5. Bölüm •İftar Daveti - Part/2•

100 12 10
                                    

Önümdeki bardaktan bir yudum çay aldım. Bu serin yaz akşamında güzel gidiyordu çay. Boğazımdan indiğini hissettiğimde kızlara döndüm.

"İşte böyle kızlar. Bugün minik bir beden hayata gözlerini yumdu. Kendimi o kadar kötü hissettim ki onu öyle masada cansız görünce. Tarif edemem o hissi ya."

"Allah rahmet eylesin. Ailesine sabırlar versin Rabbim."

Sedefi başımla onayladım.

"Zor ya. Gerçekten çok zor. Bir an kendi öğrencilerimden birini yerine koydum da, benim için bile çok zorken bu durum, ailesini düşünemiyorum."

Defne aramızda en duygusal olanımızdı. Hepimizden daha merhametli, daha ince ruhlu olduğu için seçmişti zaten okul öncesi öğretmenliğini. Şimdi özel bir okulda yirmi civarı öğrencisiyle mutluydu o. Sedef ise ikizine nazaran daha realistti. Bu yüzden biyoloji bölümünü okumuş, ikizi gibi öğretmen olmuştu.

Biz böyle bir yerlere dalıp gitmişken, Sedef birden çığlığı bastı. Akabinde duyulan Enis ağabeyin kahkahası Defne'yi de güldürmüştü. Olanlara anlam vermeye çalışırken Sedef sinirle homurdandı.

"Ay ağabey ya! Aklım çıktı."

Enis ağabeyin hâlâ gülmesi üzerine sinirle konuşmasını sürdürdü Sedef.

"İnşallah o kahkaha atan suratındaki kaslar yırtılır da bir daha gülemezsin ağabey!"

Gülerken sordum. "Ne oldu ya?"

Sedef sinirden konuşmazken, Defne kahkahalarının arasından zorlukla konuştu.

"Ağabeyim gizlice bacağını tuttu Sedef'in. Bu da korktu. O anki suratını gördüğünü söyle bana Beyza!"

O gülmeye devam ederken ben hafif tebessümümle başımı iki yana salladım. Maalesef kaçırmıştım o anı. Enis ağabeyim biraz daha bizimle uğraştıktan sonra yanımızdan uzaklaştı.

"Çenedeki kas dedin de, bugün çocuğun biri de depressor anguli oris kasını topun peşinden koşacağım diye yırttırmış. Estetik cerrahlardan biri sekiz on dikiş attı."

Sedef yüzünü ekşitip sordu. "Nasıl becermiş o kası yırtmayı? Çok bir hasar var mı bari?"

"Bilmiyorum ki. Top peşinde az mı koştuk bizde?"

"Çenedeki kasla o dediğiniz şeyin ne ilgisi var ki?"

Konuya Fransız kalan Defne sonunda girmişti araya. Sedef uyuz bir gülüş takınıp arkasına yaslandı.

"Sen bilmezsin tabi. Çenede bulunan onlarca kastan bir tanesi depressor anguli oris. Alt dişlerin hemen önünü kaplayan kaslar bunlar. Bunların yırtıldığını bir düşünsene? Üstelik küçük bir çocukta!"

"Ayy! Çok kötüymüş be!"

Defne de yüzünü buruşturup midesini tutarken Sedef de derin bir nefes çekmişti.

"Ya Beyza. Sen nasıl dayanıyorsun bunları görmeye?"

Omuz silkip gülümsedim. "Allah vergisi."

×××

Son tesbihatı da çekip kalabalık olmadan usulca ayağa kalktık. Sağımda Defne solumda Sedef ağır adımlarla zor kötek caminin merdivenlerine ulaştığımızda Sedef birkaç basamak inip altındaki basma eteği çıkardı. O, Defne ve benim aksime açık bir kadındı. Çıkardığı eteği çantasına koyup bize yetiştiğinde Defne söylendi.

"Bari camiden çıkana kadar sabret!"

Sedef ikizini umursamadan ayakkabılıktaki ayakkabılarımıza uzandı. Ayağına giydiğinde dışarı ilk çıkan o olmuştu. Vakit kaybetmeden başındaki tülbenti de çıkarıp çantasına yerleştirdikten sonra bizi beklemeye koyuldu.

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin