-1-

2.9K 45 11
                                    

Geniş koridorda yürürken çevremde göz gezdiriyordum. O topuklularının üzerinde nasıl ayakta durduğunu bilmediğim bir kız dolaba yasladığı bir genci sertçe öpüyor, üstünde amigo kıyafeti olan bir grup kız gülüşerek sınıfa giriyorlardı.  Telefonumu çıkartıp Santana'nın numarasını tuşladım. İkinci çalışında telefon açıldı.

-Selam Santy.

-Selam güzellik. Kayıt işlemlerini hallettiin mi?

İç çektim.

-Tanrım! Oldukça sıkıcıydı. Müdür beni öldürecek gibi bakıyordu. Zar zor da olsa hallettim.

-Sue'ya alış tatlım. O herkese öyle bakıyor. İlk dersin hangisi?

Cebimden kırış kırış olmuş ders programını çıkartıp baktım.

-Uhm,  İngilizce.

-Pekala tenefüste buluşuruz. Bahçede. Kabadayılara bulaşma ve o kendiini beğenmişlerde konuşma. Görüşürüz.

-Görüşürüz.

Telefonumu kapatıp cebime koydum. Elimdeki kitap yığınıyla sınıfa yürüdüm. En arkada gördüğüm boş sıraya hızla yöneldim. Sıraya oturduğumda arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Yüzünde kocaman bir gülümsemesi ve yuvarlak gözlükleri olan  minyon bir bayan içeri girdi. Görüntüsüyle uygun olan tiz sesiyle konuşmaya başladı. Öğretmeni dinlemek yerine etrafımı incelemeyi tercih ettim. Yan sıramdaki çocuk telefonuyla oynuyor, çaprazımdaki çocuk müzik dinliyor, hemen onun önündeki kız ise... İstemeden kıkırdadım. Kız kreşten kaçmış bir çocuğa benziyordu. Üstünde -Muhtemelen anneannesin- çiçekli bir elbise, yüzünde çok bilmiş bir gülümseme vardı. Öğretmen konuşurken araya girip bir şeyler söylüyor, dediklerini not alıyordu. Sesi öyle sinirimi bozdu ki yüzümü buruşturdum. Tüm sınıfı süzüp yorumladıktan sonra kafamı sıraya gömdüm.

Tenefüs zilinin çalmasıyla kafamı sıradan kaldırdım. Kitaplarımı alıp sınıftan çıktıktan sonra yeni dolabıma tıkıştırıp bahçeye koştum. Santy bana el sallayıp gelmemi işaret ediyordu. Yanında bir grup insan vardı. Yalnız olmamasına moralim bozulmuştu aslında. Hiç tanımadığım bir grubun yanına gitmek pek çekici gözükmüyordu. Gözlerimi kısıp baktığımda derste gördüğüm ve sinir olduğum kızın da orda olduğunu fark ettim. Tek başına takılıp zavallı gibi gözükmekten iyidir diye düşünüp yüzüme sevimli bir gülümseme yerleştirip yanlarına gittim. Santy elini omzuma attı.

"Çocuklar bu Quinn. Kanada'dan gelen kuzenim."

Herkes teker teker hoşgeldin dedi ve kendilerini tanıttılar. Oldukça kısa boylu ve papyon takanın adı Blaine'di. Yanında duran ve muhtemelen Blaine'in sevgilisi olan Kurt'du. Porselen bir bebeğe benziyordu. Sevimli bir gülümseye sahip kız Brittany, sarışın ve sevimli olan çocuk ise Sam'di.  Sam'i diğerlerine göre daha çok incelediğimi inkar edemeyeceğim. Takıldığı birileri yoksa neden olmasın? Ve şu sınıftaki kız "Meraba Quinn! Ben Rachel. " dedi. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Kızda beni sinir eden bir şeyler vardı ama ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.

I Kissed A GirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin