Alttaki duyuruyu okursanız mutlu olurum :)
***
"Su, uyan. "
Rüyamın en güzel yerinde beni uyandırmaya çalışan sese lanet ettim. "Ya Su, uyansana!" aynı sesin sahibi beni sarsmaya başladığında uyanmaktan başka çaremin olmadığını anladım. Gözlerimi hafifçe aralayarak etrafıma baktım. Ve beni sarsan kolların Duru'ya ait olduğunu anladım. "Ne var Duru? " dedim. Yeni uyandığım için sesim kalın çıkmıştı. "Su , dışarıdan tuhaf sesler geliyor." dedi etrafına bakarak "Yani, ne olmuş?" dedim. "Ya Su , bir baksan dışarı?" dedi ve korkmuş bakışlarını bana çevirdi. "Ben neden bakıyorum, sen bak!" dedim ve kafamı yastığa koydum. Gözlerimi kapatıp yan döndüğümde bir ses duydum. Bu ses daha çok korku filmlerinde ki canavarın avını yerken ki çıkan sese benziyordu. Yattığım yerden hızla doğruldum . Duru'ya baktım. Bana 'Ben sana demiştim.' Bakışları atıyordu . Hızla çadırın fermuarını indirdim ve dışarı çıktım. Düğer çadırlara baktığımda ise hiç birinin ışığı yanmıyordu. Ben çıktıktan hemen sonra peşimden Duru geldi. Aynı sesi tekrar duyduğumuzda Duru hızla arkama saklandı. Ben yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Duru bana sarılmış adımlarımı yavaşlatıyordu . Ağaca asılmış olan feneri elime aldım. Korkmuyordum desem yalan olurdu . En azından Duru kadar korkmuyordum. Aynı ses tekrar ormanda yankılandığında kimsenin sesi duymamasına hayret ettim. Çadırlardan fazlasıyla uzaklaştığımızda sadece kuru yaprakların baskı görmesiyle çıkan ses bize eşlik ediyordu. Bu kadar uzaklaşmamız yanlıştı. Duru bana sarılmayı bırakıp arkasını döndüğünde çığlık attı ve yere düştü. Ona baktığımda ise yerde geri geri emekleyerek kaçmaya çalışıyordu. "Duru , iyi misin? "dedim yanına çömelerek eliyle karşımızda duran ağacı gösterdi . Ve mırıldanmaya başladı. "B-böcek vardı." dedi nefes nefese. Tabii ya böcekler! En büyük korkulu rüyaları... Ona sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştım. "Şş tamam sakin ol," sarılmama karşılık verdi . Bir süre sonra ayrıldık ve etrafıma baktım. O sesi tekrar duyduğumuzda tüm gücümü toplayıp ilerlemeye başladım . Şuan bu cesaretin nereden geldiğini sorgulayacak değildim. Kalın gövdeli bir ağaca yaslanıp derin bir nefes aldım . Tam Duru'ya bakacağım sırada nefesim kesildi ve bir el ağzımı kapattı . Çırpınmaya başladığım sırada gözlerim de kapandı ve bir yere doğru çekilmeye başladım . Aklıma gelen acil durum pozisyonu ile elini ısırmaya çalıştım. Ama yapacağım şeyi anlayıp elini çekti. Ve bende fırsat bulduğum için bağırmaya başladım. "Yardım edin, İmd- " elleri tekrar ağzımı bulup kapattığında sırtım soğuk bir yüzüyle temas etti . Ne olduğunu anlamadan önce gözlerim sonra ise ağzım açıldı . Duvar ile arasında kaldığım kişi Çınar'dı. Sırıtarak bana bakarken olayları yeni kavrıyordum. Bu yaptıkları şey iğrenç bir şeydi. "Ne oldu ,komşu kızı? Yüzün bembeyaz yoksa korktun mu?" dedi fısıldayarak. Bulunduğumuz konumu değiştirip duvarla arasından çıktım ."Bu yaptığın çok kötü bir şeydi Çınar. Duru kriz geçirebilirdi ve onu kaybedebilirdim. Şaka dediğin şey çoktan kaka oldu...Ve bunu unutmayacağım." dedim ve kamp alanına ilerledim. Bu gece çok zor bir gece olacaktı...İkimiz içinde.
***
"Evet ,çocuklar! Bugün size dün anlattığım etkinlikleri yapmaya başlayacağız. İki kişilik gruplar olacaksınız. Aslında ben kız-erkek tarafındaydım. Fakat kamp yönetmeliği izin vermiyor. O yüzden herkes istediği arkadaşıyla. Ve...Evet üç kişilik gruplar olabilirsiniz!" dedi ve yine defterine bir şeyler karalamaya başladı. Biz Duru ile iki kişilik bir grup olacakken Sıla'nın ısrarları üzere onu da gruba alıp üçlemiştik. Öğretmen bize bir harita verdikten sonra iki bayrak olduğunu bunların her ayrı grubu temsil ettiğini anlattı. Bizim görevimiz kendi bayrağımızı korumaktı. Ve diğer takımın bayrağının
yerine kendi bayrağımızı koymaktı. Bu oyun sanırım kamp gezilerinin vazgeçilmeziydi ki Öğretmene izin versek bizimle oynayacak gibiydi. Üstümüzü değiştirip başlangıç çizgisine gittik. Öğretmen düdüğü öttürdüğünde yanımda duran Uzay'a çelme taktım ve son hız koşmaya başladım. Duru peşimden gelirken haritaya göre sağa doğru koşmaya başladım. Minik tepeyi çıktıktan sonra bayrağı gördüm ve hızla ağaca doğru koşmaya başladım. Dalın tutunup tırmandım ve kırmızı renkteki bayrağı elime aldım etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını anladım ve rahat bir nefes aldım. Biraz bekledikten sonra elimde bayrak ile aşağı indim. Etrafı kontrol ederek yürümeye başladım. Arkamda bir ses duyduğumda Emir'in bana yaklaştığını gördüm ve hızlı koşmaya başladım. Onu arkamda bıraktıktan sonra mavi çizgili bir alana girdim galiba bu alan erkeklerin alanıydı . İleride ki mavi bayrağı gördüğümde sırıttım ve yavaş adımlarla bayrağa doğru ilerledim. Tam bayrağı alacağım sırada ayakkabılarımdan aşağı çekildim ve birinin kucağına düştüm. Kucağına düştüğüm kişiyi gördüğümde elimde ki bayrak yere düştü. Çınar sırıtarak bana bakarken bayrağın yere düştüğünü fark etti ve ellerini üstümden çekti. Ben kucağından yere doğru düştüğümde belimi ovuşturdum. Ve o almadan bayrağı almaya çalıştım. Başarısız girişimlerim son bulurken onu ittim ve bayrağı elime aldım. Tam elime aldığım için sevinecekken Çınar gelip beni itti. Minik tepeden yuvarlanmadan önce Çınar'ı da beraberimde getirdim. Tişörtünden kavrayıp kendime çektim ve beraber yuvarlandık. Ben onun üstünde o benim altımda kaldığında gözlerimi büyütmüş ona bakıyordum. Bu sahne hep filmlerde olmaz mıydı? Ellerimi göğsüne koyup doğrulmaya çalıştım. O anda gelen ses ile yerime çakıldım.
"Su, neredes -" Uzay'ın sesi bizi gördüğünde kesildi ve şaşkın bakışlarını bize yöneltti. Ben hemen kalktım ve üstümü silkeledim. Yerde duran bayrağı alıp hızla az önce yapamadığım şeyi yapmaya gittim ve mavi bayrağı çıkarıp kırmızı bayrağı taktım. Birkaç dakika sonra öğretmen geldi ve bizim grubu tebrik etti. Uzay'ın yanına gittiğimde Çınar'ın hala aynı yerde yattığını gördüm. Sanırım yedirememişti kaybetmeyi kendine . Uzay gidip onu yerden kaldırdı. Ve hiçbir şey olmamış gibi çadır alanına ilerlediler.
Birkaç aktivite sonrasında yine kamp ateşi kurulmuştu .Bu sefer kimse konuşmuyordu. Ben ise elimde kitaba bakarmış gibi yapıp Sıla ile Çınar'ı dikizliyordum. Sıla hayran bir şekilde Çınar' a bakarken Çınar ise ona bakmaya tenezzül etmiyordu. Dayanamayıp konuşmaya başladım. "Aslında Çınar ve Sıla çok yakışıyor bence" dedim ve sırıttım. Sıla kıpkırmızı olurken Çınar benim gibi sırıttı. "Ne o , komşu kızı. Esra Erol olmaya mı karar verdin?" dedi. Tüm bakışlar ikimiz arasında mekik dokurken verecek cevabım olmadığı için ona dil çıkardım ve kitabıma döndüm. Koca bir lanet! Ne diye ağzının payını vermiyorsam hata bende!
"Çocuklar yatma vakti!" dedi öğretmen ve ateşin üstüne su döktü. Ayağa kalkıp çadıra ilerledim. Çınar'ın sesi beni durdurdu. "Dikkat et , komşu kızı. Geceleri buralarda vahşi hayvanlar olurmuş." dedi. Ben sana göstereceğim vahşi hayvanı bekle sen!
Bölüm kısa olduğu için üzgünüm :( Dün çok önemli birini kaybettim. Diyeceksiniz hayatında görmediğin biri nasıl senin için değerli ama ben yinede seviyordum. Dün Harry Styles'ın babası vefat etti.(Üvey Babası) Her ne kadar hastalıkla mücadele etsede hep gülüyordu.Ve Harry'e destek oluyordu. Huzur içinde yatsın. Robin iyi bir insandı.Allah'a inanmasada insandı. O Harry'e baktı büyüttü. Bakmayabilirdi.Harry'i istemeyebilirdi.Ama o en iyisini yaptı.Ve gamzelinin babası olmayı kabul etti.Her neyse bu yazıyı neden yazdım bilmiyorum sanırım içimi dökmek istedim. Ve belki yarın yeni bölüm gelmeyebilir siz yeni bölüm hakkında tahminlerinizi yazın.Sizi seviyorum.Ve her zaman dediğim gibi "Cesur olun! Yarın her şey için geç olabilir." Kendinize iyi bakın - Yazarella
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşunun Kızı |✔|
HumorTamamlandı √ "Ben onun için sadece komşunun kızıydım,daha ilerisi olamazdım." Rüya ile Çınar tanıştıklarından beri ya birbirlerinin boğazını yapışıyor ya da dudaklarına... Hız kesmeyen macera, yanlışların doğru,doğruların birer çikolataya dönüşt...