Ağustos ayının gelmesiyle Nazlı'yı daha da heyecan basmaya başlamıştı. Her şey kararlaştırdıkları gibi ilerliyordu. Ağustosun on dokuzunda isteme merasimi gerçekleştirilecekti ve bir hafta kalmıştı. Annesinin değişik çeyiz alışveriş saçmalıklarından o kadar bunalmıştı ki, tek sığınağı şirket oluyordu, elbette ki şirketteki Mazhar! Sürekli annesine yoğun olduklarını ve çeyize fazla zaman ayıramayacağından bahsedip durmuştu. Tabii annesine düğün için izinli olduğundan bahsetmiyordu. Ayrıca Mazhar yeni bi mühendis almayacağına göre, onu da zor durumda bırakmak istemiyordu. Bugün şirkete uğrayıp birkaç evrakları gözden geçirmesi gerekiyordu. Daha sonrada fabrikaya geçip kalite kontrol yapacaktı, oraya da Mazhar'la geçeceklerdi. Oradan da emlakçıyla buluşacaklardı ve adamın övdüğü evi gezeceklerdi.
Şeker Hanım illa dediğini yaptırmak için, kızının en azından abisine yakın oturması için gerek sözlü gerekse gözlü tacizlerine başlamıştı. Öyle ki işi Mazhar'ı aramaya kadar götürmüştü. Nazlı'yı sözüyle ikna edemediğinden gözleriyle taciz etmekle uğraşırken, sevgili damadını sözleriyle bunaltmayı başarmıştı. Mazhar hiçbir şekilde saygısızlık etmemişti, yani bu ev onun için bir sorun da değildi. Belki de bu nedenle Şeker Hanım'ın istediğini kabul etmeyi seçti. Bunu Nazlı'yı hissettirmedi, lakin bu telefon konuşmasına Gül Oya Şeker Hanım'ın tarafından şahit olunca devreye girdi. Mazhar'a kendi geçmişine dayanarak bir güzel de nasihat verdi. Şeker Hanım'a bir versen on isteyeceğini belirtti. Sonuçta bu aileye damat oluyordu ve o da en az bi yeni gelinin çektiği her eziyeti çekecekti. Kadın ultra manyaktı çünkü. Kemal Bey'den habersiz yaptığı için böyle rahattı, zira ondan hala çekinme potansiyeli çok yüksekti. Mazhar, Gül Oya'nın dediklerini aklının bir köşesine kazıdı elbette ki... Her şey evlenene kadar onun istediği yönde gidebilirdi, ne var ki ondan sonrasına karışacak değildi. Şu anda ne hamile nişanlısını üzmek istiyordu, ne de ailenin gerilmesini...
Nazlı arabasını şirketin otoparkına park ettikten sonra indi. Saat 9.30'du, yarım saat geç kalmıştı. Kimsenin gözüne sokmak istemiyordu patron karısı olacağını... Velakin olaylar öyle kötü bir hal alıp da birden bire bağlanınca fazlaca düzensiz bir ay geçirmiş oldular. İşlerini de bu nedenle aksatmak zorunda kaldı. Neyse ki şirkette Mazhar'ın otoritesi herkesi ileri geri konuşmamasını sağlıyordu.
Şirkete doğru yürümeye devam ederken bir anda başı döndü. Merdivenleri çıkıp hemen içeriye atmak istedi kendisini ama başı baya bir dönmeye devam ediyordu. Güneşin bunaltıcı sıcağını düşünemeden merdivenlerin ucuna oturmak zorunda kaldı. Zaten onun kendisini birden bire bırakmasıyla hemen güvenlikteki bir görevli yanına geldi ve iyi olup olmadığını sorduktan sonra Nazlı'nın içeriye girmesinde yardımcı oldu.
Şirketin bekleme salonundaki koltukların tekine oturdu. Derken güvenlik görevlisi, su ve kolonya getirmeleri için danışman kızlara seslendi, birden herkes ayaklandı. Başı kalabalık olmaya başlayınca tansiyonun düştüğünü falan söylemeye başladı Nazlı. Birkaç dakika içinde haber Mazhar'a ulaşınca adam panikle aşağıya indi. Kalabalık o zaman biraz dağıldı.
"İyi misin güzelim, doktora gidelim hemen," dedi Mazhar panikle.
Nazlı başını olumlu yönde salladı. "Merak etme iyiyim, sıcak havalarda her insanın başına gelir bu. Güneş bugün beni sevmek istemedi belli ki," derken gözleri kapanmak üzereydi, sanki midesi de biraz bulanıyordu. Keşke kahvaltı yapıp çıksaydı evden.
Mazhar ne kadar ısrar etse de Nazlı doktora gidilecek kötü bir şey olmadığını söyledi. Birlikte yukarıya çıktılar. Mazhar kendi odasına getirdi Nazlı'yı, hemen koltuğa uzanması için hazır yalnız kalmışken baskı yaptı. Nazlı da zaten direnmedi. Klimanın derecesini biraz daha yükseltti Nazlı'nın istediği üzerine. Aradan on dakika geçti, Nazlı kendisine geldi. Acıktığını itiraf edince tatlı sevgilisinden kızgın bakışları eşliğinde azar da yemeden geri kalmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
Fiksi UmumBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...