AÇIKLAMA: *arkadaşlar, bu benim ilk hikayem değil ama yayınladığım kurgum, benim için çok değerli, belli bir kitleye ulaşana kadar (kitleye ulaşmamız için oy vermelisiniz *-*) , bölümler gecikebilir.*
*şarkıyı normalde seksendört söylüyor ama ben bu şarkıyı multide ki gibi dinlemeyi seviyorum, istediğiniz gibi dinleyin ama dinlemenizi çok istiyorum*Hikayemin sonunda 'hiç yere yaşadın' yazısı çıkarsa, sessizce oturup son kez ona da gülerim.
İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir. Ben onunlayken her anımı durdurmak istiyordum. Ben onu durdurmak istiyordum, çünkü ben ona aitim.
İntihar etmek...
İntihara kalkışan insanlar, ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında onu açarlar.
Benim için intihar ona veda edememekti.
'Veda fasılları ayrılıkların en çirkin zamanlarıdır.
Vedaların yüzü çirkin olur, saçları dağınık, makyajları ise bozulmuş olur'
Elinden bir şey gelmemenin acısını bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış tavşanlar bilir. Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir. Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün, perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya, eskisi kadar acımıyor ve de asıl bu acıtıyor.Karanlık ruhumun bir parçası olan gölgeler oynuyordu gözümün önünde.
O günü tekrar tekrar canlandırıyordu zihnim.
&&&
"Doktor bey lütfen bir şey söyleyin"
Doktor sıkıntılı bir nefes almıştı o an.
Ya benim sorularımdan ya da içeriden olanlardan dolayıydı tam emin değilim.
"Her şeye kendinizi hazırlayın"
Titremiştim.
Dengemi kaybetmemek için arkamda ki duvara yasladım "ama..."
Doktor yanımdan geçip giderken kendi kendime fısıldamıştım "bizim yarın düğünümüz vardı"
&&&
Altında olduğum suyun ısısını hissetmeyecek kadar çok kalmıştım ve eminim suyun değdiği her yer su toplayacaktı."Nehir çık hadi ablacım"
Histerik bir şekilde gülüm.
Ablacım...
Onun ablasıydı.
Onun kanından canından olan ablasıydı.
Onun ölüm haberini aldıktan sonra kendime gelememiştim. Biliçsizce kaç gün yattığımı bilmiyorum bile.
Bu evde açmıştım gözlerimi. Gözlerimi açtığım gibi annesiyle ablasını görmüştüm karşımda, seni bırakamayız demişlerdi, sen bize onun emanetisin demişlerdi.Ailem yoktu, yetimhane de büyümüştüm, bu yüzden yanına gidebileceğim bir ailem de yoktu.
Kabul etmiştim. 6 aydır onlarlaydım. Ve geçen hafta öğrenmiştim.
Yaşadığını.
Ablasından.
Meğersem biliyorlarmış ölmediğini.
"Ablacım yapma böyle, hadi çık oradan korkutuyorsun beni" endişeli sesi ile gözlerimi karşı duvara diktim.
&&&
O gün cumaydı. Onu görmeye gidecektim. Mezarına.Yağmurluğumu üzerime geçirdim. Elimde ki mektubu sıkı sıkı tutarak botlarıma yöneldim.
"Nehir"
"Efendim abla?"
Elinde olan telefonu sıktı "ablacım içeri geçsene konuşalım"
Kaşlarımı çattım "tamam abla"
Geçtim içeri, oturdum. O'nun ablası da karşıma oturdu. Ellerimi tuttu "bunu sana ilk öğrendiğimde söylemem gerekiyordu ama..." Duraksadı, derin nefes aldı "ama söylememeliymişim, tehlikeliymiş" hiçbir şey anlamamıştım "neyi abla?" Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı "Demir yaşıyor ablacım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•DÖNDÜN• (düzenleniyor)
Romance"Sen..." "Dinle lütfen" "Bunu bana yapmış olamazsın" "Yapmak zorundaydım" "Ne yapmak zorundaydın! Ne!" "ulan ne demek sevdiğin kadının ruhunu öldürmek!" "Ben kaç kere intihar etmeye çalıştım biliyor musun sen!" "Dinle lütfen" "Kes!" "6 ay boyun...