-1- "Senin dizlerinde"

7.2K 127 56
                                    

Kara Sevda 59. Bölüm Zeynep'le Emir'in beraber uyumasından sonrası...

Onun dizlerine uzandığımda sanki tüm dertlerim son bulmuş, adeta zaman durmuştu. Emir Kozcuoğlu ona söylediklerimden etkilenmiş, beklemediğim bir şekilde yanımda kalmıştı hikayemizin son gecesinde. Onun eli benim omzumda, benim elim onun sol göğsünün, tam kalbinin üzerinde başım dizlerinde uyuyakaldım.

Emir'in elinin belimdeki kıpırdanmalarını hissetmemle beraber gözlerimi açarken uzun zamandır bu kadar huzurlu bir uyku çekmediğimi fark ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Emir'in elinin belimdeki kıpırdanmalarını hissetmemle beraber gözlerimi açarken uzun zamandır bu kadar huzurlu bir uyku çekmediğimi fark ettim. Emir Kozcuoğlu'yla uyumanın etkileri diye düşündüm.

Aslında bu hikayemizin bittiği gecenin sabahına  hiç gözlerimi açmak istemezdim fakat açmıştım işte... Bugün ondan tamamen ayrılacak, gerçekten vedalaşacaktık. Keşke böyle olmasaydı dedim içimden. Emir, Nihan'a olan takıntısından kurtulsa, abimle Nihan mutlu olsa ve biz de çocuğumuzla beraber yaşasaydık...

Ama olmuyordu işte, ne o Nihan takıntısından vazgeçiyordu ne de ben ondan vazgeçebiliyordum. Bir kısır döngünün içinde kendimi sadece 'anlarla' mutlu edebiliyordum.

"Günaydın, küçüğüm." diyen Emir'in sesini duymamla düşüncelerimden arınıp, kendime geldim ve ona aynı şekilde cevap verdim.

"İlk önce kahvaltı edelim, çocuğumun annesi aç kalmasın." deyip, ayaklanmak isteyince mecburen onun dizlerinden başımı kaldırmak zorunda kaldım. Oysa ki ben ve bebeğim onun dizlerinde yatmaktan son derece mutluluk duymuştuk. Bebeğim... Bebeğimiz. O bizim hikayemizin en masumuydu, bizim hatalarımızın, günahlarımızın bedelini onun ödememesi için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

"Yardım etmek için neyi bekliyorsun Zeynep?" demesiyle ayağa kalkıp onun yanına doğru yürüdüm. Buzdolabının önünden çekilmesini sağlayıp kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirdiğimde beraber kahvaltı ettik. En sonunda doyup arkama yaslandığımda yan yana oturduğumuz için kolaylıkla karnıma uzanan eli kalp ritmimin değişmesine neden oldu. "Orada beslenmene dikkat et, az yiyorsun daha şimdiden. Onun için güçlü ol Zeynep, ona dikkat et." Karnımı okşuyordu. Parmak uçlarından karnımın içindeki bebeğime geçen şefkati hissedebiliyordum. Emir Kozcuoğlu birisine şefkat gösteriyordu... Birisi ise onun ve benim bir parçamdı. En güzel parçamız. Bizi birbirimize bağlayan.

"Merak etme sen, ben de onu en az senin kadar çok düşünüyorum. Annesiyim ben onun." diyerek elimi onun elinin üzerine getirdim ve beraber okşadık bizim parçamızı. Emir birden elini çekip ayağa kalkınca bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı çattım. "Gitme zamanı küçüğüm." diyerek elini uzatıp bana yol verdiğinde ben onu gibi ayaklandım ve kapıya doğru yürüdüm.            Arabada ise yolculuğumuz boyunca sessizlik eşlik etti bize.

Sonunda deniz kenarında, teknelerin olduğu bir limana geldiğimizde arba durdu. Gözlerimin odağı yine o oldu. Zaten ben ona bakmadan önce o da bana baktığı için göz göze geldik.

"Buraya kadar mı?" diye sordum cevabını bile bile.

"Buraya kadar." Beklediğim cevabı vererek şaşırtmadı beni.

"Bir daha görüşür müyüz?" diye bu sefer cevabını bilmediğim bir soru yönelttiğimde gözlerini benden ayırmamaya devam etti. Neden bu kadar yoğun bakıyordu ki gözleri?

"Belki."

İçimdeki küçücük umutla "Yani görüşebiliriz, gelebilirsin yanımıza?" dedim elimi karnıma götürüp.

"Şöyle söyleyeyim en fazla bensizlik pratiğini geliştireceğin kadar ayrı kalacağız." dedi gülümseyip. O her güldüğünde benim içim sıkışıyor, içimdeki onu sığdıracak yer bulamıyordum.

Ona doya doya bakmak varken gözlerimi gülüşünden kaçırıp limandaki beni bekleyen tekneye baktım.

"Peki dal kalkar mı Zeynep?" diyen sesini duyunca elimde olmadan kahkaha attım. O da yüzündeki garip bir ifadeyle kahkaha atmamı izliyordu. En sonunda kahkaham durulunca yüzümden gülümsememi silmeden ona bakmaya devam ettim. Karanlığında seve seve tutsak olduğum adama baktım.

Elini karnıma koyup, okşarken "Ona iyi bak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elini karnıma koyup, okşarken "Ona iyi bak." dedi. Tabi ki ona iyi bakacaktım, bebeğimiz benim tek varlığım, tek umudumdu. Bunları Emir'e söylemek yerine sadece gözlerimi kapattım 'bakarım' dercesine. Ondan sonra ise bir süre daha gözlerime bakıp, kapımı açtı ve "Hadi in," dedi. Arabadan indiğimde her ne kadar arkamı dönüp ona bakmak istesem de bakmadım ve tekneye doğru yürüdüm.

Emir olmadan nasıl yaşanacağını unutmuş gibiydim, bakalım bundan sonra bir süreliğine de olsa onun varlığı olmadan nasıl yaşayacaktım...

-Bölüm Sonu-

Umarım biraz olsun beğenmişsinizdir, yorumlarınız benim için önemli lütfen onları benden esirgemeyin. Hepinizi seviyorum zeymir fandom ❣️

Sana TutsağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin