Lütfen yorum ve votelerinizi eksik etmeyin^.^ Bu arada sizce hikaye aralarına emoji koymalı mıyım? Bu konu hakkında da yorum yazarsanız sevinirim :)
~~~~~~~~
Nam joon'un çıkma teklifi karşısında şaşırmadığımı söyleyemeyeceğim. Bana asılıyormuş gibi yaptığını düşünüyordum. Ciddi ciddi bu soruyu soracağını beklemiyordum. Bir an donakaldım ve şaşkın bir ifadeyle ona bakmaya başladım. Birden kahkaha atmaya başladı. Neden gülüyordu şimdi bu?
-Ahahahaha! Sadece şaka yapmıştım!
-Ne?
-Şaşırmış bir şekilde bakınca çok tatlı oluyorsun, deyip eğilerek yüzünü bana yaklaştırdı. Sonra da ekledi.
-Seninle çıkabilmek için önce Harry'yi halletmem lazım.
Kötü bir bakış atınca gülmeyi bırakıp
-Şakaydı!, dedi. Bu çocuğun gerçek amacı neydi gerçekten? Hayatı hiç umursamıyordu ve herşeyden eğleniyor gibi görünüyordu. Dünyanın en vurdumduymaz insanı bile olabilirdi.
-Pekala. Öğlen arası bitiyor. Artık gidiyorum, deyip ayağa kalktım. Üzülüyormuş gibi yaparak
-Ah! Birlikte gezmeyi çok istemiştim. Umarım bir dahakine bunu yapabiliriz Hana, dedi. Sahte bir gülüş atıp
-Diğerleri olmadan gitmeyeceğimi biliyorsun, dedim. Omuzlarını kaldırıp indirdi. Her ne kadar
-Peki o zaman birlikte gezeriz, dese de diğerlerinin bunu kabul edeceğini sanmıyordum.🙄
###
Şarkı önerisi: BTS (Jungkook) - Nothing Like Us Cover (Sadece dramatik olan yerler için dinleyin:D)
Derse girmeden önce birkaç kitap almak için kütüphaneye girdim. Büyük bir kütüphaneydi bu yüzden dolapların arasında dolaşırken kaybolmuştum ve iki kişinin konuşmasına isteksiz olarak kulak misafiri oldum. Kitaplıkların arkasından onları izlemeye başladım. Biri bir kızdı ve ürkek bir ses tonu vardı. Diğer erkekte oldukça kızgın görünüyordu ve onu bir konuda azarlıyordu.
-Cidden! Daha ne kadar böyle yapmaya devam edeceksin? Sana ayak altında dolaşmamanı söylemiştim. Ölmek mi istiyorsun ha? Hayatın bu okula geldiğinden beri daha da mı kötü olsun istiyorsun?
-Özür dilerim Sunbae. Gerçekten özür dilerim...
-Kes artık özür dilemeyi! Özür dileyerek kendini kurtarabileceğini mi sanıyorsun?
-Özür dilerim Sunbae ben...-
Kız konuşmasını tamamlayamadan Sunbae dediği kişi birden yumruğunu kitapların bulunduğu yere doğru vurdu ve birçok kitap yere yayıldı.
-Bir daha dediğimi yapmazsan seni öldürürüm. Bu konuda şaka yapmadığımı biliyorsun, derken kızın çenesini sıktığını görebiliyordum. Bir anlığına ona yardım etmek için kendimi öne attım fakat oğlan gittiğinde kızın ağlama sesini duymam beni bu düşüncemden vazgeçirmişti. O an aklıma benim lisedeyken diğerleri tarafından ezildiğim zamanlar geldi. Ve böyle durumlarda hep başkalarına görünmeden ağlamayı tercih ediyordum. Sırf daha utanç verici olmasın diye. Şuan onunda böyle hissettiğine emindim. Gururunun incinmesini istemedim ve sessizce olduğum yerde durarak kendine gelmesini bekledim. Onun için üzülmüştüm.
Ağlamasını durdurup gözyaşlarını sildi ve hiçbir şey olmamış gibi yerdeki kitapları toplamaya başladı. Sunbae'nin kim olduğunu göremedim fakat kızın geçen gün tanıştığım Gyuri olduğunu fark ettim. Koreli olmayan şu kız.
Hemen yanına gidip kitapları toplamasına yardım etmeye çalıştım.
-Sunbae, sana neden böyle davranıyor?
Sorduğum soruyu duyunca birden panikledi ve
-Sakın kimseye bir şey söyleme. Lütfen benimle de konuşma, deyip kitapları raflarına koydu ve hemen yanımdan uzaklaştı. Ona seslenmeme rağmen arkasına dönmedi ve onun için gerçekten endişelenmiştim. Korktuğu için kimseye birşey söyleyemiyor olmalıydı.
Onun ne kadar zor durumlar atlattığını anlayabiliyordum. Eskiden bende böyle insanlar yüzünden ölmeyi çok istemiştim. Kimse bana yardım etmemişti. Kimse bana 'Acıyor mu?' diye sormamıştı. Kimse gerçekten ne istediğimi sormamıştı. Neden? Sırf insanlara hayır diyemiyorum diye. Haksızlık karşısında ses çıkartacak cesaretim olmadığı için. Bizim yerimize böyle insanlar ölmeliydiler. Bu hayatın gerçek yüzüydü. Başka insanlar sırf siz üzülün diye kendilerini mutlu etmeye çalışırlar. Ve asla yaşadıkları hayatın hiç birşeyini haketmiyorlardı!
Okul çıkışında Harry ile eve giderken Gyuri'yi gördüm. Etrafına bakarak hızlı yürümesinden biran önce gitmek istediği anlaşılıyordu. Onunla konuşmak istedim fakat benden kaçıyordu. Yine de bir yolunu bulup ona yardım etmeliyim diye düşünüyordum. Eskiden bana yapılan haksızlıklara karşı çok fazla sessiz kalmıştım. Bu kez aynı şeyleri başka birinin yaşamasını istemiyordum. Kararlıydım. Ona yardım edeceğim!
O gün eve döndüğümde bir ödevim vardı ve gece yarısına kadar uyumayıp mükemmel ölçülü bir resim yapmam gerekiyordu. Bir erkek vücudu çizecektim. Fakat aklıma hiçbir model gelmiyordu. Üstelik herkesin internetten bakıp çizeceğini biliyordum. Bana gerçek biri lazımdı. Nerden bulabilirim diye düşünürken birden aklıma Harry geldi. Ama ondan bunu isteyecek kadar cesur değildim. Ben yorgun bir şekilde düşünürken Harry mutfağa girip su içti. Geceleri uyumuyordu fakat yatağa uzanıp sabaha kadar meditasyon yaptığını söylüyordu. Her ne kadar bu bana komik gelse de.😄
Yanıma gelip ne çizdiğime baktı. Daha sadece yuvarlak bir kafa yapmıştım ve hiçbirşeye benzemiyordu.
-Sana yardım edeyim mi?, diye sordu gülümseyerek.
-Ah! Sorun değil ben yaparım. Artık yeteneklerini kullanmak istemediğimi biliyorsun, dedim gülerek. Uzun bir süre boş kağıda baktı ve birden
-Erkek modele mi ihtiyacın var?, diye sordu.
-Nerden bildin?
Gülümsedi.
-Sürekli içinden tekrar ediyorsun. Seni duyabiliyorum.
Ah! Doğru ya! İçimdekileri okuyabildiğini unutmuştum. Bir dakika! O zaman son dediklerimi de mi duymuştu?
Birden üstündeki tişörtü çıkardı ve karşımdaki sandalyeye oturup
-Poz vermem gerekiyor mu yoksa sadece böyle mi durayım?, diye sordu yaptığı şeyin kalbimi deli gibi attırdığını bilmeden. Bu konularda fazla saf olması yüzünden kendimi sapık gibi hissediyordum. Oysaki sapık olan oydu!
Derin nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Bu etkileyici vücudu daha öncede görmüştüm fakat şuan da en ince ayrıntısına kadar bakıp çizmeye çalışıyordum. Tüm hatları tam istediğim gibi belirgin ve orantılıydı. Yüzüyle birleşince ortaya mükemmelliyet kelimesinin karşılığı çıkıyordu.
Resmi çizerken yanaklarımın kızardığını sıcaklığından anlayabiliyordum. Utandığımı belli etmemek için kendimi tuvalin arkasına saklıyordum.☺️
Ben onu çizerken o da bir yandan konuşuyordu.
-Geçen gün gece manzarası izlerken hayalinden bahsetmiştin.
-Evet.
-Onu gerçekleştirmeyi çok istiyorum. Ama henüz 30 yaşıma gelmedim. O zamana kadar bekle tamam mı?
Gülerek sordum.
-Neden? 30 yaşına gelince ne olacak ki?
Çekingen bir gülümsemeyle cevap verdi.
-Sana söylemek istediğim sırrım buydu. Ama sana sürpriz yapmak istiyorum. O zamana kadar söylemeyeceğim.
Bende güldüm ve gerçekten ne olduğunu merak etmiştim.
-Bu arada Hana.
-Evet.
-Neden bana yaşın konusunda yalan söyledin?
-Ne?
Nerden biliyordu? Kızmış olmasından korkup bakışlarımı kaçırdım. Bana sağ bileğini gösterdi.
-Bak. Burada benim yaşım yazıyor, dediğinde gerçektende bileğinde daha önce hiç fark etmediğim dövmeye benzer bir yazıyla roma rakamları yazıyordu ve bu sayı 25'ti. Utanarak sırıtmaya başladım.
-Şey...Çok yaşlı olduğumu düşünme diye öyle demiştim. Bunu öğreneceğini bilmiyordum.
-Seninle aynı yaşta olmam gerektiğini düşünürken iki yaş büyüyünce korktum. Ama neyseki bir sorun yok, dedi bileğine bakarken. Sonra da gülümseyip bana baktı.
-Resmin bitti mi?
-Ah! Evet. Sanırım bu kadar çizim yeterli. Artık uyusam iyi olur.
Tişörtünü giyerken belli etmeden onu izliyordum. Kasları ne çok fazlaydı ne de azdı. Tam ideal ölçülerdeydi ve eminim birçok insan bu kasları yapabilmek için yıllarca fittnes'a gidiyordu. Ona sahip olmanın verdiği şımarma duygusuyla çaktırmadan gülümsedim ve uyumak için odama gittim.🙈
###
Ertesi sabah okulda resmimi gören herkes hem çizim yeteneğime bayılmıştı hem de çizdiğim kişinin çok yakışıklı olduğunu söyleyip kim olduğunu soruyorlardı. Böyle olacağını tahmin etmeliydim. Konuyu değiştirip onlara yakın zamanda yapılacak bir etkinliği sordum.
-Fashion & Art Fest yarışması ne bu arada?
İçlerinden biri açıklamaya çalıştı.
-Resim bölümündekilerle moda bölümündekiler birlikte yarışma yapacaklar ve kazanana büyük bir ödül varmış.
-Ödül ne peki?
-Bunu bende bilmiyorum. Fakat yüksek miktarda para olduğunu söylüyorlar, dedi. Böyle yarışmalara katılmak için fazla özgüvensizdim eskiden. Ama şimdi bu fırsatı değerlendirebilirdim.
Öğlen vakti gelmeden hemen önce Harry bana mesaj attı ve bahçeye gelmemi söyledi. Yoksa yine mi derse girmemişti? Dediği yere gittiğimde büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum ki bir sürü kızın Harry'nin etrafını sardığını gördüm. Hepsi ona hayranlıkla bakıyor ve telefon numarasını istiyordu. Bazıları da ünlü bir idol görmüş gibi bağırıyorlardı. Üstelik ona dokunmaya çalışan kızlar bile vardı!😠 Neler oluyordu burda? Gittikçe sinirlenmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My İnnocent Boy ♥️
RomantizmKonusu: Hikaye, dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünen bir kızın intihar etmek üzereyken bulduğu ve özel yetenekleri olan küçük bir çocukla aralarındaki olayları anlatıyor... Fantastik - Romantizm - Dram - Gizem - Kore -