Doktorun kapısından çıktıktan sonra kendimi koridora attım .Koridorda yürümeye başladım ama bir türlü yapamıyordum .Sonuçta doktorun dedikleri karşında hangi insan ılımlı olabilir ki veya sakin .Doktorun söyledikleri ise beynindeki tümörün 2 ay önceki kontrolünden sonra daha fazla ilerlediğini söyledi . Tedavi işi de çok zormuş ancak kurtulmam için sadece bir yol varmış . Olabileceğim ameliyat ise hem çok tehlikeli hem de çok pahalıymış .Diyelim ki ameliyat olmayı kabul ettim sonra asla ameliyatın ücretini karşılayamam. Zaten o kadar pahalı bir ameliyat karşılayabilecek kadar zengin bir kişi de değilim aslında 20 .000 $ da hiç bir arada görmedim.
Benim hikayemi merak ediyorsanız da annem ve babam araba kazasında öldükten sonra onlardan kalan eski bir evde abimle kalıyorum .Abim onlar ölünce lise 3 de okulu bıraktı. Sırf ben okuyayım kimsenin eline bakmıyayım diye. Okulu bıraktıktan sonra iş bulamaması onu iyice delirtti bir zaman sonra da geceleri evden gitmeye başladı ozamanlar ben daha 13 yaşında olduğumdan hiç de merak etmemiştim neler yaptığını .Keşke abi nereye gidiyorsun diye sorsaydım belki de şimdi bu durumda olmazdı.
Ben üniversiteye ne zaman kazanıp o zaman gittim abimin de başı o zaman beladan eksik olmadı . Her gece yüzü gözü kanlar içinde eve gelmesi mi yoksa içip sarhoş olup eve gelmesi mi siz düşünün.
O günlerden sonra benim hastalığım nüks etti. İki de bir bayılıyordum. Doktora gittiğimde beynimde tümör olduğunu söyledi. Tedeviye başladım neyseki erken teşhis ve iyi huylu olmasından hastalığımı atlattım.
Sonraları da ben halk ve ilişkiler bölümünden mezun oldum , küçük bir işletmede masa başı iş buldum o zaman kendi evime çıktım. Zemin katta eski bir evdi ama işi mi görüyordu. Şimdi de tekrar başa sardı hayatım ama bu sefer doktor çok ilerlediğini söyledi yani kurtuluş imkanım çok düşük .Ne yapa...
Ben böyle kendi kendime konuşurken hatta mecazi değil gerçek anlamda konuşurken bir anda kafam sert bir duvara tosladı . Duvar dediğim de bildiğiniz Berlin duvarıymış.
Kafamı kaldırmamla da şimşekler çaktı! Ağzımda Şükrü Saraçoğlu stadı gibi açılı ona bakıyordum. Adam yakışıklıydı bu tek kelime onu iyi yansıtıyordu ancak bu adamı size detaylı anlatmam gerek yoksa beni kimse anlayamiyacak.
Klasik yakışıklı bir yüzü vardı , ancak bunla sınırlı değildi moda dergilerinin kapaklarında poz veren adamlara benziyordu. Koyu renk saçlara koyu renk kahverengi gözlere sahipti. Yüzünde şekilsiz duran bir yeri yoktu . Ekranlardan fırlama bir hali vardı . Bol keseden verilmiş harika özellikleriyle hemcinsini adi kıskançlıklara itiyor gibi gözüküyordu .
Benim ona hayranlıkla bakmamın aksine o bana otobüs çarpmış da beynim burnumdan akıyor gibi bakıyordu.
Biz birbirimize böyle bakmaya devam ederken " Önüne bak dedi ? "
" Ben mi önüme bakayım bana çarpan sizsiniz " diye haklı olarak sesimi yükseltince o da "Ben mi size çarptım hastanenin koridorun da sallana sallana yürüyen asıl sizsiniz hanfendi".
Ben ha asıl sen beynin kadar büyük egondan önünü görebilseydin şimdi bana çarpmamış olacaktın da pardon şimdi sen lütfedip önüne bakmazdın ben de hata bunları düşünüyorum . Tam bunları yürüyen egomatiğe aynen aktarıktım ki ben ağzımı açamadan salak telefonum çalmaya başladı. Çalan telefon melodisi de Ben insan değil miyim olunca bütün havayı bozdu. Bay kendini çok bilmiş bir şey dahi söylemeden gözlerimin içine baktı ve beni küçümsercesine bir bakış atıp havalı bir şekilde gitti . Burada havalıdan kastım şu ; rüzgarlı olan varya . Ulan hastanedeyiz zalimin alacağı burada rüzgar mı esermiş.Daha fazla beklemeden telefonu açtım neyseki bu sefer çantada çok şey yoktu . Normal de en az yarım saatimi için de gereksiz bir çok şeyin olduğu çantadan telefonumu bulmak için cebeleşirdim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik yarım
ChickLitAbisini kaçıran tefeciler için ajanlık yapmayı kabul eden Derin zengin ve ünlü bir doktorun evin de hizmetçi olarak çalışmaya başlar. Derin için hayatındaki her şey çok değişir çünkü hiç tanımadığı dışarıdan bencil ve soğuk gözüken bir adamla a...