-Pekala, Harry sana kötü bir haberim var.Kim olduğunu bilmiyorum. Yada nerden geldiğini ve bu tuhaf özelliğini nasıl kazandığını. Fakat sana sahip çıkamam. Ben dünyanın en berbat hayatını yaşayan insanım. Benimle birlikte bu hiçliğe boğulmak isteyeceğini sanmıyorum. Bu yüzden ailen bulunana kadar ya da sana sahip çıkacak birileri bulunana kadar çocuk bakım evinde kalmalısın.
Televizyona bakarak konuşmaya başladı.
-Neden arabanın önüne atladığımı biliyor musun?
-Neden?
-Beni hastaneye götüreceklerini biliyordum. Böylece hastaneden kaçabiliriz . Bu bizim m için bir şans, dedikten sonra bana döndü ve gülümsedi. Anlamıyordum. Neden bu kadar saftı yada saf gibi davranıyordu.
-Ölebilirdin.
-Ölmeyeceğimi biliyorum.
-Sen...sen gerçekten çok tuhafsın Harry.
Minik ellerini elimin üstüne koyup
-O zaman benimle gelir misin?, diye sordu yine masum yüz ifadesiyle.
-Hayır.
Heyecanlı yüzü birden üzüldü ve elini geri çekip
-O zaman tek başıma kaçarım, dedi. Aslında onu sevmiştim. İlginç bir şekilde beni kendine bağlıyordu. Sevimli ve masumdu. Tabi birazda tuhaf. Ona yardım etmek istiyordum ama bunu yapabilceğimi sanmıyordum.
Odadan çıktığımda komiser polis yanıma gelerek çocuğu ikna edip etmediğimi sordu. Bir müddet yüzlerine bakmaya başladım. Polis merakla sordu.
-Söylesene. Ne oldu?
-Şey...Ben... Çok üzgünüm. Çocuk kaçmış.
İkisi birbirine bakıp hemen odaya daldılar . İçeride kimsenin olmadığını görünce hemen sinirle hastane koridorlarında koşmaya başladılar. Onlar uzaklaştığında hemen odaya girdim .
-Çıkabilirsin. Gittiler.
Yatağın altından sürünerek çıktı ve ayağa kalkıp bana gülümseyen gözlerle bakmaya başladı.
-Bu sana yapabileceğim tek iyilik. Hadi git şimdi.
Odadan çıkacağı sırada durakladı ve arkasını döndü.
-Ne var?
Yaklaşarak elimi tuttu. Elleri sıcacıktı ve güvende hissettiriyordu.
-Birlikte gidelim, dedi.
-Sana söyledim sana bakamam.
Güldü.
-Ben sana bakarım :)
###
Nedenini bilmeden çocukla hastaneden kaçmaya karar verdim ve polislere yakalanmadan çıkmayı başardık. Hastanenin bahçesinde çimenlerin arkasına saklanarak polis arabasından gizlenmeye çalıştık.
-Ee söyle bakalım. Bu maceradan sonra nereye gitmeyi planlıyorsun? Benim evim yok. Sana söylemiştim. Ben şanssız biriyim.
-Ben şanslı biriyim. Gel benimle, dedi yavaşça arabanın arkasından kaçarken. Onu takip ettim ve sokakta ezik ve şanssız bir kız ile hastane kıyafetleriyle kaçak bir çocuk olarak yürümeye başladık. Bana
-Aç mısın?, diye sordu. İsteksiz olarak güldüm.
-Aç olsam sanki yemek alabileceksin!
Yürürken birden sokakta sandviç satan bir kadının yanına yaklaşarak iki sandviç istedi. Sinirlenip yanına gittim.
-Napıyorsun sen! Param yok, sana sandviç felan alamam. Başımı belaya mı sokmaya çalışıyorsun?!
O sırada satıcı kadın kenarları kırışmış gözlerini kısarak güldü.
-Önemli değil. Benden olsun. Alın, dedi elindeki sandviçleri uzatarak. Kadın iyi davrandığı için kızgınlığım geçmişti. Bir kaldırımın kenarına oturup sandviçleri yemeye başladık.
-Bir daha böyle birşey yaparsan seni bırakıp giderim, dedim. Gülümseyerek
-Başka istediğin birşey var mı?, diye sordu.
-Sen beni ciddiye almıyor musun?
Ayağa kalkıp başka bir dükkana girdi ve döndüğünde elinde iki tane kahve vardı. Hemde Sturbucks'tan!
Gözlerim açılmış bir şekilde ona bakmaya başladım.
-Bunu nasıl aldın?
Kahvelerden birini bana verdi ve fısıldayarak
-Bu benim özel yeteneklerimden biri, dedi.
Sonra da şaşkın bakışlarımın arasında ekledi.
-İnsanların düşüncelerini değiştirebiliyorum. Böylece bana para almadan yiyecek ve içecek veriyorlar.
-Buna inanmamı bekleme, dedim şüpheli gözlerle ona bakarak. Fakat yüzündeki ciddiyet bana yalan söylemediğini anlatıyordu. Aslında düşününce yaralarını iyileştirebildiğini de söyleseydi inanmazdım. Ve olanlara bakılırsa gerçekten yetenekli olmalıydı.
-Dur bi saniye. Ciddi misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My İnnocent Boy ♥️
RomanceKonusu: Hikaye, dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünen bir kızın intihar etmek üzereyken bulduğu ve özel yetenekleri olan küçük bir çocukla aralarındaki olayları anlatıyor... Fantastik - Romantizm - Dram - Gizem - Kore -