Sanırım ders falan konuşuyorlar, n'apsam katılsam mı ki? Yok ya izlemek daha güzel bence, ya da uyumalı mıyım? Yok yok , o da ayıp olur. Rehber öğretmeni ve Çağla isimli kız orada ders çalışıyorlardı. Ben ise ne yapacağıma hâlâ karar verememiş bir şekilde parmaklarımı sıraya vurup, bacağımı sallıyordum. Benim düşündüğüm rehberlik kesinlikle bu değildi. En azından bir elimi yüzümü yıkayıp, yenilenmiş bir şekilde derse katılabilirdim. Yani sanırım rehberlikten kasıtları ders çalışmaktı. Bunun sayesinde belki notlarımı yükseltebilirdim. Bir yanda okulun ineği, bir yanda okulun en güzel hocası varken çalışmak resmen bebek oyuncağıydı. Evet, yenilenmem gerekiyordu. "Şey, Tuvalete gidebilir miyim?" dedim. Öğretmen gülen yüzüyle bana döndü ve başıyla onayladı. Cidden çalışırken nasıl böyle meşgul olabiliyorlardı denemeden bunu anlayabileceğimi sanmıyordum. Dudaklarımı büzdüm ve düşünceli bir şekilde önüme bakarak sınıftan çıktım.
Gözlerim kısıktı ama bir kaşımı havaya kaldırmaya çalışıyordum. Yavaş ve emin adımlarla yürürken ani bir şekilde başımı salladım ve " Ne düşünüyorum ben! Delirdim sanırım." diyerek tuvaletten içeri gereksiz bir şekilde sinirli olarak girdim. Musluğu sert bir şekilde açıp yüzümü yıkadım. Gözlerimden alev çıktığından emindim, kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım. Derin bir nefes aldım ve aynaya baktım. Yüzümü gördüğüm gibi geri adım atmam bir oldu. Daha önce hiç karşılaşmadığım korkunç bir andı. Aynada sanki farklı bir ben vardı. Ben sinirli olduğumu düşünürken aynada gördüğüm şaşkın, sanki şok geçirmiş gibi olan yüzümü gördüm. Ağzım açıktı, gözlerim titriyor gibiydi, beynimin sanki kalbim gibi küt küt atarak dışarı çıkmak istediğini hissediyordum. Başım dönmüştü. Korkuyordum, daha önce olmadığım kadar emindim. Evet emindim, aynadaki kişi başka birisiydi. Kesinlikle başka birisiydi, neler oluyordu burada ? Kaşları çatık, bakışıyla dağ devirebilecek bir yüz beklerken o karşılaştığım şey neydi ? Dizlerimin üstüne çökmekten kendimi alıkoyamıyordum. Derin nefes alıp yavaş vererek neler olduğunu kavramaya çalışıyordum. Ama ne yapsam bir türlü aklım almıyordu, kafayı yiyecektim.
Eve gitmeye karar verdim. Dersi falan önemseyecek halim yoktu. Titreyen ellerimle lavaboya tutunarak ayağa kalktım. Başım dönüyordu bu yüzden olabildiğince yavaştım. Gözlerim de bulanmaya başlamıştı. Elimi kapını eşiğine doğru attım. Kapı kapalıydı. Elimi açmak için uzattığım anda dışarıdan kapı açıldı. Turuncu kafa karşımdaydı. " Hop nereye gidiyorsun bakalım. Daha işimiz bitmedi." dedi. Aşırı hızlı bir şekilde modum değişti ve az önce düşündüğüm gibi bir hâl aldım. Hızlıca arkamı döndüm ve aynadan baktığım anda düşündüğüm yüz ifadesiyle karşı karşıyaydım. Turuncu kafa sayesinde olmak istediğim gibi olmuştum. Ellerim hâlâ titriyordu ama bu sefer sinirdendi. Ciddi gözlerimin altında şeytana yakışacak bir şekilde bütün dişlerimi göstererek gülümsedim. "Bence çoktan bitti." dediğim anda gülüşümü birden tamamen ciddi bir yüzle geride bıraktım. Unutmuştum, bu hazzı unutmuştum, birisine vururken yaşadığım hazzı unutmuştum. İlkokulda bir sürü kişiyi çılgınlar gibi döverken aldığım zevki unutmuştum. "Bak turuncu kafa, önce serçe parmağını." serçe parmağımı avuç içime doğru getirdim. "Sonra yüzük parmağını." Aynı şekilde yüzük parmağımı avuç içime doğru getirdim. " Orta ve işaret parmağın havada." dedim ve ekledim " Sonra baş parmağın." baş parmağımı da avuç içime aldım. "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?" Dedim ve gözlerimi sonuna kadar açarak kafamı arkaya doğru attım. Korkudan bacaklarının titrediğini rahatlıkla görebiliyordum. Gözlerindeki korku ise beni mutlu ediyordu. Yüzümdeki sırıtmayla "Evet doğru bildin iki tane gözün vaar." Titreyen bacakları hareket etti "Sen kimsin? Şeytan ?" dedi ve arkasını dönerek koşmaya başladı. Koridordaki ayak sesinin düzeyi hızlı bir şekilde azaldı.
Sinirli miydim ? Hayır alakası bile yoktu. Böyle bir şeye sinirlenemezdim. Sadece zevk aldığım şeyi yapmıştım. Neden gülüyordum? Neden birden bundan zevk almıştım? Bu kötü ortam da neydi ? Gerçekten cehennemde miydim? Ben az önce neydim ? Başım dönmeye başladı, midem yine bulanıyordu, aynı o az önceki aynadaki beni gördüğüm zamanki gibiydim sadece biraz daha şiddetliydi.Dayanamıyordum, "Zonklamayı kes artık!" beynime olan isyanım vardı. Kendimde değildim. Ellerim zangır zangır titriyordu. Ne yapmalıydım ? Ne yapmalıydım? En basit yoldan kendimi, gelen uykuma bırakmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Patron
TienerfictieBiz insanların baktığı pencere tektir. Ancak biz yalnızlar bu pencereyi biraz farklı yorumlarız o kadar. Ne kadar farklı yorumlasak da her zaman aynıdır o pencere. Herkesi içine çeker. Ya da herkes herkesi iter. Belki de yanılıyorumdur. Belki de öy...