* NAMJİN*
''Dinlenmek istermisin Namjoon''
Elimizdeki valizlerle içeri girerken tek ayağımla kapıyı kapattım, evi polisi ve diğer işler uzun sürdüğünden bizi bayağı yormuştu.Elimdeki valizi yere bırakıp kolumdaki saate baktım.
Çoktan gece yarısına gelmişti bile, Namjoon'a döndüm ama karşılaştığım solgun ve yorulmuş Namjoon olmuştu '' Namjoon yemek yemedin değil mi?'' konuşmak yerine başını olumsuz anlamda sallamıştı.
'' yiyecek ne zamanım oldu nede iştahım hala onun öldüğüne inanamıyorum son kişi de gitti Jin herkes beni terk ediyor, bu kadar mı benden nefret ediyorlar''
'' böyle söyleme Namjoon her şeyin bir zamanı ve kaderi vardır, bu olanları biz ne bilebilirz ne de durdurabilir'' yanına yaklaşıp elini tutarak salona geçtik bugün hem onun için hemde benim için fazlasıyla yorucu bir gün olmuştu.
'' yemek yapacağım istediğin bir şey var mı'' koltuğa oturtup karşısına geçtim ama gözleri o kadar dalgın bakıyordu ki.... onu böyle görmek fazlasıyla can sıkıcıydı, ona neşeli olmak yakışıyordu böyle surat asmak değil, sanırım en kolay ne varsa onu pişirip yemek.
Sessizce boşluğa bakan Namjoon'un için televizyonu açıp mutfağa geçtim.
....
'' Hadi Namjoon bir şeyler yemelisin yoksa bedenin bitkin düşer ve o azgın bedeninle beni taciz edemezsin'' elimdeki çorba dolu kaşığı ağzının önünde tutarken yukarı kıvrılmış dudağına baktım, işte Namjoon'un dili buydu.
'' sırf seni taciz edebilmek için içeceğim'' gülümsedim elimdeki kaşığı bir çırpıda içip gülümsemişti kaşığı ona verip bende aç karnımı sadece sıcak çorbayla ve ramenle doyurmaya çalıştım Namjoon bir süre sonra iştahla çorbayı içerken ona baktım.
'' Namjoon yavaş iç boğulacaksın''
'' sabahtan beri bir şey yemedim desem'' göz devirdim.
'' niye arkadaşlarınla gezmekten zaman mı bulamadın'' başını çorba kasesinden kaldırdığında ağzının kıyılarına biriken çorbaya baktım, bu ergen fazlasıyla pasaklı ve pisti de.
'' hayır sana söz verdiğim gibi ders çalıştım ve yemek yemek için zaman bulamadım bu ders çalışmak şeyi hoşuma gitmese de sana söz verdiğim için yapıyorum'' kaşığı bırakıp karşımda bana bakan bedeni alkışladım.
'' aferin benim uslu ve bir o kadar da azgın Namjoon'uma '' omzunu pat patlayıp çorbayı bir çırpıda bitirip ramen kasesini önüme aldım diğer kaseyi de Namjoon'un önüne koydum televizyon izleyerek yemek yiyoruk ama o kadar açtık ki TV'yi ne zaman açtığımı bile hatırlamıyorum.
Ah açtım ve biliyordum ki akşam yemekleri ne kadar mide tarafından sindirilmesi zor olsa da aç olmak ondan daha zordu.
Kafamı ramen kasesinden kaldırıp Namjoon'a baktım o benden de açtı ve rameni arka arkaya yerken birden öksürmeye başlamıştı. Hemen sırtına vurdum.
'' sana yavaş ye demiştim değilmi Namjoon boğularak ölmek mi istiyorsun'' öksürüğü geçince geri yerime geçtim ama bu sefer Namjoon'un bana tuhaf bakışlarıyla karşılaşmıştım.
'' Ölmek istemiyorum kimsenin ölmesini istemiyorum Jin. yarın son ailemin mezarına bile gitmek istemiyorum biliyorum ki ağlayacağım'' aferin Seokjin yaptığını beğendin mi karşımda yemek yemeyi bırakıp elindeki çubuklarla oynamaya başlamıştı. Bugün daha ne kadar kötü olabilirdi ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN BÖYLESİ (BTS ver.)
HumorÇift : NAMJİN - YOONMİN 🐨❤🐑. 🐢❤🐥 YOONMİN Siz hiç dilsiz bir hastanıza AŞIK oldunuzmu ? Peki ya kalbinizi çalanın hastalarınızdan birisi olacağına... Hastanıza aşık olsaydınız hayatınızda neler değişirdi, aklınıza hiç böyle bir olasılı...