~ İYİ Kİ DOĞDUN SEVGİLİM ~
♡HERKESİN PEŞİNDEN KOŞMASI GEREKEN HAYALLERİ VARDIR. VE KOŞMAK İÇİN ADIM ATMAK GEREKİR.♡
Korkunç bir kâbusla uyandım bugün. Oysaki mutlu olmam gerekiyordu bu sabah. Çünkü bugün benim için çok önemli bir gündü. Bugün benim 18. Yaş günümdü. Artık özgürdüm ve sorumluluk sahibiydim. Üstelik lisede bitmişti iki hafta önce. Ve aslında ben en büyük hediyemi o gün almıştım. Mezuniyet günü. O gece hayatıma Fatih girdi. Her şeyim oluverdi. 2 haftada çok az bir süre biliyorum ama zaten içimde ona karşı aylar öncesinden adını koyamadığım bir takım duygularım vardı. Onun adım atmasıyla beraber ikimizde birbirimizi tamamladık. Telefonum çaldı. Arayan Fatih'ti. Gördüğüm kâbusu unutup büyük bir heyecanla telefonu açtım.
"Alo Fatih?"
"Bitanem seni bu saatte uyandırdığım için özür dilerim. Ama sana bir şey söylemem lazım." dedi ve sustu. Sormamı bekliyordu sanırım. Kesin doğum günümü kutlayacaktı. Çok mutluydum.
"Seni dinliyorum?"
"Sudecim babamla bir toplantı için yurtdışına çıkmam gerekti. Arayıp haber vermek istedim." Üzgün bir şekilde "Tamam birtanem gelince görüşürüz." Deyip kapattiktan sonra aklımda durmadan kendi kendime sorular oluşturuyordum. "Ne yani doğum günümü unuttu mu? Bugün yanımda olamayacak mı? Üstelik beraber kurtlayacağımız ilk doğum günü bu. Off kahretsin." derken odamın kapısı çaldı.
"Gir."
Odamda "İyi ki doğdun Sude." Sesleri yükselmeye başladı. Miray'ın elinde bir pasta ve yanında pelin vardı. Pelin'in elleride boş değildi tabi. Kocaman bir kutu vardı. Arkasında da annem ve babam. Hepsi odaya girdiler. Çok mutlu olmuştum. Hepsiyle teker teker sarıldıktan sonra pastayı üflemek için ayağa kalktım. Miray "Dilek tut Sude." dedi. En büyük dileğim konservatuarı kazanmaktı. En içten diledim bunu. Sonra da mumları üfledim. Annem, babam, hizmetlimiz Gülay teyze, canımdan çok sevdiğim arkadaşlarım Miray ve Pelin bana gülümseyerek bakıyorlardı. Miray ve Pelin açmam için hediyelerini verdiler. Kutuyu açtığımda ufak bir çığlık attım. Özel tasarım olan bir elbise vardı kutuda. Pelin "Bunu bugün akşam giyeceksin canım. Akşam bizim kafede doğum gününü kutlucaz. Tüm arkadaşlarımız orda olacak. Ama biliyorsun bugün Fatih olamıcak orda"
"Biliyorum Pelin. Aradı ve durumunu anlattı. Üstelik telefonda bile kutlamadı doğum günümü. Unuttu sanırım."
"Canım şimdi onun acelesi vardır. Kıyafetlerini hazırlama, havaalanına gitme falan derken o telaşla unutmuştur. Ama merak etme gelincd telafi eder."
"Umarım Pelin."
Babam bana doğru yaklaştı. Elinde küçük bir kutu vardı. Kutuyu bana uzattı ve açmadan önce "Bu kutunun içinde senin çok istediğin bir şey var. Aslında hakettin sen bunu. Umarım güzel günlerin olur güzel kızım." demesinin üzerine tahmin etmiştim o kutunun içinde ne olduğunu. Kutuyu açtım ve bu artık benim arabamın anahtarıydı.
"Çok teşekkür ederim baba. Beni çok mutlu ettin. Emin ol çok dikkatli kullanacağım." Ehliyetim yoktu. Ama arabamı bir an önce kullanmak istiyordum. Babama ehliyet almadan kullanmayacağıma söz vermiştim. Onlar odadan çıkıp beni kızlarla baş başa bıraktılar. Kızlar akşama hazırlanmam için yardım etmek istediler.
"Kızlar siz gidin. Gelenlerle ilgilenirsiniz. Ben akşam 7'de orda olurum." Kızlar ısrar etmeden tamam deyip odadan çıktılar. Mirayla Pelin'in aldığı elbiseyi duş aldıktan hemen sonra giydim. Bu mor, dar ve mini bir elbiseydi. Saçlarımı yapmama gerek yoktu çünkü zaten kıvır kıvır saçlarım vardı. Hafif bir topuz yapıp bıraktım. Sade bir makyajla ve pudra bir ayakkabıyla hazırlığımı tamamladım. Fatih'i aradım ama telefonu kapalıydı. Bir sesli mesaj bıraktım.
"İşın bitince beni arayabilir misin?
Bahçemize çıktım. Karşımda arabam duruyordu. Ama ehliyetim olmadığı için binemezdim. Oysaki kullanmayı biliyordum. Kimse yokken binsem mi diye düşündüm. Ama babama söz vermiştim. Bir kereden bir şey olmaz, hem bugün doğum günüm babam bugünlük bir şey demez diye düşündüm. Ve kimse yokken arabama bindim. İlk defa kullanmayacaktım. O yüzden fazla heyecanım yoktu. Gideceğim yerin mesafesi yarım saatti en fazla. Arabamdan bir şarkı açtım. Bu en sevdiğim şarkılardan biriydi. Bugün en mutlu günümdü ve hafif yüksek bir sesle o şarkıyı söylemeye başladım. Nihayet yaklaşmıştım. Bir kaç dakika sonra ordaydım. Arabamın anahtarlarını orada çalışan valeye verdim. Kafeye girdiğim. Loş ışık, kalabalık, uçan balonlar ve bir çok şey. Çok beğendim. Önümde iki basamaklı bir merdiven var. Iki basamak inmemle birlikte ışıkların açılması bir oldu. Herkes "İyi ki doğdun Sude. Mutlu yıllar." Diye bağırıyordu. Hayatımdaki en heyecanlı anlarımdan biriydi. Birden kapı açıldı ve ben arkamda birini hissettim. Herkes gülerek bana bakıyordu. Arkamdaki kim olabilirdi ki? Arkama bir döndüm. İnanamıyorum. Fatih'ti bu. Arkamdaydı. Şok oldum. Bana süpriz yapmıştı. Sımsıkı sarıldık birbirimize.
"Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. İyiki doğdun sevgilim. Hayatında olduğum sürece her doğum gününde yanında olacağıma söz veriyorum."
"Fatih beni çok mutlu ettin. Benim en büyük hediyem sensin. İyiki bugün burdasın. İyiki yanımdasın. Seni seviyorum."
Herkes "Ooo." diye bağırıp hiç durmadan bizi alkışlıyorlardı. Sarılmayı bırakıp ellerimden tuttu. Beni, üzerinde ikimizin olduğu masada duran pastanın yanına getirdi. Beni karşısına geçirip gözlerimin gözlerine bakmasını sağladı. "İçinde ikimizin olduğu bir dilek tut Sude. İçinde sadece sen ve ben olalım." Gözlerinin içine bakarak içimden bir dilek tuttum ve pastaya dönerek üzerinde duran mumları üfledim. Sımsıkı sarıldıktan sonra dudağımın kenarına oldukça masum bir öpücük bıraktı. Alkışlar hic susmuyordu zaten. Yanımıza Pelin ve Miray geldi. Onlara sarıldıktan sonra ellerinde bir kutu gördüm. O kutuyu Fatih'e verdiler. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum ama hiçbir şey anlamıyorum, anlayamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜSME AŞKA
RomantizmAynı günde hem geleceğe yeni bir adım atarken hem de o adımla yere çakıldım. Daha yürüyemiyorken ona koşmayı seçtim ben. Önümdeki yolları bilmeden gittim ona. Bilmiyordum beni neler bekleyeceğini. Öğrendiğimde yeniden nasıl düşeceğimi. "SÖZ VERİYOR...