İçimdeki yalnızlık gün geçtikçe daha da büyüyor sanki. Etrafa sahte gülücükler saçıp mutluyum pozu vermek gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Hal böyle olunca ruhumu üç kuruşa şeytana satmış gibi hissediyorum. Bazen dışarıda gezinirken bir kaç saniye durup etrafıma bakarım. Gördüğüm manzaradan sonra sanki tanrı Dünyadaki bütün sorunları benim omuzlarıma yüklemiş gibi hissediyorum. Dışarıdan beni gören insanlar imrenerek bakıyor hep bunun farkındayım. Hep gülen, neşeli, hiç derdi yok gibi bir imaj çiziyorum sanırım. Oysa ben hep okuduğum kitaplardaki hayatlara özeniyorum. İçimde kopan fırtınalardan kimselerin haberi yok.
Günlüğümü usulca kapatıp çantama koydum. Cebimdeki sigaramdan bir dal çekip yaktım. Derin bir nefes çektim zehirden, ciğerlerime doğru. Gözümden bir damla yaş akıp yanağımdan aşağıya doğru yavaşça süzüldü. Silmedim. Sanki bütün dertlerimden, kalp kırıklıklarımdan akan gözyaşım sayesinde kurtulacağım. Düşünceler beynimi istila etmeye devam ederken oturduğum banktan kalkıp üstümü silkeledim. Kulaklıklarımı takıp sahil boyunca yürümeye başladım. Ayağıma gelen taşı tekmeleye tekmeleye yürüdüm. Ellerim ceplerimde, başım önüme eğik, kafamda kapüşonumla yürümeğe devam ettim. Düşüncelerim ruhumu daha da sıkarken yolun kenarından bir taksi çevirdim.
"Kilyos'a lütfen. Uçurumun oraya"
Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. 40-50 dakika sonra uçurumun kenarında buldum kendimi. Dalgaların kayalıklara çarpıp çıkardığı sesler ruhumdaki ve aklımdaki karmaşanın çözülmesini sağlıyordu. Usulca ayağa kalkıp uçurumun iyice kenarına yaklaştım. Kollarımı iki yanıma açtım gergince. Dudaklarımdan kuvvetli bir çığlık koptu gecenin karanlığına. Boğazım yırtılırcasına attığım çığlıktan sonra ayak sesleri gelmeye başladı kulaklarıma. Korkudan kaynaklı olarak hızla arkama döndüm. Ve sanırım hayatımda yaptığım en büyük hatam buydu. Çünkü kendimi uçurumun kenarından aşağıya sarkarken bulmuştum.Devamı Gelecek...