17.BÖLÜM: SONUNDA KAVUŞTUK

3.5K 262 15
                                    

Adresi buldum. Yarın  gidicem ve onları kurtarıcam.

                            ******
Sabah Ayten teyzenin beni kahvaltıya çağırmasıyla uyandım. Kahvaltıya çağırıyordu. Üstümü giyip aşağıya indim. Koskocaman bir bardakta çok güzel kan vardı. Ayten teyze benim vampir olduğumu bildiği için sorun yok.

Vampir... Olamaazz! Bu gün konsey var. Şekil değiştiren extra da bulamadık. O zaman arayıp gelemeyeceğimi ve ablamla abimi kurtaracağımı söyleyeyim. Evet en mantıklısı bu. Aramak için sessiz bir odaya gittim.

"Necmi bey ben bu gün gelemeyeceğim. Acil bir işim çıktı."
"Neymiş senin acil işin. Konseyden daha önemli ne olabilir."
"Ailem daha önemli. Benim bilmediğim abim ve ablam çıktı."
"Ee ne olmuş."
"Kaçırılmışlar ve 17 yıldır benim onları kurtarmamı bekliyorlar ve 1 ay önce gözlerimin önünde öldürüldü."
"Yardıma ihtiyacın varsa söyle sana yardım gönderelim."
"Gerek yok ben onların yerini buldum. Birilerini bu işe karıştırırsam onlar yaralanacak." dedim ve telefonu kapattım. Aklıma Aras geldi 2 gündür haber vermedim perişan haldedir. Hemen Arası aradım. 1. Çalışta açtı ve konuşmaya başladı.

"Melis! Sen misin?"
"Benim."
"Nerdesin sen? Seni çok merak ettik."
"Çok fazla şey oldu."
"Ne oldu? Eve gel birlikte çözelim o fazla şeyleri. Lütfen seni çok özledim."
"Aras... Bak eğer eve gelirsem beni bırakmaz ve benimle gelirsin. Eğer gelirsen zarar görürsün."
"Demek gideceğin yer tehlikeli. Söyle bende geleceğim."
"Olmaz."
"Bari konu ne onu söyle?!"
"Konu... Benim abimle ablam varmış. Ben 1 yaşındayken kaçırılmışlar. Onlar geleceği görebiliyomuş ve benim onları kurtarıcağımı görmüş. Yerlerini biliyorum ve kurtarıcam. Sen gelirsen zarar görürsün ve bu benim canımın acımasından daha çok acıtır."
"Tamam güzelim. Ama beni habersiz bırakma. Bari gel bir kere sarılayım sana."
"Aras zaten şimdi çıkıcam ve ya yarın yada 2 gün sonra belki de birkaç saate yanında olucam lütfen işimi zorlaştırma. Ben kapatıyorum. Seni çok seviyorum Aras💞" dedim ve telefonu kapatarak kahvaltıya indim.

İlk önce Londra ya yakın bir yere ışınlandım. Şuan  arabayla Londra daki küçük bir kasabadaki adrese gidiyorum. Eğer büyüyle gidersem benim geldiğimi anlarlar. Birkaç saat sonra gelmiştim. Abim ve ablam o evin içindeler. Daha fazla onların acı çekmelerini istemiyorum. Güçlerimle içeriyi süzdüm. 37 koruma var ama abimle ablamı bulamadım. Bodrum kata gözlerimi indirdiğimde beni bir güç kalkanı durdurdu. Kesinlikle ordalar.

Arabadan aşağıya indim. Arkabahçede dolaşan bir adamı yakalayıp bir ağacın arkasına çektim ve bayılttım. Üstündekileri çıkartıp ben giydim ve onun yüzünü kendime kopyaladım. Beynindeki bilgileri okudum. Onun şimdi bodruma inip abim ve ablama bir ekmekle su vericekmiş. Hemen onun sesini kopyaladım kendime. Adamıda güçlerimle buharlaştırdım.

İçeri girdim. Mutfaktan ekmek ve su alıp bodruma yöneldim. İlerde bir adamla başka bir adam konuşuyordu. Galiba birisi patrondu. Abimle ablamı kaçıran it! Hızlıca o adamın yanına gittim. Bana bakıp
"Ne var Faruk?"
"Sizin adınız ve soy adınız neydi?"
"Ne yapacaksın adımı ve soy adımı!?"
"Efendim birisi geldi ve sizi yılın en genç yakışıklısı seçeceklermiş. O yüzden adınızı ve soy adınızı sordum."
"Hee tamam o zaman. Adım Onur soy adım Altın."
"Peki efendim." dedim ve yemek götürmek için bodrumdan içeri girdim. Abim ve ablamın ayaklarını ve kollarını zincirle duvara bağlamışlar. O an içim çok acıdı. Abimin kafası yukardaydı ve bana bakıyordu. Çok yakışıklıydı. Gri saçları vardı ve çok taş duruyordu. Ablama baktım. Kafası aşağıdaydı. Hemen yanına gidip çenesine elimi koydum. Tam kafasını kaldıracakken abim

"Bırak lan onu?" diye tısladı. İyi ki fazla ses çıkartmadı. Yanına gittim ve gülümsedim. Bana anlamazca baktı. Kapıya baktım ve gücümle kapıyı kilitledim. Abim daha da çok kaşlarını çattı. Hemen kendi yüzümü ve sesimi getirdim. Bana bakarak gülümsedi. Hemen zincirlerini kopardım. Yere düşecekken tuttum. Ve konuştum.

"Abi, bak geldim. Sonunda kavuştuk." abim bana gülümsedi ve sımsıkı sarıldı. Onu yere oturtup çeşit çeşit yemek koydum. Bana bir daha sarıp

"Biliyordum geleceğini. Canım kardeşim." dedi. Ayrılıp yanağını öptüm. "Abi benim ablama bakmam lazım sen yemeğini ye. Ama biraz acele et. Bu iş bu gün biticek sizi kurtarıcam ve o adamı öldürücem." kafasını salladı ve yemek yemeye başladı. Hemen ablamın yanına gittim ve kafasını kaldırdım. Neyse ki uyuyormuş. Kulağına fısıldadım.

"Abla uyan benim kardeşin. Sizi kurtarmaya geldim." dedim. Hemen kafasını kaldırdı. Beni görünce göz yaşları sel gibi akmaya başladı. Ve konuşmaya başladı. "Kardeşim. G-geliceğini b-biliyodum." bende konuşmaya başladım. "Abla lütfen ağlama sizi kurtarıcam." dedim. Elimle zincirleri kırdım. Onu da abim'in yanına oturttum. İkisi de sarıldı. "Abla sende ye gelirler şimdi." kafasını sallayarak yemeye başladılar. Büyü gücümle önce kendi üstüme göbeği açık sporcu atleti altına siyah tayt.sonra ablamın kıyafetlerini en son da abim'in kıyafetlerini değiştirdim. Bir anda kapı açıldı. Abimle ablamı bir köşye çektim ve hiç kimsenin kıramayacağı bir korunma kalkanı yaptım. Kafamı kapıya çevirdiğimde Onur denen adamın en önde olduğunu gördüm.

Ona bakarak "Son isteğin ne Onur Altın. Çünkü az sonra öleceksin." bana bakarak güldü. "37 korumaya karşı nasıl savaşacaksın çocuk." bende ona gülürek "1.'si o 36 2.'si ben dünyada ki tek melezim. Dedim ve meleze dönüştüm. Dört bir yanımdan ateş, su, hava, toprak fışkırmaya başladı. Vampir dişlerim, kurt dişlerim, büyücü tırnaklarım, peri kökeni siyah kanatlarım. Gözlerim ise üstte kırmızı (vampir), altın sarısı (kurt), gri (büyücü), siyah (peri kökeni). Bana korkuyla baktı ve adamlarının arkasına saklandı. Sırasıyla
1. adam
2. adam
3. adam
4. adam
5. adam
6. adam
.
.
.
.
.
36. adam öldürdüm. Son olarak Onur Altın kaldı. Üstüne yürürken anlamla abimi koruyan koruma kalkanını kaldırdım. Onuru yakaladım. Ve konuşmaya başladım.
"Seni omlar gibi acısız öldürmiyeceğim. Sana işkence ederek çürüyene kadar bekleticem sana bir dilim ekmekle bir bardak su vericem. Anlamla abime yaşattırdıklarının bin katını sana yaşatıcam." dedim ve onu bayıltabilecek bir yumruk attım. İlk önce balta girmemiş bir ormanın altına güçlerimle bodrum yaptım. Girişleri ve ya çıkışları olmayan. Sonra Onuru oraya kapattım. Abim ve ablamla arabaya bindi. Hemen Aras'ı aradım.

"Alo Aras."
"Geliyo musun?"
"Evet geliyorum nerdesiniz?"
"Evdeyiz şey.."
"Ney?"
"Şey evde birde benim abim, Ceren'in kardeşi, Kaan'ın ablası var sorun olur mu?"
"Yok be ne sorun olacak bizde 5 saniyeye ordayız." dedim ve arabayla bizim evin kapısına ışınlandım arabanın kapısını açıp çıkmamla yere yığılmam bir oldu. Abim yanıma gelip beni kucağına aldı ve

"Melis iyi misin?"
"İyiyim sadece çok fazla güç kullandım."
"Evin neresi?"
"Şu tam önümüzde ki ev."
"Tamam."
"Abi."
"Efendim."
"İstersen indir beni zaten 17 yıldır ordasınız. Daha yeni kurtuldunuz bana bir şey olmaz."
"Olmaz öyle şey. Gelmeden önce zaten enerjimiz yerine gelsin diye büyü yapmıştın. Aha bak geldik."

Ablam kapıyı çaldı. Kapıyı Aras açtı. Beni görünce"Melis!" dedi. Tam beni kucağına alıcakken abim "Lan yürü git." diye tısladı. Aras "Son n kimsin be?!" alt dudağımı ısırdım inşallah düşündüğüm şeyi söylemez. "Asıl sen kimsin?" "Ben Melis'in sevgilisiyim. Sen kimsin?" abim kaşları çattı ve "Hadi ya! Bende abisiyim." Aras gözlerini büyüttü ve 2 adım geriledi ve konuşmaya başladı "Afedersiniz yani bende haklıyım sizi tanımıyorum ve-" "Tamam anladım ama artık içeri girebilir miyiz? Melis göründüğünden daha ağır." dedi alayla. Kaşarımı çattım ama aklıma gelen şeyle sırıttım.

"Abi çok ağırsam beni sevgilime ver  o beni taşır."
"Yok yaa. Hem dediğime bakma tüy gibisin." bende güldüm ve içeri girdik.

Arkadaşlar düşüncelerinizi yorum yerlerine yazabilir misiniz? Beğendiyseniz lütfen oylamayı unutmayın.

MELEZ KIZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin