9. BÖLÜM

57 8 0
                                    

~HAYDİ SUDE SARIHAN! ~
Herkes hayatta bir sınava girer. Kimilerin sınavı iyi, kimilerinki kötü. Benim sınavımda bu sanırım. Ama ben bu sınavı kazanıcam. Başarıcam. Pes etmek yok Sude Sarıhan. Sen inatçısın. Fatih için, hayallerin için, ailen, arkadaşların için. Şimdi mücadele zamanı.
"Baba tedavi için ne gerekiyor? Nereye gitmem, nerde olmam gerekiyor?"
Babam yanıma oturdu. Ellerimden tuttu. Gözlerime baktı.
"İşte benim kızım. İşte Sude. Elimden ne geliyorsa yapıcam. Sen yeterki tamam de. Her şey araştırılıyor şuan. En ufak ayrıntı bile. Ben sana hepsinin bilgisini vericem. Sen şimdi biraz uyu dinlen."
"Tamam baba."
Gözlerimi kapattım. Uyumaya çalıştım. Ne olursa olsun kötü düşünmücem. İçimden aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorum. Huzurluyum. Çünkü sevdiğim adam her şeye rağmen yanımda. Ne olursa olsun burda. Baş ucumda. Ellerimi tutuyor, saçlarımı okşuyor, gözlerim kapalı ama benim beni izliyor. Gözlerini bir an olsun benden ayırmıyor. Fatih beni gerçekten çok seviyor. Ben ona güveniyorum. O asla beni bırakmaz. Aradan yıllar geçse bile hep yanımda olacak biliyorum. İçim rahat. Bunları gözlerim kapalı düşünürken gerçekten uyuyakalmışım. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Karşımda annem. Annemle arkadaş gibiydizdir. Her şeyimi bilir. Ona her şeyi anında gelip anlatıyorum. Her zaman yanımda olur. Her konuda benim kararlarıma hep saygı duyar. Uyandığımı görünce masum bir tebessüm etti.
"Anneciğim?"
"Efendim canım kızım?"
"Ben iyiyim merak etme. Ayağa kalkıcam."
"Biliyorum benim inatçı Sude'm." Annem bir kahkaha attı. Ne oldu ki şimdi? Ben komik bir şeymi dedim?
"Anne niye güldün?"
"Küçükken seni salıncaktan bir çocuk itmişti. 5 yaşlarındaydın sanırım. Bacağın bir taşa gelmişti ve kanıyordu. Bir yandan acıyor diye ağlıyordun bir yandanda salıncağa bakıyordun. Sırf o çocuk salıncağına binmesin diye inat edip ayağa kalkmıştın o ağrıya rağmen. Seneler geçti hiç değişmiyorsun. Hâlâ inatçısın ve hâlâ ayağa kalkmak için mücadele ediyorsun. Seninle gurur duyuyorum."
Annemin bu sözleri beni daha da cesaretlendiriyor. Bir an once tedaviye başlamak istiyorum. Odanın kapısı açıldı nihayet babam gelmişti. Tek değildi. Yanında Fatih, Pelin ve doktorum vardı. Hepsinin yüzü gülüyordu. Kesin bir gelişme vardı.
"Hepiniz niye bu kadar mutlusunuz acaba?"
Soruma babam cevap verdi.
"Artık tedavine başlayabiliriz Sude'cim. Ama tedavin yurtdışında gerçekleşecek. Almanya'ya gitmen gerekicek. İstiyorsan yanında gelebilirim bitanem. Ne dersin?"
Aslında babam gelebilirdi yanımda ama bu süreçte yanımda Fatih'in olmasını istiyordum. Hem babam gelirse işlerle kim ilgilenecekti? Fatih'e baktım. Onun düşüncelerini merak ediyorum aslında.
"Fatih sen ne diyosun bu duruma?"
"Canım, ben her zaman senin yanındayım. Istiyorsan ben de gelebilirim yanında. Yeter ki sen iste." Fatih'in bu sözleri beni çok duygulandırdı.
"Babacım yanımda Fatih gelse olur mu? Sen burda kalıp işlerle ilgilenirsin hem. Arada annemle, kızlarla ziyarete gelirsiniz. Hem bu süreç zaten kısa olacak öyle değil mi?" Odadaki herkes birbirine bakıp durdu. Babam nihayet cevap verdi.
"Kızım bu uzun bir süreç olacak. Fatih bu duruma rağmen Sude'nin yanında gitmek ister misin?"
Fatih bir tebessüm etti.
"Tabi ki Oğuz amca. Her an yanında olmaya varım."
Evet Fatih'le Almanya'ya gidiyoruz. Keşke yürüyebilseydim de oraya tatile gitmiş olsaydık. Ama olsun her iki türlüde Fatih yanımda olacak. İyleştigimde daha iyi tatiller yapabiliriz.    
2 HAFTA SONRA
Hastaneden eve geleli tam 2 hafta oldu bugün. 2 haftadır odamdan dışarı çıkmıyorum. Kendimi bu duruma alıştırmışım gibi hissediyorum. Yarın benim için bambaşka bir sayfa açılacak. Farklı bir ülke, değişik yerler, tanımadığım bir sürü insan ve tanıdığım tek bir adam. Düşünsenize. Sevdiğiniz adamla bir yere gidiyorsunuz ve orda birbirinizden başka kimseyi tanımıyorsunuz. Bu çok güzel bir şey değil mi? Kimler hayalini kurmazki bunun. Aynı gökyüzünün altında sadece ikiniz varsınız. Kafanızı kaldırıyorsunuz ve gözleriniz aynı yıldızlara bakıyor. Elleriniz birbirinize kenetlenmiş, kalbiniz sadece birbiriniz için atıyor. Onun kalbi senin için atarken, senin kalbinde onun için atmaya devam ediyor. Sevmek güzel şey. Sevdiğin adam tarafından sevilmek daha da güzel. Sevdiğin adamın her şeye rağmen yanında olması güzel şey. Kim derdi ki hayatıma böyle bir adam girip her şeyim olacağını? 1 ayda tüm hayallerime girebileceğini. Sevgili olduktan 2 hafta sonra evlenme teklifi alacağımı? Evet diyeceğimi kim bilebilirdi ki? Aşkta tesadüflere inanıyorum. Zamansız ve plansız gelen güzelliklere. En güzelide bu değil mi zaten? Biri geliyor ve baştan sonra tüm hayatın değişiyor. Kalbin daha hızlı atıyor mesela. Dinlediğin şarkılar daha bir anlam kazanıyor. Hayallerin çoğalıyor. Duyguların değişiyor. Günden güne bambaşka biri oluyorsun. Bunun tek sebebidir aşk. Üzülmekte var, gülmekte. Gitmekte var kalmakta. Biz, birbirimizde kalmayı seçtik. Ne olursa olsun gitmek bize göre değil. Bunu bilir bunu söylerim. Her sey daha güzel olacak. Aşkımız daha da artacak bu zorluklar karşısında. Ben mücadele etmeyi severim Fatih'te yanımda olmayı.
Odamın balkonunda öyle dalmışım ki omzunda birinin eli olduğunun farkında bile değilim. Hissettiğimde birden irkildim. Kızlar gelmişti. Zaten 2 haftadır durmadan birileri geliyordu yanıma. Karşıma oturdular. İyiki geldiler. Gitmeden önce onlarla konuşmak çok iyi gelecek bana. En çokta Miray'la Pelin'i özlicem. Miray bir tebessüm etti.
"Benim kuzum bugün nasılmış acaba?"
"İyiyim Miray'cım sen nasılsın? Bora'yla nasıl gidiyor?"
"Her şey çok güzel. Sürekli beraberiz. Biliyor musunuz kızlar ailesine beni anlatmış."
Pelin şok oldu. Tabi aramızda tek sevgilisi olmayan o. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Pelin başladı söylenmeye.
"Ne? İnanamıyorum! Biri 2 haftada evlenme teklifi aldı, biri çocuğun ailesine anlatılmaya başlandı bende öyle işte takılıyorum kendi basıma napıyım?"
Miray'la bir kahkaha attiktan sonra Miray Pelin'e cevap vermeden durur mu hiç?
"Gel sana Bora'nın kuzenini ayarliyim. Ne dersin?"
Pelin gözlerini dört açtı. Çok sıkılmıştı sanırım yalnızlıktan. Kim sıkılmaz ki?
"Hangisinden bahsediyosun Miray?"
"Onur olamayacağına göre Pelin. Kaan'dan bahsediyorum tabi ki. Hem Fatih'te tanıyor."
Bu duruma en çok sevinenlerden biride bendim herhalde. Bir hayalimiz daha gerçek oluyor. Okul zamanlarında ben, Miray ve Pelin hep sevgilimiz olacak kişilerin aynı ortamdan olmalarını isterdik. Maksat buluşmalarda falan hep birlikte takılmaktı. Sonunda hayalimiz gerçek olacak. Tabi Pelin isterse. Pelin biraz düşündü. Ayağa kalktı ve bir Miray'a bir bana bakıp durdu.
"Kızlar delimisiniz?" dedi. Bir şeyide istese şaşardım zaten.
"Tabi ki isterim. Ne güzel olur. Ay heyecan yaptım. Benimde artık bir sevgilim olacak."
Hastaneden çıktıktan sonra ilk defa bu kadar güldüm. Bütün iş Miray'a kaldı. Bora'yla o konuşacak.
"Ama kızlar ufak bi sorun var. Kaan ailesiyle şehir dışında. Bir kaç hafta sonra gelecek diye biliyorum. Ozamana kadar bekleyelim. Ben yine de Bora'ya durumu anlatırım o arar konuşur."
Moralim bozuldu.
"Kızlar bir kaç hafta sonra ben burda yokum biliyorsunuz. Ama siz tüm gelişmelerden beni haberdar edersiniz."
Kızlar üzüldüler farkındayım. Ama belli etmemeye çalışıyorlar. Biraz sustuktan sonra Pelin bana döndü. Konuşmaya devam etti.
"Ee sizin Fatih'le nasıl gidiyor? Yarın Almanya'ya birlikte gidiceksiniz kızım. Sen şimdi yarın olsa da gitsem havasındasındır kesin.".
"Fatih'le çok güzel gidiyor. Yarın Almanya'ya gidicez evet ama o sokaklarda ellerini tutup yürüyemiyecem mesela. Bu çok zor bi durum. Tekerlekli sandalyem bizi bir an olsun yalnız bırakmayacak. Ama iyileşip ayağa kalktığımda bu yaşadıklarımın hepsini unutup onunla o sokaklarda yeni bir sayfa açıcam."
"Biz her zaman senin yanındayız canım bunu unutma olur mu?" Pelin'in bu sorusuna hafif bir kahkaha attın.
"Unutmama fırsatmı veriyosun bitanem. Her an hatırlatıyosun zaten." Miray'da bir kahkaha attıktan sonra Pelin'e yine bir cevap verdi.
"Of Pelin yeter. Günde en az 50 kez söylüyosun. Sen artık Kaan'ın yanında olcaksın alış şimdiden." Miray devam etti.
"Ay Sude bu çocuğun başını şisirmesin onada aynı şeyleri her defasında söyleyip." Pelin espriyi kaldırabilen bir kız olduğu için kahkalarımıza eşlik etti. Komidinin üstünde telefonumun caldığını farkettim. Titreşimde kalmıştı geceden.
"Kızlar sanırım telefonum çalıyor. Komidinin üstünden getirebilir misiniz." Miray telefonumu alıp bana getirdi. 7 cevapsız arama yazıyor.
"Eyvah kızlar bittim."
Kızlar tereddütle 'Ne oldu?' falan derken
"Fatih 7 kere aramış. Telefon titreşimde olduğu için duymamışız." Miray bir kahkaha attı.
"Ne oldu Miray? Kız burda korkuyo sen kahkaha atıyorsun."
"Kızım şimdi Fatih 7 kere aramış ulaşamamış ya.."
"Ee?"
"Kesin birazdan buraya gelir. Meraktan ölmüştür." Bu durum hoşuma gitmedi değil. Sevdiğim adam beni merak etsin istemişimdir hep. Fatih'i aradım. Sanki telefon elinde benim aramamı bekliyormuş gibi hemen açtı.
"Alo Fatih?"
"Nerdesin sen?" Valla korktum. Baya sinirlenmiş. Kıyamam.
"Bitanem telefonum titreşimde kalmış. Komidinin üstünde. Yanımda kızlar var bizde balkonda oturuyorduk. Farkinda değilim"
"O telefon titreşimden çıkarılacak. Elinde tut artık."
"Tamam Fatih. Ne oldu sen niye aradın?
"Sevgilimi aramak için sebebimin olmasımı lazım Sude?" Fatih'ten günün en anlamlı sorusu. Aptalım ben çocuğa öyle soru mu sorulur. Tabi arayacak o benim sevgilim.
"Peki sevgilim."
"Yarın uçağımız akşam 9da kalkıcak. Ben seni evden almaya gelicem. Birlikte geçeriz havaalanına. Tamam mı?
"Tamam haberleşiriz."
"Tamam kızlara selam söyle. Öpüyorum seni çok dikkat et kendine."
"Tamam sevgilim. Görüşürüz." Kızlar meraklı bir şekilde benden bir açıklama bekliyorlar.
"Yarın 9da gidiyoruz." Dedim.
Bu duruma pek sevinmeselerde yapacak başka bir şey yoktu.
"Kızlar kıyafetlerimi hazırlamam için bana yardım edebilir misiniz?
"Tabi ki ederiz kuzum. Miray sen mutfağa in Gülay teyze ordaydı en son. Ondan bavulları iste. Bizde hangi kıyafetlerini yanına alacağına bakalim."
"Tamam kızlar ben bavulları alıp geliyorum." Miray bavulları almak için hizmetlimiz olan Gülay teyzenin yanına gitti. Pelin dolabı açtı.
"Şortlarından hangisini almak istersin tatlım?"
"Bak şu kot olan varya onu götüreyim, maviyi ve diğer kotumuda koy yeterli. Şort giymem biraz zor olabilir çünkü."
"Tamam ozaman elbiselere bakalım. Hem daha rahat olursun."
"Elbislerimin hepsinin modeli aynı sayılır zaten. Bir çoğu günlük, bir coğu özel günler için. Bence elbislerimin hepsini koyalım. Nasıl olsa orda uzun süre kalacağız."
"Tamam kuzum. Hem siz ordanda alırsınız. Nerde kaldı bu Miray?"
"Gülay teyzenın kurabiyelerini yiyordur. Gelir şimdi." Miray bavulları getirdi. İstediğim eşyarı bavula yerleştirdikten sonra birazda olsa rahatladım. Bu arada bir şey farkettim. Yüzüğum parmağımda yok. Büyük bir panikle
Kızlar yüzüğüm yok." Dedim.
"Nasıl yok?"
"Yok işte Miray."
"Tamam dur sakin ol. Ben Gülay teyzeye sorup geliyorum. Pelin sende şuralara bak."
"Tamam. Çabuk ol biraz." Odanın her tarafına baktık nerdeyse. Hiçbir yerde yok. O sırada Gülay teyze ve Miray geldi. Gülay teyze hafif bir gülümsemeden sonra;
"Güzel kızım benim. Dün duşa girerken çıkarmıştın ya. Çekmeceye koydun. Bak işte burda."
"Çok sağol Gülay teyze. Çok rahatladım."
"Rica ederim güzel kızım." Yüzüğü parmağıma taktım. Bir an olsun çok korkmuştum. O yüzük benim olmazsa olmazım. Onu asla kaybedemem. O yüzük her şeyin başlangıcıydı. Aradan saatler geçti kızlar evlerine gitti. Bense odama geçtim. Annem geldi odaya.
"Kızım gelebilir miyim?"
"Tabi annecim gel."
"Nasılsın benim prensesim?"
"İyiyim anne. Ama senden ayrılmak zor olucak. Nasıl dayancam bilmiyorum."
"Sude ben seni sürekli arıycam. Hem zaten orda bir sürü görevli yanında olacak. Asla kendini yalnız hissetme. Hem Fatih'te var yanında. O sana çok iyi bakıcak emin ol."
"Orası öyle anne bunlardan hiç şüphem yok."
"Biz arada yanına ziyarete gelicez zaten güzel kızım merak etme sen bunları tamammı. Git, ayağa kalk ve gel."
"İyiki varsın anne."
"Duygulandırma beni. Neyse hadi sen yat dinlen biraz. Ve hiçbir şeyide kafaya takma. Söz ver bana iyleşmeden gelmek yok."
"Söz." Annem saçlarıma bir buse bıraktı.
"İyi geceler kızım."
"İyi geceler anne."

KÜSME AŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin