o y u n

628 71 42
                                    

"Yemin ederim Jimin bu harika bir oyun. Görüp görebileceğinin en iyisi. Sana bunu oynama şansı vaad ediyorum daha ne istiyorsun?" Eunha karşısındakinin oyun dvd'sini red etmeye kabul etmekten daha yakın olduğunu fark edince kozlarının tümünü gözler önüne sermek için çırpınıyordu. Eğer Jimin kabul etmezse, farklı birine vermek zorundaydı ve bu da level atlayamayacağı anlamına geliyordu. Turnuvalar çok yakındaydı, bunu göze alamazdı.

"Bay Kwon bu oyunu zararlı buluyor Eunha. Neden dvd'yi ona götürmüyorum? Eğer Bay Kwon oyunda gerçek anlamda tehlikeli olmadığına kanaat getirirse oynayacağım, söz."

Oyunu biliyordu. Yoongi oynuyordu, en yakın arkadaşı. Okulun neredeyse yarısı oynuyordu. Ama kimse oyun hakkında tek bir söz etmiyordu. Yalnızca başka birine verirken söylüyorlardı. Birkaç kere şahit olmuştu. Oyun okulda yayıldığından beri öğrenciler zombilere dönmüştü. Kimi görse gözlerinden uyku akıyordu. Uykuya aşık arkadaşı Yoongi'nin bile gece uyumadığının kanıtı niteliğinde yorgun ve altları morarmış gözleri vardı.

Sadece öğrenciler zombileşmekle kalmamıştı tabiki, okulda görülen tuhaf olaylar artmıştı. Bir hafta önce okulun bilgisayar odası soyulmuş, ondan iki gün önce alt sınıflardan bir çocuğu lavaboda Jaebum'a onu oyuna geri alması için yalvarırken duymuştu. Jaebum ise kısaca dvd'yi bir daha veremeyeceğini, sesini kesmesini yoksa zarar göreceğini söyleyip çocuğu ittirip çıkmıştı. Ve daha dün ise Jimin'in sınıf arkadaşı Jungyeon dolabında kesici aletler ve bir de silah bulundurduğu gerekçesiyle okuldan uzaklaştırılmıştı. Kızın bağırarak bunları yanına bırakmayacağını, her şeyi ortaya çıkaracağını söylemişti. Daha fazla bir şeyler söylemek içi ağzını açmışken sınıfın sessiz ve korkutucu çocuğu Jungkook tarafından susturulmuştu. Jungkook kızın kolunu sıkı sıkıya kavyarıp kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Kız tekrardan etrafa tehditler savurmuş ama Jungkook her ne dediyse etkili olmuş olacak ki oyun hakkında daha fazla bir şey söylememişti.

"Hayır, hayır olmaz! Oyun tehlikeli falan değil Jimin. Bana güvenmiyor musun? Bay Kwon asalağın teki, bir şeyden anladığı yok onun! Oyunu al, oyna. Beğenmezsen bırakman için sana bir kere şans veriyor. Beğenmezsen bırakırsın. Lütfen Jimin." Kızın gözleri Bay Kwon'u duyunca iri iri açılmış ve içini bir korku kaplamıştı. Şayet oyun Bay Kwon'un eline geçerse üstelik bu kendisinin suçu olursa Haberci onu öldürürdü. Gerçek manada.

Jimin kızın dediklerini tarttı. İtiraf etmesi gerekirse deli gibi merak ediyordu. Kendisi okulun inek çocuğu olarak anılıyordu ve de tüm öğretmenlerin-özellikle de Bay Kwon'un-gözde öğrencisiydi. Buna rağmen sevecen tavırları sayesinde oldukça sevilen biriydi. Yani daha önce birkaç kişi daha teklif etmişti oyuna gelmesini. Jimin Bay Kwon'u düşünerek hepsini reddetmişti fakat merak ediyordu işte.

Fakat aklına bir anda Bay Kwon geldi. Jimin için babadan farklı olmayan Bay Kwon.

"Bilmiyorum Eunha. Bay Kwon'u hayal kırıklığına uğratamam. Teşekkürler ama almayacağım." kızın umutsuz gözlerine daha fazla bakmak istemediğinden gerisin geriye yürümeye başladı. Bodrum katındalardı, Eunha gizli bir şey söylemek istediği için onu buraya çağırmıştı. Karanlık koridorda önüne dönüp yürüyecekken çarptığı duvar sendeleyip yere düşmesine sebep oldu. Eunha hemen yanına gelip yardımcı olmak adına elini uzattı. Henüz elini yeni uzatmış tam tutacakken kolunda hissettiği sert tutuş onu yapıştığı yerden tek hamlede kaldırdı. Üzerini düzeltip kendisini kaldıran 'duvar'ın kim olduğuna bakmak üzere başını kaldırdığı an üç yıldır aynı sınıfta olmalarına rağmen son iki senedir hiç mi hiç iletişimleri bulunmayan Jungkook'u görmesiyle şaşırdı. Jungkook ile en son ne zaman ve ne hakkında konuştuklarını anımsamaya çalıştı. Hatırlayamıyordu bile. Eunha da kendisi gibi şaşırmış olacak ki kaşlarını çatarak Jungkook'a döndü.

"Özel bir şey konuşuyorduk Jungkook." kelimelerin üzerine basa basa söyledi. Jungkook kızın kulağına eğilip-ki aralarındaki 30cm'e yakın boy farkı yüzünden olsa gerek çok komik gözüküyordu- sessiz olduğunu düşündüğü bir şeyler fısıldadı ama Jimin gayet net duymuştu ne dediğini

"Haberci senin beceremeyeceğinden emin olduğundan beni de görevlendirdi. Şimdi yukarı çık." Jungkook'u bir kelimeden uzun konuşurken duyalı 3 yıl oluyordu işte. Tok sesini duyduğu tek zama dilimi müzik derslerinin ardından herkesin gittiğini düşündüğü zamanlarda ve Jimin kapı pervazında saklanarak onu dinlerken, şarkı söylediği zamanlardı.

Eunha onu ikiletmedi. Kız karanlık koridorda gözden yok olana kadar bekledi ve küçük bedenin yeterince uzaklaştığına kanaat getirince karşısındaki çocuğu kolundan tutup koridorun sonuna doğru çekiştirmeye başladı. Bu sırada da etrafa temkinli bakışlar atıyor, kimsenin olmadığından emin olmaya çalışıyordu. Nihayet en sona ulaştıklarında fark etmeden fazla sıktığı kolu bıraktı.

"Jungkook? Eğer oyun için geldiysen kabul etmeyeceğim çok teşekkür ede-"

"Senden oyunu almanı ve bu gece oynamanı istiyorum." Jimin duyduklarıyla kaşlarını çattı, henüz konuşmaya devam ederken dediklerinin tam tersi niteliğinde sözler sarf etmişti.

"Sözümü kestiğin zaman ben de tam bundan bahsediyordum. Almayacağım."

"Rica ediyorum. Oyunu al." sözlerinin aksine gözleri hiçte rica ediyormuş gibi değildi. Daha çok tehtit ediyormuş gibi bakıyordu. Soğuk sesinin tınısı derisini aşıp damarlarındaki kanı dondurmuştu adeta.

"H-hayır Jungkook almayacağım dedim ya-"

"Lütfen." Jungkook'un ısrarla bakışlarını çekmemesine bir de kolundaki sert tutuşu eklenince ne yapacağını şaşırdı. Jungkook'tan korkuyordu. Koyu kahve tonlarındaki gözleri kendi kahvelerine kenetlenmişken hayır demek zordu. Hem oyunu merak ediyordu hem de Jungkook çok ısrarcı bakıyordu. Bakışlarından kaçmak için hızlıca elindeki dvdyi alıp kolundan kurtuldu.

"Tamam tamam alacağım. G-görüşürüz." yakın olduklarından dolayı omzuna sürterek yanından ayrıldı. Koridorda yürürken yine o sesi duydu.

"Unutma:Kurallar çok basit ama mutlaka hepsine uymak zorundasın. Oyunu tek başına oyna, oyundan kimseye bahsetme, oyun kendisi istemediği sürece dvd'yi çoğaltma, oyundaki nicknameini kimseye söyleyeme ve en önemlisi oyun için tek bir şansın olduğunu unutma." Jungkook ilk defa bu kadar uzun süre konuşuyordu. Jimin bu oyun ne kadar tehlikeli olursa olsun Jungkook'a iyi geldiğini düşündü. Jungkook yılların ardından ilk defa birileriyle iletişim kuruyordu. Arkasını dönmeden onu cevapladı.

"Pekala." sessizce verdiği yanıt havada kaldı. Jungkook duymamıştı bile. Eve gidip oyunu açmak için çok heyecanlıydı fakat içinden bir ses Bay Kwon'a ihanet ettiğini söylüyordu. Vicdanının sesini susturup sınıfına girdi ve son zilin çalmasını bekledi.

Kitabı okuyanlar için söylüyorum; gidişat ve olay zinciri aynı değil. Hatta kitap oldukça gerçekciyken benimki biraz daha bilim-kurguya kaçıyor.

e r e b o s ;; j i k o o kHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin