5- Kaybetmeyi Sevmeyen Çocuk

34 8 0
                                    

Elimdeki ilaçlara baktığımda kendime ihanet ettiğimi düşünmeden edemedim. İki ayı kalmış biri olarak ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum. Önceden çaresizdim ama şuanda çaresizliğin zirvesindeyim. Katil neden iki ay bekliyordu şimdi gelip bittirmiyordu her şeyi.. Gözlerim dolduğundan ayna bulanıklaşmıştı. İki gözümüde aynı anda yumdum. Hazır hissettmiyordum. Neye diye sorsam kendime her şeye derdim.

Ölmeye hazır değilim.

Yaşamaya hazır değilim.

İlaçlarımı bırakmaya hazır değilim.

Çarezsizliğimi benimsemeye hazır değilim.

Sevdiğim insanlardan ya da insandan uzaklaşmaya hazır değilim.

Bir çok şeye hazır değilim ama en çokta hazır olmaya zorlandığım şeylere hazır değilim.

Gözlerimi açtığımda yaşları yanaklarımdan süzülerek kaydılar. Şu iki ay boyunca kendimi eve mi kapatsam ? Ne kadar iyi fikir olduğunu düşünsemde, başımda bekleyen bir vaftiz anneye yapabileceğim bir açıklamam yoktu.

'Ona, iki ay sonra zaten ölecem !" diyemezdim.

Göz yaşlarını silip ilaçları teker teker içtim. Etkileri hemen olmuyordu tabi ama ben psikolojikmen kendi kendimi etkilemiştim. Onuzlarımı aşağıya düşürdüm. İlaçları çantama atıp başım önde bir şekilde yürümeye başladım. Okulun zili çalmıştı. Arkamdan bana seslenen biri vardı. Bu kişi kesinlikle Beliz'di. Arkama dönüp bakmadan adımlarımı hızlandırdım. Arkamı dönüp bakarsam bana hesap sorardı neden durmadım diye... Ne bununla ne de onunka uğraşmak istemiyordum. Uzak durmak istiyordum. Bana yakın olan tek kişiyi de kendimden uzaklaştırmayı istemek acı versede, zarar vermek istemiyordum. Adımlarımı hızlandırıp bir sonraki dersin olduğu sınıfa yöneldim. Nefes darlığı yaşıyormuş gibi diyaframımı şişirdim, geri verdim. İçimdeki sıkıntının bu nefesimle benden uzaklaşmasını dilerdim. Sınıfa kendimi hızla attım. Her zamanki oturduğum yere geçtim. Hocanın gelmesini bekledim. Umarım Beliz sınıfıma kadar gelmezdi. Korkarak kapıya bakıyordum. Beliz'i beklerken Mert sınıfın önünden geçti. Beni fark ettiğinde yüzünü tuhaf bir hale büründü ve beni görmemiş gibi eski haline dönerken yüzü sınıfına doğru uzaklaştı. Bugünkü yaptığım saçma sapan resimden dolayı bana öyle bakması normaldi. Ellerimi gördüğünde benim çizdiğimi anlamış olmalıydı. İşin kötü yanı o resmi çizdiğimi bende onunla aynı anda anladım. Ben bile kendi tuhaflığımı garipserken başkasının garipsememi daha da tuhaf olurdu. Sırama dirseklerimi sabitledim başımı yakınlaştırdım ve ellerimi saçlarıma geçirip tarak gibi arkaya doğru ellerimi kaydırdım. Daralmıştım. Bugünün biran önce bitmesini diledim. Bu sınıfa bu okula bu çevreye sığamıyordum. Bana dar geliyordu. Bon boş bir yere gidip bağırmak istiyordum. Bağırarak içimdeki her şeyi kusmak istiyordum.

Sınıf dolduğunda hoca girdi. Dersi anlatmaya başladığında başımı yavaşça sırama koydum. Beni görmemesini umrak gözlerimi kapattım. Bugün başka türlü bitmeyecek gibi duruyordu.

Karmen!

Biri bana sesleniyordu.

Omzumu dürterek tekrar adımı söyledi. Karmen! Nefesimi öfkeyle dışarı üfleyerek "Ne var!" diye çemkirdim bana seslenen kişiye..

"Bütün gün uyudun kızım hadi kalk! Bir şeyler ye.." Gözlerimi hızla açarak. " Eve nasıl geldim ?" dedim.

"Bugün evden dışarı hiç çıkmadın ki ?" dediğinde yatakta doğrulup bir süre üzerimdeki şaşkınlığı atmaya çalıştım. Rüya falan mı görmüştüm yani.. Penceremden dışarı baktığımda hava kararmıştı. Saçımı kaşıdıktan sonra merak ettiğim soruyu sordum "Ne yani bugün ben hiç okula gittmedim mi ?" sorduğum soruyu garipsemeden "Hayır bütün gün yatağından hiç kalkmadın. " dedi. Karnımın guruldama sesi üzerine annem elimden tutarak yataktan kaldırdı. Çekiştirerek mutfağa soktu. Sandalyelerden birine oturdum. "Şuanda sıcak bir şeyler hiç fena olmazdı." gözlerini büyütüp "Yemek yemeden kahve içmene izin vermiyorum!" uyarıcı ses tonu kullaklarımı doldururken "Kendime gelmem için" diyerek bahane söyledim. Sesimin uykulu çıkmasına aldırış etmeden. Bana yemek hazırlıyordu. Normalde akşam yemeği yememe asla izin vermezdi ama söylediğine göre bütün gün yemek yememişim bu yüzden bunu istisna olarak sayıyor olmalı. Elimi çenemde sabitledim ve dirseğimi mermere yaslayıp bana yemek hazırlayışını izledim. Bu sırada gördüğüm rüyanında ürkütücü olduğunu düşünmeden edemedim. En azından gerçek değildi ve ben Mert'e rezil olmamıştım ve ilaçlarımla kendimi imtihan etmemiştim. Yemeği önüme tepkisiz bir şekilde koydu ve salona doğru yürüdü. Bazen bu kadının robot falan olduğunu düşünmeden edemiyorum. Ruhsuz gibi davranıyor. Gözleri bazen boş bakabiliyor. Bir keresinde aynanın karşısında kendini incelerken gördüm. Bu bir aynada aknelerine bakarmış gibi bir bakış değildi. Daha farklıydı. Yorumlayamayacağım kadar bilinmedik bir bakıştı. Önüme koyduğu yemeği yemeye başladım. Bütün gün uyumama rağmen hala uykumun olması normal miydi ?

SOĞUK KARANLIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin