Junhong o gün daha önce hiç içmediği kadar içmişti. Düşünceleri bir oraya bir buraya sallanıyor, nerede ve kiminle olduğunu bile bilmiyordu. Kısa arkadaşı Youngjae'yle gelmişti buraya fakat şimdi onun nerede olduğunu bile bilmiyordu, gözlerini kısıp dans alanına baktı. Sanki Youngjae oradaydı ama dönüyordu, çok fazla dönüyordu. Youngjae neden dönüyordu? Oh, Youngjae'nin yanında biri vardı! O da Youngjae'nin etrafında dönüyordu. Neydi o, güneş mi?!"Salak!", diye düşündü Junhong.
Biraz uzakta fakat yine de söylediklerini duyabilecek mesafede olan adam ona baktı.
"Pardon?"
Kıvırcık saçları vardı ve keskin bakışları.
"Ne var?", Junhong sordu, neden bu yabancı kendisine bakıyordu?
"Az önce bana salak dediniz?", adam şüpheyle baktı Junhong'a.
"Yoo.", sonra birden durdu. "Youngjae! Yoo Youngjae!", ve kahkahalarla gülmeye başladı Junhong. İğrenç esprisiyle gurur duyuyordu.
Adam onun gerçekten sarhoş olduğunun farkına varmıştı, önce umursamamayı düşündü. Fakat çocuğun gerçekten hoş bir bedeni ve tatlı bir yüzü vardı, ayrıca Yongguk bugün buraya dağıtmaya gelmişti ve şu an yalnızdı. Boştu ve kendine iş arıyordu, bu çocuk ise onu eğlendirebilecek gibi duruyordu. Daha neye gerek vardı ki?
Eline uzun bir bardakta votka aldı, bu bardaklar normalde kokteylle birlikte içilen votkalarla kullanılsa da o sek halde almıştı, etkisi ne kadar hızlı olursa o kadar iyiydi.
Yavaş adımlarla çocuğun yanına yürüdü, Junhong kollarını kavuşturmuş yabancının neden yanına geldiğini anlamaya çalışıyordu.
"Ne yapıyorsun? Sen de kimsin?"
Junhong dibine kadar gelen yabancıya tuhaf gözlerle baktı, çikolata kahvesi güzel gözlerini inceledi.
"Sence önemi var mı çocuk?"
"Hey! Bu dünyada önemli olan ne var ki zaten?! Youngjae bile beni terk edip gitti! Ve güneş gibi etrafında dönen birini buldu!"
Yongguk çocuğun üzerinde kıyafetleri süzüyordu o sırada. Yırtık, çok yırtık bir kot pantolon giyiyordu ve bacakları sonsuza dek uzanıyor gibiydi. Üstünde ise basit beyaz bir t-shirt vardı ve "Mondays sucks!" yazıyordu fakat nedense sondaki "s" kumaşın bir parçası değildi ve tahta kalemiyle çizilmiş gibi bir hali vardı. Ayrıca çocuğun tek kulağında iki küpe ve burnunda bir piercing vardı. Açık kahverengi botları görüntüyü tamamlıyordu, yaz olmasına karşın bot giymesi tuhaftı. Yongguk "Belki de tarz yapmaya çalışıyordur...", gibi bir şey düşünüyordu ki, kimin umrundaydı?
Çocuk çöp poşeti içinde bile yakışıklı görünebilirdi.
"Youngjae sevgilin mi?"
Umursadığından değildi, sadece merak etmişti.
"Yoo.", çocuk yine iğrenç espriyi yapacaktı ki dikkati başka bir yere dağılmıştı.
Birden yürümeye başladı, Yongguk şaşkınlıkla arkasından bakıyordu ki elindeki votka geldi aklına. Onu tek dikişte içtikten sonra kafasının daha da bulandığını hissederek çocuğu takip etti.
Çocuk dışarı çıkmış ve ardından koşmaya başlamıştı. Hızla!
Yongguk neden bu kadar uğraştığını bilmiyordu fakat o çocukta bir şeyler var gibiydi ve ardından o da koşmaya başladı. Sporla arası pek iyi olmasa da koşmayı severdi ve bunun sayesinde zor da olsa uzun bacaklı çocuğu takip edebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bar-banglo✔
FanfictionOnların hayatından kısacık bir kesit, içinizi ısıtması dileğiyle~ (Oneshot) Uyarı: Çok saçma bir hikaye olmuş olabilir, eğer okumaya karar verdiyseniz... uyarmadı demeyin~~ \(^~^)/ #151115 Bu özel ve muhteşem günün anısına... Hayatımdaki boşluğu do...