Tozlu kitap...

29 5 1
                                    

Yine bir rüyayla uyanmişti. Alni terler icinde kalmiş, kalbi hizli bir şekilde atiyordu. Hemen yatagindan firladi ve hizla ahşap merdivenleri indi. Evinin kilerinde dolaba kilitledigi kitabi eline aldi. Kalin ve eski görünümlü bir kitapdi ve sanki yillardir dokunulmamiş gibi tozlarla kapliydi. Örümcek ağlarini elleriyle aralayarak eski masaya dogru ilerledi. Burda her yer toz içindeydi. Bastigi her yer gicirdiyordu. Elindeki kitabin üzerine üfledi ve eliyle dokunarak incelemeye basladi. Sonra masanin üzerine sert bir şekilde birakti. Kitabin düşmesiyle masadaki bütün toz havalandi.  Eliyle kitaptan rastgele bir sayfa açti. Sayfa benbeyazdi. Ne bir yazi nede bir resim vardi.

Gezgin bu kitabi buldugunda 15 yaşindaydi. Ailesiyle birlikte küçük sevimli bir kasabada yaşiyordu. Bir gün gezgin anne ve küçük kardeşiyle öğlen yemegini yerken kapi çalindi. Gelen gezginin okuldan arkadaşiydi. Kapiyi açan annesi mutfaga seslendi:
" gezgin, ahmet gelmiş."
Gezgin yemeğini hizla bitirip arkadaşi ahmetle birlikte kasabanin dişina dogru yürümeye başladilar.
" oraya gitmek dogrumu bilmiyorum gezgin."
" of ahmet dün ne konuşmuştuk. O kadar korkuyorsan sen girme dişarda bekle. Ben içeri girer bakarim. O mağrada ne oldugunu çok merak ediyorum."
Mağraya geldiler ve ahmet dişarda beklerken gezgin elinde küçük lambayla içeri girdi. İlerledikçe karanliklaşti ve ayak seslerini daha kuvvetli duymaya başlamişti. Ne kadar merak etsede karanlikla beraber içindeki korkuda büyümüştü. Birden bire yüzüne bir sürü yarasanin uçmasiyla yere düştü ve elindeki lambayi kaybetti. Elleriyle telaşli ve korku dolu birşekilde yerleri yoklayarak lambayi tekrar bulup ayağa kalkti ve geri dönüp koşmaya başladi. O koştukca yarasalar tekrar havalanip yüzüne dogru uçmaya devam ettiler. Birden bire ayagi takilip tekrar yere düştü kafasini kaldirip baktiginda dişardan içeriye süzülen işigi gördü ve tekrar ayaga kalkip koşmak istedigi anda ayagina takilan şeyin bir kitap oldugunu fark etti. Kitabi kolunun altina alarak tekrar koştu. Çiktiginda soluk soluga kaldigini gören arkadaşi yanina koşup sordu:
" ne oldu? İyimisin?"
" iyiyim yok bişey."
" bu kitapda ne ?"
ahmet kitabi eline aldi.
" ne kadar agirmiş. İcinde ne var aceba!"
Kitabin kapagini açti. Sonra diger sayfalari hizla çevirdi.
" hiç birsey! Bu kitap bomboş."
Gezgin kitabi elinden alip baktiginda birden bire sayfalarin parladigini gördü. Heyecanla:
" bunu gördün mü?"
" neyi?"
Gezgin kafasini çevirip ahmete bakti ve birtek kendinin gördügünü anlayinca:
" boşver" deyip kitabi tekrar kolunun altina aldi.
"Eve dönelim. Hava kararmaya başladi. Babam çoktan eve gelmiştir bile."
Kasabaya dogru ilerlediler ve kasabaya geldiklerinde bir kaç itfaiye aracinin gezginin evi ne dogru gittigini gördüler. Koşarak eve geldiler. Bütün kasaba toplanmişti. İtfaiye ateşi söndürmeye çalişiyordu ama ev nerdeyse kül olmuştu. Gezgin bagirarak eve dogru koşmaya çalişti ve etraftakiler gezgini tutup ona sarilarak teselli etmeye calistilar.

Gezgin o gün yanginda bütün ailesini kaybetmişti. O günden elinde kalan tek şey magrada buldugu kitapdi. Gezgin kasabayi terk edip hiç kimsenin yaşamadigi gözden uzak bir yerde ev alip oraya yerlesmisti. Ev çok eski, iki katli, ahşap bir evdi. Seneler içinde dahada eski, bakimsiz, korkunc bir hale bürünürken, etrafa yeni evler ve binalar dikilmiş, Gezginin gözden uzak yaşantisi sona ermişti.
Gezgin artik 15 yaşinda degildi. 28 yaşinda, uzun boylu, beyaz tenli, daginik saçlari ve efendi duruşuyla ortaliga gizem saçiyordu. Bulundugu bölgede insanlar ondan çekiniyor, çocuklar eski, ahşap evinin hayaletli oldugunu düşünüyorlardi.

Gezgin kenarda duran tozlu tabureyi masaya yaklaştirdi ve düşünceli bir şekilde oturdu. Kitabin sayfalarini dikkatlice çevirerek incelemeye başladi. Sayfalar yavaş yavaş parlamaya başladi ve kitaptan bembeyaz bir işik yükseldi. Her yer işikla birlikte bembeyaz oldu. Gezgin gözlerini kamaştiran işik kayboldugunda kendini dev bir papatyanin üzerinde buldu. Telaşla etrafa bakti. Rüzgardan hafif şekilde sallanan papatyanin üzerinden düşmemek için sıkıca tutunarak kenara dogru ilerledi. Yapraklarin arasindan aşağiya bakti. Etrafta bir sürü papatya vardi. Tipki bir orman gibi. Hepside 10-15 metre yüksekligindeydi. Burasi bir çöle benziyordu. Hava çok sicakti. Yerde ise sadece cöl kumu vardi. Gezgin etrafa bakinmaya devam etti. Dev Papatyalardan başka bir bitki bulunmayan bu çölde ne işi oldugunu, kitabin onu buraya neden yolladigini düşünürken aşağida birilerinin yaklaştigini fark etti.
Yaklaşik 20-25 kişilik bir grup ilginç hayvanlarin üzerinde sanki bir yerden başka bir yere göç ediyorlardi.   Grubu koruyan 6-7 erkek, uzun boyunlu, deve kuşunu andiran hayvanlara binmişlerdi. Tüyleri olmayan ve uçamayan bu kuşlar çok hizli hareket edebiliyor ve kafalarindaki antenler sayesin tehlikeyi erkenden fark edebiliyorlardi. Diger hayvanlar ise iri yapili oldukca yavas hareket ediyorlardi. Onlardan bir kaçı yük, bir kaçıda cocuk ve kadinlari taşiyordu.
Degişik bir halkti. Normal insanlara benzemiyolardi. Saçlari yoktu. Sivri kulaklari, kahverengi tenleri, Ellerinde ve ayaklarinda sadece üç parmaklari vardi. Vucutlarinda ilginç motif ve desenler vardi. Erkeklerin ayak ve elleri vucutlarina oranla daha iri, bazilarinin ise tek gözü vardi. Ellerinde kendilerini korumak için oklar ve mizraklar taşıyorlardi.

Aralarindan biri grup liderine benziyordu. Bulundugu hayvandan aşagi inerek:
" Birazdan tutulma başlayacak. Herkez insin. Hayvanlari ve kendinizi agaclara baglayin. Mufaza!"
" Burdayim koruyucum.."
"Herkezin güvende olup olmadigini kontrol et."
Gezgin tutulmanin ne oldugunu anlamamişti ama iyi birsey gibi de duyulmuyardu. Kendini onlara gösterip göstermeme konusundada kararsiz kalmişti. Henüz tehlikeli olup olmadiklarinda kararsizdi. Sessizce izlemeye devam etti. Hepsi hayvanlari ve kendilerini ağaca baglayip beklemeye başladilar. Gökyüzü yavas yavas renk degistirmeye başladi. Maviden kirmiziyo döndü ve yer çekimi kaybolmaya başlamisti. Dev papatya agaclari ve yerdeki kumdan başka hersey havaya uçmaya başlamişti. Gezgin bulundugu yere sıkıca tutundu. Sanki gökyüzünde birsey herseyi kendine çekiyordu. Ne kadar sıkı tutunsada gezginin gücü çekime karşi koyamiyordu ve birden bire kendini boşlukta buldu. Göğe doyru yükseldikce nefes alamadigini fark etti. Yardim istemek için bağirmak istedi ama artik nefesi tamamen kesilmek üzereydi.
Aşagidakilerden bir kaçi gezgini fark etti. Biri elindeki okun ucuna ip baglayip gezgine firlatti. Okun sivri ucu gezginin koluna girdi ve aşagiya cekmeye başladilar. Gezgin kolunda büyük bir aci hissetsede nefessiz kalişi yüzünden bagiramiyordu bile.
Yaklasik 30 dk süren çekim kaybolmaya ve havada kalan hersey tekrar yere düşmeye başladi. Herkez kendini bağladigi yerden çözüp gezginin başina toplandilar...

GEZGİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin