Mutlu muyum?

22 4 0
                                    

Harry gittikten sonra yaklaşık yarım saat öylece kapıya bakakaldım. İçimi eskiden olduğu gibi bir yalnızlık hissi kaplamıştı. Gittiği için mutlu değildim fakat üzgün olmakta istemiyordum.
###
Aldığım parayla çalışmama gerek kalmıyordu. Çalıştığım iş yerine gidip istifa ettim. Sonraki günlerde evin içine yeni mobilyalar aldım ve çok güzel oldu. Hergün istediğim yemekleri yiyebiliyordum. Parayı istediğim gibi kullanabiliyordum.

Harry gideli üç hafta olmuştu. Ev çok sessizdi. Canım çok sıkılıyordu. Belkide biyerleri gezmeliyim diye düşündüm ve ertesi gün için Japonyaya uçak bileti aldım.
Hayatımda ilk kez uçağa biniyor olmama rağmen oldukça sevmiştim ve iki saat süren yolculuğum sonunda Tokyo'ya ulaşmıştım. Gezmek istediğim ve yapmak istediğim çok şey vardı. Eskiden sadece televizyonlarda görebildiğim özel tapınakları ziyaret ederek başlamak istiyordum. Bir haftalığına kalmaya karar verdiğim otelin kapısına geldiğimde otelin ihtişamı gözlerimi kamaştırmıştı. Kaldığım odanın deniz manzarasının olması da beni ayrıyeten etkilemişti.
Her öğünde harika yemekler vardı. Denize bile girip yüzmüştüm. Hayatım sıradanlıktan uzak ve eğlenceliydi. Bir zamanlar imkansız olduğunu düşünüp çöpe attığım hayallerimi gerçekleştiriyordum. Bir daha asla şanssızlıklar yaşamak istemiyordum.
Gezdiğim ve gördüğüm yerler oldukça güzeldi ama Harry de aklıma gelmiyor değildi. Sokakta satılan yiyecekleri gördüğümde onunla birlikte yediğimiz sandviç geliyordu aklıma, ya da  Sturbucks'tan aldığımız kahveler. Hayatımdan ilk o zaman içmiştim o kadar pahalı bir kahveyi. Şimdi yanından geçiyordum ve bir bardak soğuk kahve almıştım kendime. Ama içimde bir eksiklik hissediyordum. Bana masum gözlerle bakan ve ne olursa olsun sürekli gülümseyen biri yoktu. Ya da elimden tutup beni mağazalara oyuncak almaya götüren ve yetenekleriyle beni şaşırtan küçük Harry yoktu. Aslında artık kocaman erkek olmuştu. Acaba şuan daha fazla büyümüş müdür? Kaç yaşındaydı? Çok merak ediyordum.
###
Japonya'daki tatilim bittikten sonra Kore'ye geri döndüm. Açıkçası evimi özlemiştim. Evimin önüne geldiğimden birden Harry'yi en son gördüğüm gün aklımda canlandı. Onu en son bu evin kapısında görmüştüm. Bana üzgün bir şekilde bakması ve herşeye rağmen gülümsemeye çalışması bende az da olsa bir pişmanlık hissi uyandırmıştı.
Eve girince kendime güzel bir sofra hazırladım ve yerken televizyon izliyordum. Kanalları değiştirirken Harry Potter filmine denk gelmiştim. Hastanedeyken ona ismini ben vermiştim; Harry... Aslında küçükken bu isme sahip bir grup üyesini seviyordum. Eski bir rock grubuydu. Ve Harry Jahn benim idolümdü. Birden okuldaki öğrenciler tarafından ezildiğim zamanlar aklıma geldi ve sinirle kaşığımı tabağa vurdum. O zamanları hatırlamak istemiyordum. İştahım kaçmıştı. Ayağa kalkıp sofrayı toplamaya başladım. Ev çok sessizdi. Tatildeyken bunu fark etmemiştim fakat evim gerçekten sıkıcıydı. Dikkatimi dağıtmak için evi süpürmeye karar verdim. Bir kaç odadaki işim bitince koridorun sonundaki odaya geçecektim. Orası onun odasıydı, Harry'nin...
İçeri girdim. Hala sanki yatağında yatmış beni bekliyor gibi bir his vardı içimde. Ama yoktu. Odada birkaç mobilya ve posterler dışında hiçbirşey yoktu. Yavaşça yatağına doğru yaklaştım. Yatağın üzerinde Harry'nin kostümü ve kitapları vardı. Birlikte okumuştuk bu kitapları. Onun gülümsemesini özlemiştim sanırım, masum bakışlarını ve sıcacık ellerini...
Düşündüm de aslında onun yeteneklerini öğrendiğimden beri ona hiç ilgi göstermemiştim. Ne küçükken ne de büyüyorken. Birçok kez bana yardım etmişti. Fakat bir kere bile teşekkür etmemiştim. Ona sebepsizce kızdığım için özür  de dilememiştim. Onu sadece özel güçlerinden dolayı sevmiştim sanırım. Fakat şimdi? Mutlu muydum? Değildim.
Bu hayatta gülmemi ve eğlenmemi sağlayan kişi oydu aslında. Daha önce kimseyle yapmadığım şeyleri onunla yapmıştım ve ilk defa ölmek istememiştim. Eski şanssızlığıma dönmemin sebebi o değildi aslında. Ben zaten hep şanssızdım. Fakat o benim başıma gelen tek güzel şeydi ve onu kaybettim. Bir para için onu sattım. Ve berbat olan şansım değil bendim. Onun dediği gibi ben şanssız değilim sadece şansı göremiyorum. Eğer görebilseydim onun en büyük şansım olduğunu fark ederdim. Lanet olsun! Ne kadar da aptalım!
Harry'yi geri almalıyım!

My İnnocent Boy ♥️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin