songül ne yaptım da bu kadar üzdüm seni?"
Resimleri yüzüne fırlattım. "İşte bunu yaptın!!! Nasıl öpersin o kızı?!!"