9.Bölüm-Gerçekler

314 26 14
                                    

  Işıl 'ın zehirlenmesinin etkileri sürüyordu hâlâ. Her ne kadar Işıl 'ın bedenin de olmasada,Yong Hwa ve Woo Bin arasında ki bir savaşın başlamasına neden olacaktı bu geçmiş olay.Ee artık,Yong Hwa'nın da dostu ve düşmanını tanıması gerekiyordu.
  Dong Hyun ve Yong Hwa, sınıfın bir köşesine çekilmiş,konuşuyorlardı zehir ile ilgili.
  Yong Hwa :-Sence bilerek mi yaptı?
  Dong Hyun :-Bence öyle.Onun kızlar konusunda ne kadar gözü dönmüş olduğunu bilmiyor gibisin.
  Yong Hwa endişelenmişti:-Yani bu demek oluyor ki,Işıl 'ı elde etmek için, her şeyi yapar.
  Dong Hyun :-Aynen öyle. Işıl için, endişelendin mi?
  Yong Hwa :-Woo Bin 'i düşününce evet.Zehir kutusunun üzerine o kağıdıda o yapıştırmış o zaman.İyi de bunu neden yaptı bu?
  Dong Hyun :-Sanırım,aranızda bir şeyler olduğunu sanıyor.
  Yong Hwa:-Bizim mi?
  Dong Hyun :-Sürekli dipdibesiniz ya.
  Yong Hwa :-Işıl tehlike de Dong Hyun.Onu korumalıyız.
  Dong Hyun :-Bakıyorum da Işıl 'ı korur oldun?Bir nedeni var mı acaba?
  Yong Hwa :-İmâ ettiğin şeyi diyorsan,yok.
  Dong Hyun :-Ona bakışını gördüm.
  Yong Hwa:-Beni çok sıkıyor.Anneme benziyor.Bu hâlde iken ona bir şey hissetmem imkânsız.Am neden bilmiyorum, ona yaklaştığım zaman karnım ishâl olmuş gibi ağrıyor.Böyle kalbime vuran bir ağrı.
  Dong Hyun, güldü o an.
  Işıl ise okulun koridorunda ilerliyordu elinde kitapları ile.Woo Bin, önüne geçti birden.
  Woo Bin :-Seninle biraz konuşabilir miyiz?
  Işıl :-Ne konuşacaksın?
  Woo Bin,arkasından bir buket çiçek çıkardı ve Işıl 'a uzattı.Işıl, şaşırmıştı.
  Işıl :-Bu benim için mi?Gerek yoktu.
  Woo Bin :-Geçen gece rahatsızlanmışsın.Geçmiş olsun. Dedi ve çiçekleri eline tutuşturuverdi.
  Işıl :-Teşekkürler.
  Işıl, gülümsüyordu karşısında ki büyük tehlikeye.
  Woo Bin :-Daha iyi misin?
  Işıl :-İyiyim.
  Woo Bin :-Sevindim.Sana bir şey olmasını istemezdim doğrusu.Senin gibi tatlı bir kızı kaybetnek istemezdim.
  Woo Bin,asılıyordu Işıl 'a.Ya da başka bir değişle yavaş yavaş yürüyordu.
  Işıl ise tedirgin olmuştu Woo Bin 'in sözlerinden.Güven alamamıştı.Gözlerine bakmamaya çalıştı.
  Işıl :-Çiçekler için tekrar teşekkürler.Dedi ve tam gidecekken,Woo Bin yine önüne geçti.
  Woo Bin :-Şey. Ben bir şey daha söylemek istiyorum sana.
  Işıl durdu.Zorunlu olarak durdu.
  Woo Bin :-Ben, bir şey itiraf edeceğim.
  Işıl :-İtiraf?
  Gerçekten Woo Bin,ne itiraf edecekti?Yaptığı hatayı mı?
  Woo Bin :-Ben, senden...
  O anda Yong Hwa, geldi hızla yanlarına. Işıl 'ı kolundan çekiştirdi yan tarafına doğru.
  Yong Hwa :-Ne oluyor burada?
  Işıl :-Biz sadece konuşuyorduk.
  Yong Hwa, Işıl 'ın elindeki çiçek buketini gördü. Sinirlenmişti.Ya da sinirlenmeyle kıskançlık arası bir duygu yaşıyordu içeride bir yerde.
   Yong Hwa :-Ver şu çiçekleri.Dedi ve Işıl 'ın elindeki çiçekleri alıp,Woo Bin 'e fırlattı.Işıl şaşkınlık içinde Jung Yong 'a bakıyordu.Aslında teşekkür etmeliydi ona.Çünkü tedirginlik yaşadığı bir on beş dakikanın içinden kurtarıyordu kendisini.
  Woo Bin :-Sen neden karışıyorsun bize?Özel konuşuyorduk.Bizi yalnız bırak.
  Yong Hwa :-Bırakayımda ona yine zarar ver değil mi?Ne de olsa sen kadınlar için her şeyi yaparsın.
  Woo Bin :-Işıl 'ı ben zehirlemedim.Sen yaptın.İlâcın kağıdını senin değiştirmediğin ne mâlum?
  Yong Hwa :-Şimdi de inkâr mı ediyorsun?
  Işıl :-Ne?Beni sen mi zehirledin?Diye sordu Woo Bin 'e şaşkınlıkla.Anlayamıyordu.Durum kafasını karıştıracak kadar karmaşıktı çünkü.
  Woo Bin :-Hayır, ben yapmadım.Sonuçta o ilâcı sana veren Yong Hwa idi değil mi?Neden şimdi benim üzerime atıyorsun suçu Yong Hwa?Zehirleyen ap açık ortada.
  Woo Bin belliki paçayı kurtarmak için yalan söylüyordu.Işıl 'ın gözünden düşmemek için. Yong Hwa sinirlendi ve Woo Bin 'in yakasına yapıştı birden.
  Yong Hwa :-Âdi yalancı!Bana o zehiri veren sensin.Üzerine ilâç kağıdı yapıştıranda sen.Erkek gibi söylesene.
  Dong Hyun ve Eun Sun, yanlarına geldiler.
  Eun Sun :-Ne yapıyor bunlar?
  Dong Hyun :-Hesaplaşıyorlar.
  Işıl :-Durun bir dakika.Dedi ve ayırdı onları.
  Woo Bin :-Yalan söylüyor Işıl. Seni evden kaçırmak isteyen o değil mi?Bana mı inanacaksın?Ona mı?Dedi sinsice Yong Hwa'yı kendi silahı ile vurmak istercesine.
  Işıl,Yong Hwa'ya baktı.
  Işıl :-Bunu biliyorum zaten.
  Yong Hwa:-Söylesene ona mı inanıyorsun?Bana mı?
  Işıl :-Asıl siz söyleyin.Arkamdan sürekli iş çeviren Jung Yong 'a mı inanayım?En güzel sözcükleri kızları tavlamak için kullanan Woo Bin 'e mi?
  Woo Bin :-Zehiri sana kim sunduysa,o tek suçlu.
   Yong Hwa, suçlu durumuna düşüyordu.
  Işıl :-Woo Bin haklı.Zehiri bana kim sunduysa o suçlu.Bu durumda ben Woo Bin 'e inanıyorum.
  Yong Hwa, duyduklarına inanamıyordu.Yalancı çoban hikayesinde baş rolü oynuyordu resmen şu an.Işıl, suçlu olmasına rağmen Woo Bin 'e inanmıştı.Onu haklı bulmuştu. Oraya yıkılıp kalsa yeriydi.Woo Bin ise kendisine bakıp gülüyordu. Şöyle iki yumruk bir tekme dalası vardı sırıtkan,yalancıya.İşin içinden sıyrılmıştıya sen ona bak.
  Dong Hyun :-Ama Işıl,Yong Hwa...
  Işıl :-Neden şaşırdınız?Woo Bin haklı bence.Bana zehiri kim sunduysa o suçlu.Yani Woo Bin.
  Diğerleri:-Ne?
Woo Bin :-Nasıl?
  Işıl :-Sen benim zehirlendiğimi nereden biliyorsun?Ben sana zehirlendim demedim ki.Üstelik kimse sana zehirin üzerindeki kağıdı değiştirdin de demedi.
  Woo Bin :-Şeyy.Seni önceden doldurmuş Yong Hwa benim hakkımda.
  Işıl :-Hayır. Hiç bir şey söylememişti.Senden duydum.
  Woo Bin, tuzağını kendi hazırlamış,kendisi de o tuzağa düşmüştü.Konuşamadı.Bu iş,kızları güzel sözlerle kandırmaya benzemiyordu.
  Woo Bin :-Ben...
  Yong Hwa :-Bunu neden yaptın?
  Woo Bin:-Işıl 'ı senden kıskandığım için.Çünkü ben ondan hoşlanıyorum.
  Yong Hwa:-Yalan söylüyorsun.Kim hoşlandığı birine zarar vermek ister ki?
  Woo Bin :-Seni Işıl 'ın gözünden düşürmek için. Çünkü siz,ikiniz...Işıl, affet beni.Senin için yaptım.
  Işıl, "Hayır "dercesine başını sağa sola salladı.
  Woo Bin :-Son bir kez şans ver bana. Söz daha iyi bir insan olacağım.Dedi ve kolunu tuttu.Yong Hwa,Işıl 'ı tutan o kolu tuttu,arkaya kıvırdı ve duvara yasladı Woo Bin 'i.
  Yong Hwa :-Ona dokunamazsın.Sakın bir daha deneme.Sakın!Dedi ve Işıl 'ın elinden tuttuğu gibi uzaklaştılar oradan.Hızla yürüyorlardı.Işıl, bir ara eline baktı.Gülümsedi. Hoşuna gitmişti Yong Hwa tarafından korunmak.Bir de elini tutuyordu.Küçük bir gülümseme belirdi yüzünde.
  Yong Hwa, sonunda durdu bahçede.
  Yong Hwa :-Sen neden o çocuktan çiçek alıyorsun?Diye kızdı.
  Işıl 'ın yüzünde ki gülümseme yok oluverdi birden.
  Işıl :-Birden tutuşturdu elime.
  Yong Hwa :-O çocukla görüşmeyeceksin.
  Işıl :-Nedenmiş o?Seni nasıl affettiysem,onu da affedebilirim değil mi?Sonuçta çocuk benden hoşlandığı için yapmış bunu.
  Yong Hwa kıskançlıkta zirve yaşıyordu:-Sen ne hoşlanmasından bahsediyorsun? Dedi Işıl 'a doğru eğilmiş.
  Işıl :-Burnumun ucundan çekilsene.
  Yong Hwa sakinleşti:-Işıl, o çocuk sana zarar verebilir.Ondan uzak dur.Tamam mı?
  Işıl :-Tamam. Dedi küçük bir çocuk edasıyla.Zaten o an kim kime dadılık yapıyordu belli değildi.
  Yong Hwa:-Bir kez daha zarar görmeni istemiyorum. Woo Bin ile yalnız kalmamaya dikkat et.
  Işıl, Yong Hwa 'ya baktı. O çekik gözlerine.Kendisini korumak istediğinde Yong Hwa, çocukluktan çıkıp,genç,yakışıklı,kuvvetli ve cesur bir delikanlı oluveriyordu Işıl 'ın gözünde.Kısacası,hoşlanıyordu onun bu tavırlarından.Ama her seferinde Yong Hwa, bu imajı bozacak bir hareket yapmayı başarıyordu.
  Yong Hwa :-Yoksa ondan hoşlandın mı?
  Işıl :-Woo Bin'den mi?
  Yong Hwa:-Sende ona inanan o aptal kızlardan mısın?
  Işıl :-Sözlerine dikkat et.Hem hoşlanacak olsam,burada ne işim var?Ama hakkını yememek lâzım,çiçekleri güzeldi. Bazı kaba erkekler gibi özür dilemekten bile yoksun değil belliki.Dedi ve gitti.
  Yong Hwa :-Bir dakika.O kaba erkek ben mi oluyormuşum ha?Dedi ve Işıl 'ın peşinden gitti.
  Işıl :-Aynaya bak götürsün.
  Akşam olmuştu. Işıl, Yong Hwa'nın odasının önüne geldi elinde kitaplarla.Kapıya vurdu ama "Gel "diye bir ses duymadı.İçeri girdi ağır adımlarla.Jung Yong, yatağının üzerinde oturmuş,sessizce ağlıyordu.Elinde babasının fotoğrafı ile.
  Işıl, yavaşça geldi ve omuzuna dokundu Yong Hwa 'nın.
  Işıl :-Yong Hwa,iyi misin?
  Yong Hwa, birden irkildi.Onun irkilmesi ile Işıl 'da sıçradı.
  Yong Hwa :-Kapıya vurup girmeyi bilmiyor musun sen?Dedi telaşla gözlerini silerek.
  Işıl :-Öyle yaptım zaten.
  Yong Hwa:-Ne istiyorsun yine?
  Işıl :-Ders çalışacaktık unuttun mu?
  Yong Hwa :-Yine mi ders?Okula gitmesem ne olur sanki?
  Işıl :-Tamirhanede bu konuda biraz da olsa ders aldığını umuyordum ama görüyorum ki hâlâ aynısın.
  Yong Hwa :-Işıl, sıkıldım.Bu gece izin versende biraz çıksam.Bak senden izin de alıyorum.Ne olur bu gece beni kendi hâlime bırak ve peşime düşme.
  Işıl :-İzin mi istiyorsun?
  Yong Hwa:-Beni rahat bırakacaksan evet.
  Işıl :-Hayır. Ders vakti diyorsam,ders vaktidir.
  Yong Hwa :-İki dakika bana izin verebilir misin peki?Geri döneceğim.
  Işıl :-İyi git haydi.
  Yong Hwa, odadan dışarı çıktı.Bu akşam hiç ders çalışası yoktu.Arkasına baktı.Sonrada koşar adımlarla merdivenlerden inip dış kapıya ulaştı.Niyeti evden ve ders çalışmaktan kaçmaktı.Kapının kolunu tuttu ve açtı. O anda kafasına bir terlik uçtu,geldi.
  Yong Hwa :-Ahh başım!Çok acıdı.Dedi ve dönüp arkasına baktı.Işıl merdivenlerin başındaydı.Elindede terliğinin teki.
  Işıl :-Bir yere mi gidiyordunuz küçük bey?
  Yong Hwa :-Sen,oradan nasıl?
  Işıl :-Şimdi yavaşça o kapıyı kapa ve yerine dön.Kaçak.
  Yong Hwa,şaşkınlıkla merdivenlerden çıktı ve odasına döndü.Masaya oturdular ve kitaplarını açtılar.
  Işıl :-Eveeet.Başlayabiliriz.
  Yong Hwa :-Canım istemiyor.
  Işıl :-Sınav vakti yaklaşıyor.Çalışmalıyız.
  Işıl, ders anlatıyordu ama Jung Yong 'un kafası oldukça karışıktı.
  Yong Hwa:-Bu gece çıksaydım yine deneyecektim şu öpücük işini.Ama her zaman ki gibi ensemde eli dadımın.Diye düşündü kendi kendine.
  Işıl :-Ne düşünüyorsun bakalım?
  Yong Hwa irkildi :-Ha!Bir şey düşünmüyordum.
  Işıl :-Anladım.O gece ki kızı mı düşünüyorsun?Buluşacak mıydınız yoksa?
  Yong Hwa :-Hayatımı didiklemeyi bırakır mısın lütfen?
  Işıl :-Peki tamam.
  Yong Hwa durdu.Bir an Işıl 'a karşı bir güven oluşmuştu içinde.Sıkıntısını açma gereği duymuştu o an.
  Yong Hwa :-Işıl.
  Işıl :-Efendim.
  Yong Hwa :-Şeyy.Sen zeki bir kızsın ve ben sana bir şey söylemek istiyorum. Bir sıkıntımı.
  Işıl :-Sıkıntı mı?
  Yong Hwa :-Evet.Ama alay etmeyeceksin.
  Işıl :-Etmem.Söyleyebilirsin.
  Yong Hwa:-Aramızda kalacak ama.
  Işıl:-Söz aramızda kalacak.
  Yong Hwa:-Bak kimseye söylemeyeceksin.
  Işıl :-Tamam dedim ya.Söyle artık söyleyeceksen.
  Yong Hwa :-Ben senin bunu çözebileceğine inanıyorum.Sonuçta sen tıp okuyorsun.Doktor sayılırsın.
  Işıl :-Sende tıp okuyorsun.Ama benim alanım çocuk doktorluğu olduğuna göre,sende benim ilgi alanıma giriyorsun.
  Yong Hwa :-Sana derdimi açacağım,sen benimle dalga geçiyorsun.
  Işıl güldü:-Tamam, tamam.Anlat haydi dinliyorum.
  Yong Hwa :-Şeyy.Hani o kızları öpme olayları var ya.
  Işıl :-Evet?
  Yong Hwa :-Aslında öyle bir şey hiç olmadı.
  Işıl :-Nasıl yani olmadı?
  Yong Hwa utanıyordu.Yine parmağı ile oynamaya başladı.
  Yong Hwa :-Olmadı,çünkü ben kızları öpemiyorum.Yaklaşıyorum,tam olacak diyorum olmuyor.
  Işıl, tedirginlik ile baktı Jung Yong 'a.
  Işıl :-Yong Hwa, yoksa sen,şey misin?
  Yong Hwa birden ayaklandı:-Tabii ki hayır. Ne saçmalıyorsun sen?Söylediklerimden bunu mu çıkardın yani?
  Işıl :-Öyle deyince.Ama olabilir normal bir şey bu.
  Yong Hwa :-Hey Allahım. Hâlâ aynı şeyleri söylüyor bana.Erkekliğimde bir sorun yok anlıyor musun?Sadece öpemiyorum.Dedi kızarak.
  Işıl :-Tamam canım ne bağırıyorsun?
  Yong Hwa oturdu:-Sende doğru anla o zaman.
  Işıl :-Bence kendini fazla zorluyorsun.Olmuyorsa olmuyordur.
  Yong Hwa:-Bulduğu çözüme bak.Olmuyorsa olmuyor da ne demek?Sen nasıl bir doktor olacaksın acaba?
  Işıl :-Ben çözümü zaten buldum.Bence,sen kalbin ile hareket etmediğin için böyle oluyor.
  Yong Hwa:-Nasıl yani?
  Işıl :-Birine aşık olmadan onu öpemezsin Jung Yong. Önce sevmen gerek.Aşık olman gerek.Diğer türlü kolay olsaydı herkes birbirini öper gezerdi.
  Yong Hwa :-Bir kerede ciddi ol.
  Işıl :-Ben ciddiyim.Aşk güzel bir şeydir.Kalbinin çarpmasını sağlar.Sonra heyecanlanırsın.Onu aklından çıkaramazsın ve o şey.Masum olan her aşk böyle başlar.
  Yong Hwa durdu birden.Işıl 'a baktı.Sonra başını geri çevirdi.
  Yong Hwa:-Ama ben bunları zaten yaşıyorum!Diye düşündü.
  Işıl :-Bir sey mi oldu?Sustun.
  Yong Hwa :-Aşık olduğunu böyle mi anlarsın gerçekten?
  Işıl :-Evet.
  Yong Hwa :-Peki,onu her gördüğünde karnın ishâl olmuş gibi ağrır mı?Diye sordu heyecanla.
  Işıl güldü :-Tam üstüne bastın.Yoksa var mı öyle biri?
  Yong Hwa:-Yokta,sen nereden biliyorsun aşkı?
  Işıl :-Lise de iken aşık olduğum bir çocuk vardı oradan biliyorum.
  Jung Yong Hwa'nın kıskançlık atağı başlamak üzereydi.
  Yong Hwa :-Hâlâ aşıkmışsın gibi konuşuyorsun.Var mı böyle bir şey?
  Işıl güldü :-Sadece eski bir aşk.Geçmiş.
  Yong Gwa:-Demek geçmiş.Sanki geçmemiş gibi.
  Işıl :-Yong Hwa.
  Yong Hwa:-Efendim.
  Işıl :-Kalbini hızla çarptıran,sana imkânsızı yaptıran ve sana, söylediğin o büyük sözleri yutturan yani aşık olduğun biri olursa bana söyleyebilirsin.
  Yong Hwa:-Neden?
  Işıl :-O talihsiz aptal kızın kim olduğunu bilmek isterim.Dedi alay edercesine.
  Yong Hwa gülerek başını diğer tarafa çevirdi. Işıl, espiri yapıyordu ama Yong Hwa'nın bu hislere kapıldığı o talihsiz aptal kız kendisiydi.
  Yong Hwa :-Sende aşık olduğun kişiyi ilk bana söyle olur mu?
  Işıl :-Peki ben neden söyleyeyim sana?
  Yong Hwa :-Senin gibi akıllı,sevgi dolu ve fedâkar bir kızın kalbini kaptırdığı erkeği görmeyi çok isterim.
  Işıl, utanmıştı. Başını eğdi yavaşça.
  Bayan Mi Ja, çalışma odasında yine belgelerle boğuşuyordu.Şirkette ki işler yetmezmiş gibi evdede uğraşmak zorunda kalıyordu onca dosya ile.Işıl odasına geldi,kapıya vurdu.
  Işıl :-Gelebilir miyim?
  Bayan Mi Ja :-Tabii canım gel.
  Işıl,içeri girdi ve elindeki çayı Bayan Mi Ja 'nın masasına koydu.
  Işıl :-Çok çalışıyorsunuz.
  Bayan Mi Ja :-Teşekkürler bu çok iyi oldu. Dedi ve çayından bir yudum aldı.Gerçektende iyi gelmişti.
  Işıl :-Afiyet olsun.Aslında ben odanıza bir kaç kitap almak için gelmiştim.Korecemi biraz daha geliştirmek istiyorum.
  Bayan Mi Ja :-Kitaplarımın hepsi hizmetinde.Hangisini istersen alabilirsin.
  Işıl :-Kore edebiyatını çok merak ediyorum.Onunla ilgili bir kaç kitap alacağım.Dedi ve kitaplığın başına geçti.
  Bayan Mi Ja :-Bu çok güzel. Bence Türk ve Kore edebiyatları birbirine çok yakınlar.
  Işıl :-Buna ben de inanıyorum.
  Bayan Mi Ja derin bir iç çekti:-Keşke Jung Yong Hwa'da senin gibi bu kitaplara önem gösterseydi.Bunların hepsini babası onun için biriktirmişti. Yong okusun diye.O ise bu odaya adımını bile atmıyor.
  Işıl :-Bu çok doğal.Çünkü babası ile ilgili anılar onu çok üzüyor ve bence Yong Hwa, artık üzülmekten fazlasıyla yorulmuş.Dedi ve raftan iki tane kitap aldı.
  Bayan Mi Ja :-Haklısın sanırım.
  Işıl gülümsedi:-Bence sizde kendinizi fazlasıyla yordunuz.Artık biraz dinlenin.İyi geceler.
  Bayan Mi Ja :-Sanada canım.
  Işıl, odasına geldi.Yatağının üzerine oturdu,ayaklarını uzattı.Kitap okumak için artık hazırdı.Birinci kitabın sayfalarını çevirdi hızla.Güzel kokuyordu kitap.Belliki çok sık açılmamıştı.Onu bıraktı yatağın üzerine ama diğer kitabı almak için uzanırken,eli çarptı ve kitap yere düştü.Işıl, almak üzere uzanırken yere doğru,düşen kitabın içinden ucu gözüken bir kağıt parçası gördü.
  Işıl :-Bu kağıtta ne acaba?Dedi ve kitabı açıp,içinden kağıdı aldı.Okumaya başladı. Ama içinde yazılı olan şeyler,Işıl 'ı üzmüştü.Şaşkındı ayrıca.Peki bu belgede ne yazıyordu da Işıl'ı bu kadar şoke etmişti?
 
  
 
 
 
 

BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin