Sabah kilitlediğimi hatırladığım kapı açıktı. Hemen telaşla bağırdım.
-Harry!
Koşarak eve girdim ve Harry'nin odasına koştum. Kapıyı hışımla açtım ve...
Harry yatağında yatıyordu. Çok korkmuştum. Nefes nefeseydim. Sakinleşene kadar öylece Harry'ye baktım. Yavaşça yanına yaklaşıp
-İyi misin?, diye sordum. Bana döndü ve
-Ev sahibi geldi, dedi. Sanırım bu durumu açıklamaya yetiyordu. Hemen telefondan ev sahibini aradım. Evin durumuna bakmak için geldiğini fakat çıkarken bir acelesi olduğu için hızlıca gitmesinden dolayı kapıyı açık unuttuğunu söyledi. Rahatlamıştım. Daha kötüsü olabilirdi.
Harry'ye, üzerinde ismini aldığı Harry Potter'ın küçük heykelciği bulunan bir pasta yaptım ve üzerine "16. Yaşın kutlu olsun" yazdım. Düşündüm de aslında son zamanlarda onunla hiç ilgilenemiyordum. Büyüdüğünü bile geç fark ediyordum. Bu her çocuğun hayalidir. Ona özel bir doğum günü pastası bence iyileşmesini sağlayacaktı. Pastanın üzerine mumları da diktikten sonra yanına gidip doğum günü şarkısı söylemeye başladım. Yattığı yerden kalktı ve sevinçle yüzüme bakmaya başladı.
Pastayı masanın üzerine koyup
-Bir dilek tut bakalım doğum günü çocuğu, dedim. Heyecanlı görünüyordu. Seveceğine emindim zaten. Tam mumları üfleyecekken bana döndü ve
-Hana. Ben 17 yaşıma girdim, dedi. Bakışmaya başladık.
-En son 16 değil miydin?, dedim şaşırarak.
-O dündü, dedi.
-Amaan herneyse. Her hafta yaşı değişen bir çocuğun yaşını nasıl aklımda tutabilirim, dedim gülerek. O da güldü ve mumları üfledi. Bende alkışladım. Artık mutlu görünüyordu. Gözleri hala sarıydı ama iyileşeceğine emindim. Birlikte pastayı yerken ne dilediğini sormama rağmen söylemedi. Merak etmiştim doğrusu. Ben onun yerinde olsaydım dileyecek hiç birşeyim olmazdı. Zaten mükemmel bir şansı ve yetenekleri vardı.
-Hana. Sen kaç yaşındasın?, diye sordu birden.
-Ben mi?
Aslında yaşım 25 ti fakat bunu insanlara söylemeyi sevmiyordum. Benim üniversiteyi bile okumamış olmama rağmen yaşlandığımı düşünüyorlardı.
-22
-Bence daha genç görünüyorsun, dedi gülümseyerek. Mutlu olmuştum.
-Bunu bana söyleyen ilk kişisin, dedim başını okşarken.
Ona hediyesini verince çok mutlu oldu.
-Sanırım sen doğuştan bir Harry Potter fanısın, dedim gülümseyerek. Kostümünü giydiğinde çok tatlı olmuştu. Zaten yüzüde oldukça mükemmeldi. Daha fazla büyürse çok yakışıklı olmasından korkuyordum. Posterleri birlikte odasına astık ve birlikte kitapları okumaya başladık. Hayatımda hiç bir arkadaşımla yapmadığım şeyleri yapıp gülmüştük. Ve ben gerçekten eğlenmiştim. Sanırım o benim bu hayatta başıma gelen tek şanslı şeydi.
###
Ertesi gün gözlerinin rengi değişmemişti. Ve çalıştığım iş yerinde bir takım sorunlar yaşıyordum. Bunun onun gözlerinden dolayı olduğunu biliyordum. Fakat yaptığım şeylerin hiçbiri onu iyileştirmeme yetmiyordu. Üstelik sürekli yorgun ve hasta oluyordu.
Birde şu tuhaf adam. Geceleri sürekli kapımın önünde dikiliyordu. Polis çağırmama rağmen her seferinde bir şekil kurtuluyordu ve peşimi bırakmıyordu.
Evden çıktığımda birden kolumdan tuttu ve konuşmamız gerektiğini söyledi.
-Bırakın beni. Sizinle konuşacak hiçbir şeyim yok.
Kolumu kurtardım ve tam gideceğim sırada
-Artık gözleri mavi olmayacak, dedi. Durakladım.
-Yeteneklerini kaybediyor ve bundan sonra işinize yarayacağını sanmıyorum, diye ekledi.
-Gerçekten kimsiniz siz?
-Ben onun babasıyım. Üvey babası da diyebiliriz. Ve onu almaya geldim. Daha fazla büyüyüp başına bela olmadan onu bana verin.
-Bunu yapmayacağım. O benim.
Adam dalga geçercesine bir kahkaha patlattı. Israrla devam ediyordu.
-Peki neyiniz oluyor? Oğlunuz mu? Kardeşiniz mi?
-O benim... benim...
-Hiçbirşeyisiniz. Onu sizden daha iyi tanıyorum Hana sshi. Onun ait olduğu yer benim yanım, sizin değil.
-Madem bu kadar istiyorsunuz neden daha önce gelmediniz?, diye sordum sinirle.
Soğuk yüz ifadesi daha da soğumuştu.
-Küçükken işime yaramıyordu.
Bu çok tuhaftı. Neden onu özellikle büyürken almak istiyordu ki? Daha fazla konuşmak istemiyordum. Oradan uzaklaştım ve işe gittiğimde patronum beni azarlamıştı. Hemde benim işlemediğim bir suç yüzünden. Eski şansım geri mi dönüyordu? Neden? O çocuk yüzünden mi? Onun yüzünden bunları bir daha yaşamak istemiyordum.
Daha da kötüsü oldu ve bir gün sonra çalıştığım işlerden birinden kovuldum.
Lanet olsun!
Harry'nin gözleri bir sonraki gün yine sarıydı, sonraki günde, ondan sonraki günde...
Hergün durumu daha da kötüye gidiyordu. Artık bıkmaya başlamıştım. Onun yüzünden patronum maaşımı vermemişti ve kötü günler geçiriyordum.
Hayatım eski bok halini almaya başlıyordu. Artık daha fazla dayanamıyordum. Sinirden ağlamaya başladım. Kanlar içerisindeydim.
Harry yanıma yaklaşıp
-Bu kan mı?, diye sordu. Gözleri hala sarıydı. En sonunda dayanamadım ve onu itleyerek yere düşürdüm. Sinirle bağırıyordum.
-Senden nefret ediyorum! Bıktım artık! Yeter! Senin yüzünden hayatım mahvoldu. Defol burdan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My İnnocent Boy ♥️
RomanceKonusu: Hikaye, dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünen bir kızın intihar etmek üzereyken bulduğu ve özel yetenekleri olan küçük bir çocukla aralarındaki olayları anlatıyor... Fantastik - Romantizm - Dram - Gizem - Kore -