eight

2.4K 175 123
                                    

[Vancouver Sleep Clinic-Somenone to Stay ile birlikte okuyabilirsiniz.]

Küçük mavi bavulu kapıya kadar sürükledim, saçıma taktığım güneş gözlüğünü elime aldım. Diğer elimle kapının yanında duran kutudaki anahtarlarımı almaya çalışıyordum. Biraz sonra Thomas, kucağında Anna ile aşağı indi. Trabzanlara sırtını dayayıp benim ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamamı bekledi.

"Biliyorsun ben de gelebilirim sizinle, hem anneleride görmüş olurum."

Onu kandırmaktan nefret ediyordum, yalan söylemekten ve gizli saklı yaptığım tüm bu işlerden. Yine de bozuntuya vermedim.

"Konuştuğumuz gibi, sen burada kalıp geçen hafta iptal ettiğin toplantıya gideceksin. Zaten akşam burada olacağım."

Anna'yı sarsmamaya çalışarak yanıma geldi, kucağıma yumuşak bir şekilde bıraktı. Anna uyku sersemliğiyle kafasını kaldırıp bana baktı ama sonra bastıran uykusuna yenik düştü, kafasını omzuma koydu. Thomas, sanki Ay'a gidiyormuşuz gibi davranıyordu bunu ondan uzak ilk defa arabayla başka bir yere gidiyor okulumuza bağlıyordum. Kapıdan çıkmadan önce alnıma yumuşak bir öpücük bıraktı. Gülümseyip kollarımı beline sardım ve kucağımda kızım elimde minik bavulumla arabaya yürüdüm.

Dünki konserden sonra çocukların evlerinin önünün papparazi kaynadığını biliyordum. Bunu tahmin etmek zor değildi, konserden bu yana neredeyse yirmi dört saat geçmişti ama hala sosyal medyada zirvede yerlerini koruyorlardı. Bizim evimizin önü ise, tıpkı onların ki gibiydi. Bir sürü insan, haber yapmak için bekliyordu. Arabama girerken yüzüme patlayan flaşları önemsemedim, tek derdim Anna uyanmadan buradan uzaklaşmaktı. Yol boyunca huysuzluk yapsın istemiyordum, gaza basıp kalabalığı arkamda bırakırken yaptığımın bilincine yeni yeni varıyordum.

Kızımı, babasının yanına, Harry ve benim tanışıp birbirimize aşık olduğumuz yere götürüyordum.

🍁

Holmes Chapel

Tanıdık sokaklardan ilerlerken, buraya en son ne zaman geldiğimi düşünüyordum. Bir seneyi geçmişti galiba, zorunda kalmadıkça buraya gelmiyordum. Annemler sık sık geliyor ve buraya gelmek istemeyişimi hoşgörüyle karşılıyorlardı. Seneler önce, karnımda bebeğimle hıçkırarak ağlayarak geçtiğim yolları şimdi daha güçlü bir kadın olarak kızımla gidiyordum.

Dört sene önce babasının istemediği kızımı bugün babasıyla görüşmesi için buraya getirmiştim. Hayat çok garipti ne zaman nerede karşınıza ne çıkaracak bilemiyordunuz. Annemlere hamile olduğumu bile söyleyemeyeceğim için ağlarken, Thomas hayatıma girmiş beni bu bataklıktan kurtarmıştı.

Buna gerek bile olmamasına rağmen. Hâlâ neden bana bu kadar yardımcı olduğunu bilmiyordum. Ondan küçüktüm, hayatın gerçeklerinden habersizdim, üstüne üstlük hamileydim. O ise, yakışıklıydı, akıllıydı ve zengindi. Her kadının dikkatini çekebilecek kadar güzel mavi gözleri, bir buğday tarlasını andıran sarı saçları vardı. Çıkık elmacık kemikleri, kendinden emin bir duruşu. Neden benim gibi küçük bir kızla uğraşmayı seçmişti, abim bile onu sevmemiş -ki abim nefes alan her canlıya iyimserlikle yaklaşan birisidir.- benden altı yaş büyük olmasının ilişkimizde engel olduğunu söylemişti.

O Harry'nin arkadaşı olduğu için söylediklerini takmamıştım, ama bana yaptıklarını bilse, beni hamile bırakıp çocuğu istemediğini öğrense yüzündeki tüm kemiklerini kırardı üstüne bir çöplüğe atardı.

Anne'nin evinin önünde durdum, Harry gelmiş miydi? Üç ev daha ilerleyip, dışı kırık beyaz boyanmış evimizi gördüm. Babam verandada gazete okuyordu, bahçeden gelen su sesi annemin bahçede olduğunu anlamamı sağladı. Arabayı park edip, Anna'yı kucağıma aldım.

Palindrome | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin