BÜYÜDÜN MÜ DERSİN?
Çocukken çevremizi iyi analiz ederiz. Tertemiz bir hafıza ve kirlenmemiş bilincimiz, karşılaştığı her yeni kişiden bir kimlik edinir.
Kaldırım kenarında muhabbet eden gençlerin beden dili,
Bir liselinin saçlarını toplama biçimi,
Sıra arkadaşının yaşından çokça büyük, birazda şımarık tavırları;
Öğretmeninin ders anlatırken takındığı tavır,
Sınıfın en çalışkanlarının gözlüklü olması sebebiyle "gözüm bozulursa bende çalışkan olacağım" düşüncesi ve anne babanın yakın gözlüklerini takarak sağlığından olma mücadelesi :D ,
Top oynayan mahalle gençlerinin maç esnasında argo konuşmalarıyla verdikleri "Büyüdüm" imajı,
Topuklu ayakkabısıyla yürüyen bir ablanın edalı salınışı,
Kapalı bir genç hanımın -İslam'da anlatılanın çokta ötesinde- son derece dikkat çeken giyim tarzı,
Mini olan eteğini daha fazla kıvıran liseli kıza bakarak "Liseli olunca etek kıvrılır" ; Liseli erkeğe bakıp gömlek dışarda, aile takmaz tavırlar ve serseri hareketlerle" Liseli olunca serseri gibi takılmalı" kodlaması,
Babanın işten gelince annesine gösterdiği tavır...
Ve daha bir çok şey ilk izleniminde "Aaaa ne kadar farklı" dedirtebilir. Çünkü tertemiz bir dimağ için gördüğü her şey otomatik rol modeldir.
Hayran kalmışçasına izlersin karşındakini boş gözlerle, hele birde herkesten farklı gelmişse sana; yanağından aldığı bir makasla "Kocaman olmuşsun" demesi yaşının bir tık daha büyüdüğünü hissettirir sana.
Şimdilerde sokaklarda, misafirliklerde ya da okullarda edinilen bu kazanımlar (ya da kaybedişler) sosyal medya'da edinilir oldu. Ne korkunç ki- ebeveynler tarafından sırf arkadaşlarının yanında ezilmesin iyi niyeti altında(!)- ilkokula giden çocuklara bile hesaplar açılmaya başlandı. Üstelik "Biz kontrol altında tutuyoruz babasıyla öyle kötü şeylere bakmaz benim çocuğum, yabancılarla da konuşmaz" diyerek kendimizi kandırıyoruz.
Yahut nasılsa "Liseye geldi büyüdü artık kendi akıl süzgeçinden geçirsin" diyerek XXL beden akıl giydirmeye çalışıyoruz S beden evlatlara. Sonuç: Özgüven patlaması yaşayan, aile beğenmez, çok bilmiş bir nesil...
Üniversiteye gittiğinde dahi: "Lisedeki baş belası tiplere en kötüsü derdim, üniversite daha berbatmış" dersin.
Farklı coğrafyalardan, kültürlerden, inançlardan ve milletlerden yetişmiş insanlarla bir okulu, bir sınıfı, bir sırayı ve hatta bir odayı pay edersin.
Zaman ilerledikçe "Nasıl baş edeceğim bu insanlarla?" demeye başlarsın ve derken bir bakarsın ki Üniversiteye başladığın senden çok çok uzak bir insansın. Dahası mücadele ettiğin insanlara benzemiş tavırların, konuşmaların... :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahi! Senin Hikayen Ne?
DuchoweHerkesin bir hikayesi vardır Kimisi için özel kalır, kimisi içinse pişmanlıktır,bir samimi tevbeyle geride kalmıştır. Ve hikayeni anlatırken hep es verirsin o kısımlarda.Boğazın düğüm düğüm olur.Ben o kısıma daha çok ameliyat sonrası evre diyoru...