(KOREDE İLK GÜNÜM.)
Kore işte. Benim en büyük hayalim. Üniversiteyi orada okumak. Üniversiteme bir yıl vardı daha. Üniversitede ayakkabı tasarımcılığı yapacağım. Resmimi herkes beğenir. Kore de düzen kurabilmek için bir arkadaşa ihityacım vardı. Yani ev arkadaşlığı yapacak biri...
(bu arada ben siyah saçlı mavi gözlü birisiyim.)
Ece' yi aramıştım.
Benim ağzımdan:
- Ecee. Naber kanki???
Ece' nin ağzından:
- iyi. Senden naber??? Sen daha gitmedin mi Kore' ye???
Benim ağzımdan:
- Hayır kanka. Hani sen demiştin ya küçüklüğümüzden beri, sen nereye ben oraya...
Ece'nin ağzından:
- bende mi geleyim Kore' ye??? Ay tamam gelirim.
Benim ağzımdan:
- Yarın yola çıkıyoz bak. Tamam mı??? (ses gelmedi.) A aaa. Kapatmış bile...
Bende bavulumu hazırladım. Yarın sabah telefon sesine uyanmıştım.
<ece arıyor...>
Benim ağzımdan:
- Ne oldu Ece!?!?
Ece' nin ağzından:
- Hazır mısın sen? Ben hazırım. Ne zaman çıkacan? Yoksa çıktın mı? Ay bak görüyon mu yetişemedim yaa...
Benim ağzımdan:
- Saat kaç daha farkında değilsin her halde! Senin beyninin yerine saman falan mı var?! Saat daha 6 bile değil. Sen neyin kafasındasın?! Beyinsiz!!! Hadi yat şimdi yatağına. Sabah sabah yaa.
( telefonu kapadım.)
Yatakta bir sağa dön, bir sola dön, içeri git, içerde yat. Yok!!! Hiçbir şekilde uykum geri gelmiyor. Saat daha 6.30 olmuştu. Bende kalktım ve kahvaltı hazırlamaya başaldım. Başlamadan önce Ece' yi aradım ve buraya gelip beraber yememizi söyledim.
Benim ağzımdan:
- Ece kanki gelsene bize. beraber yapak kahvaltıyı...
Ece' nin ağzından:
- Bavullar???
Benim ağzımdan:
- Ayıptır sorması kaç bavul getiriyon??? bir tane nerene yetmiyor. Açgöz yaa...
Ece' nin ağzından:
- Bir dakika saymam lazım... 1..2..3.. Tam üç tane bavulum var. 2 büyük bir küçük...
Benim ağzımdan:
- Ece Allah' ını seviyorsan onun içinde neler var! ne doldurdun?! biz orda temelli kalmayacaz farkındasın değil mi?!?!
Ece' nin ağzından:
- Farkındayım. Küçük bavulda topuklu ayakkabılarım ve özel eşyalarım var. Büyüklerin birinde elbise ve eteklerim, diğerinde ise kot pantolonlarım, kazaklarım, tişörtlerim var. Ve çantamda olmazsa olmazlarım, benim yavrularım var. Tabiki makyaj malzemeleri...
Benim ağzımdan:
- Süslü rağziye hadi gel! güldürdün sabah sabah... Kapat hadi...
yarım saat sonra Ece kapıyı çalar uzun uzun...
Benim ağzımdan:
- bekle bekle. Patlak darı. Sabırsız rağziye...
Ece' nin ağzından:
- Hani süslü rağziyeydim??? -güler-
(kahvaltı yapıldı. yola çıkıldı...)
Ece' nin ağzından:
- Allaaaahhh!!! yarım saatimiz var. çabuk sen hazırlanırken bende taksi çağırayım.
(2 dakika sonra taksici gelir...)
Ece' nin ağzından:
- Hadi çıksalım. geldi taksi...
Ece' nin ağzından:
- lütfen havaalanına...
(11 dakika sonra havaalanına geliriz.)
Benim ağzımdan:
- Daha 5 dakika var...
<bir yerde otururlar.>
Ece' nin ağzından:
- Sanki şu karşıdaki çocuk bize bakıyor...
Benim ağzımdan:
- Aynen. Oha, ayağı kalktı buraya doğru geliyor. Kalk Ece kalk. Burdan gidelim...
<1. bölüm sonu...<
YOU ARE READING
bir koreli hikayesi
Teen Fictionbu benim ilk hikayem olacak. konusu bir kız üniversiteyi korede okuyupta orada meslek sahibi olmanın hayallerini kurmasıdır...