Paul denen polis bana baktı. “Onunla mıydın?”
Başımı salladım. Başka ne diyebilirdim ki? Hayır desem, burada oturup ne diyeceğimi düşünüyor olacaktım, ya da o gelmeseydi.
Alex yanıma gelip kolumdan tuttu ve beni kaldırdı. “Kalk, gidiyoruz.” Paul’a dönerek, “Başka sorunuz?”
Paul suçlayan gözlerle bana baktı. “Başka sorum yok. Gidebilirsiniz,” dedi istemeye istemeye. Tanrı aşkına, katilin ben olduğumu mu düşünüyordu? Alex beni kurtarma nezaketi gösterdiği için Angela’yı o öldürmüş olamazdı. Bunu onun hayatımı mahvetmek için yaptığını düşünüyordum. Ve o notu gördüğümde katilin Alex olduğuna emindim. Ama eğer Alex olsaydı buraya gelip beni kurtarmazdı öyle değil mi? Yine de onun suçsuz olduğuna dair kanıtım yoktu. Katilin Alex olmadığını varsaydım, peki böyle bir şeyi bana kim yapacaktı? ‘Artık benim kadar kötüsün’ lafı tamda Alex’e yakışır bir laftı. Bunu başka kim yazabilirdi? Ondan nefret etmemi isteyen biri mi? Eğer öyleyse ondan zaten nefret ediyorum.
Alex hala kolumdan sıkıca tutarak, beni çıkışa kadar sürükledi. “Hala bunu yapanın ben olduğumu mu düşünüyorsun?” diye sordu dışarı çıktığımızda.
Kolumu hala sıkıca tutuyordu. “Kolumu bırakacak mısın?”
Alex kolumu bıraktı. “Sana bir soru sordum.”
“Beni oradan çıkarmış olman, Angela’yı öldürmediğin anlamına gelmez.” Aslında gelirdi. Bunu biliyordum ama onun bana yardım etmiş olması sinirlerimi bozuyordu. O yardım isteyeceğim son kişiydi.
“Öyle mi düşünüyorsun Momsen? Çünkü benim düşündüğüm aynen şu, biri seni oyuna getirmiş ve Angela’yı öldürmüş sana o notu bırakarak benim yaptığımı düşünmeni sağlamış ama benim böyle ufak oyunlarla uğraşmayacağımı sen de çok iyi biliyorsun. Bu demek oluyor ki, sadece seni değil, beni de oyuna düşürdü. Belki de eski erkek arkadaşlarından biri benimle takılmanı istemiyordur.”
Yüzümü buruşturdum. “Takılacağım en son kişi sensin Alex. Biz seninle takılmıyoruz.” Lanet olsun. Kim onunla takıldığımı düşünebilirdi ki? Kimse. Bunu düşünmek bile midemi bulandırıyordu.
“Öyleyse neden içerideyken öyle söylemedin?” Gülümsüyordu.
“Çünkü o kızı benim öldürmediğimi sende biliyorsun. Ben birçok şey olabilirim ama katil değilim. Ayrıca içerideyken başka çarem yoktu, tamam. Kıçımı kurtardığın için teşekkür ederim. Oldu mu?”
Alex bana yaklaştı, yüzüme düşen saçımı kulağımın arkasına iterek, “Sadece kuru bir teşekkürün yeterli olacağını mı sanıyorsun?” dedi, arsızca gülümsüyordu. Tanrım.
Hemen geri çekilerek, “Midemi bulandırıyorsun. Ayrıca evet, hayatında sana kimsenin teşekkür etmediğini düşünerek, bunu ilk kez duymanın verdiği mutluluğun senin için yeterli olacağını düşünüyorum.”
Alex bir kahkaha attı. Gerçekten güzel gülümsüyordu. Bir dakika, ben ne dedim? Bunu düşündüğüm için suratıma bir yumruk geçirmeliydim.
Alex cebinden sigara paketi çıkararak, bir sigara yaktı. Sonra dönerek arabasına yürüdü. Bu da neydi şimdi? Öylece gidiyor muydu? Her neyse umurumda değildi. Arabama yönelmek üzere arkamı döndüm.
“Momsen?” demesiyle geri dönüp ona baktım. Arabasına yaslanmış bana bakıyordu. “Yeterli olmayacağını biliyorsun. Bana borçlusun.” Gülümsedi.
Gözlerimi devirdim ve arabama bindim.
Eve gitmek istemiyordum, bu halde gidemezdim. O lanet evi bir daha görmek istemiyordum. Taşınmalı mıydım? Ah, evet bu iyi olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD CHOICE
Ficção Adolescente“Evet, iddia gibi,” dedi Chris tekrar arsızca sırıtarak. Gülümsedim. Yapamayacağım hiçbir şey olamazdı. Chris eliyle karşıda ki masada oturan çocuğu gösterdi. “Onu iki hafta içinde kendine aşık edeceksin. Eğer kaybedersen benimle yatarsın.” Gösterdi...