Bölüm On Bir| Keşke

300 16 16
                                    

Oldu o zaman sezon finali diyelim mi?

Yani yazmak istiyorum ancak bir hikaye daha var kafamda şuan onu kuruyorum. O yüzden buna sezon finali yapmaya ama platonik geçmişe devam etme kararı aldım. Aslında bakarsanız bu hikaye şimdi başlıyor diyebiliriz..

İyi okumalar..

Kapıyı sertçe kendime çektim. "Ay!! Pardon yenge.. Ne arıyorsun burda?"

Tuhaf karşıladığını belli eden bakışlarla bana baktı. "Evde nasılsın onu göreyim diye geldim." İçeri adımladı. Umarım Ali aşağıya gelmezdi.. "İşte gördüğün gibi.. Çay kahve?"

"Kahve meleğim."

İçeri geçtim ve kahve için hazırlanmaya başladım. Cezveyi ocağa yerleştirdikten sonra salonda haykırış koptu.. "Duru Yılmaz!!!!!" Yandaki duvara kafamı vurdum. Olayı anlamıştım.. Salak aşağı inmişti. Yavaş hareketlerle salona gittim. "Ne demek oluyor bu!!!?" Şirince gülümsedim. Karşımda yarı çıplak bir Ali Mertoğlu'yla işim hiç kolay değildi. "Evet duru.. Ne demek bu?" Benimle dalga geçen Ali'ye sinirle baktım. "Yengecim.. Bu durum şöyle.. Kıraç vardı ya hani.."

"Ha şu herşeyin.."

Ali sırıtmaya anında kesti ve bir bana bir de yengeme öfkeyle bakmaya başladı. "Kıraç öyle diyordu.. Biz de dalga geçiyorduk.. Hemen kıskanma!!" Ali duyduğu sözler karşısında boğazını temizleyerek yengeme döndü. "Yok funda hanım konu kıskanmak değil.." Yengem inanmamış şekilde ona baktı. "Herneyse duru.. Bu çocuk burda ne arıyor!!? Hemde bu şekilde!"

"Kıraç onu kızgın demirle deşti ben evim yakın diye onu buraya getirdim ve iyileşene kadar bende kalacak."

Tek nefeste söylediğim şeyler yengemi tatmin etmiş gibi görünüyordu. "Desene Kıraç hayatı boyunca ilk defa bir halta yaradı." Gözlerimi Kocaman açtım. "Yenge!!!" Taşan kahvenin sesini duyar duymaz oraya koştum. Yengem o arada koltuğa oturdu.

****

"Eğer kızımı üzersen.. Seni ne yaparım biliyorsun Mertoğlu."

"Herkesi üzerim de onu üzmem bundan sonra.." Funda hanım mutlulukla gülümsedi. "Canı yanmasın Ali ama bunu düşünerek seni üzmesine de izin verme.. Uzun Yıllar sonra ilk defa birine böyle baktığını görüyorum.. Ve bu.. Bu benim içimi rahatlatıyor." Gülümsedim. "Bir de o bakışları ben fark etsem keşke."

"Edersin edersin.. Bana bak hiç.."

Sırıttım ama Kafamı iki yana salladım. "Hayır hiç birlikte olmadık Funda hanım içiniz rahat olsun.. Ona, o istemediği sürece dokunmak gibi bir niyetim yok olmadı da.."

Duru içeriden kahveleri getirdi. "Al!! Geleceğini ve herşeyi mahvedeceği bildiğim için sana da kahve yaptım!!" Otuz iki diş Gülerek kahveyi aldım. "Eyvallah." Gözlerim Kahveyi inceledi. "Duru bunun köpüğü nerede?"

"Sanane ya!? Öyle iç içmiyorsan bana ver!!"

Kahveyi kafama diktim. Somurtarak yengesine döndü. Onu sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. Benden kaçması yok muydu birde? Gözüme o kadar tatlı görünüyordu ki.. Şurda oturup saatlerce bıkmadan onu sinir edebilirdim.. Öyle eğleniyordum... Hatta sonunda bu işten ben zararlı çıkardım. Çünkü çok yüksek ihtimalle bana saldırırdı. Ama umursamazdım.. Çünkü o somurtmaları gözüme o kadar muhteşem geliyordu ki buna değerdi..

"Ali Kıraç seni iyi benzetmiş.. Burdan iyi durmuyorsun."

Bozulmuştum ama belli etmiyordum. "Zincirle bağlandığım için pek birşey yapamadım yoksa beni siz de tanıyorsunuz." Funda hanım Kafasını aşağı yukarı salladı. "İnşallah mikrop kapmamıştır yoksa bir ay daha burda kalırsın." Duru lafa atladı.

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin