Küçük çocuk yatağında uyumaya çalışıyordu. Ne kadar yatağında dönüp dursa da uyuyamayacağını anlamıştı. Çocuk 4 yaşındaydı. Kırmızı saçlara ve kırmızı gözlere sahipti. Burnu yüzüne tam oranlı, ne büyük ne de küçüktü. Kırmızı gözlere sahip olması, diğer insanların onu dışlamasına neden olsa da, o bunu umursamıyordu.
"Babaaaaaa!"
Küçük odada bir yatak, bir masa ve dolaptan başka bir şey yoktu. Küçük çocuğun bağırması üzerine yatağın karşısındaki kapıdan babası içeri girdi.
"Lucas, bir şeyin mi var? Ne oldu, söyle bana."
Küçük Lucas sıkıntılı bir sesle babasına cevap verdi. "Baba, bu gece bana hikaye okumadın, uyuyamıyorum."
Babası, oğlunun sözlerine gülümseyerek karşılık verdi. Yavaşça çocuğunun yatağının yanına oturdu. Lucas’ın saçlarını okşadı. "Dinle o zaman, sana güzel bir efsane anlatacağım!"
Küçük Lucas, babasının yine onun için bir şey anlatacağını öğrenince yüzünde bir tebessüm oluştu.
"Bu gezegenin enerji kaynağı, gücünü iyilik ve kötülükten alırmış. Gezegeni, yapılan iyilikler aydınlatıyormuş, kötülükler ise karartıyormuş. Eğer yapılan iyilik fazla ise o gün aydınlık ve ferah geçiyormuş; değil ise, o gün karanlık ve karamsar oluyormuş. Bu durum yıllarca böyle devam etmiş ta ki o gün gelene kadar...
Bir gün iyilik ve kötülük sayısı eşitlenmiş ve tüm düzen bozulmuş. Gezegenin bir tarafı karanlık iken diğer tarafı aydınlık olmuş. Her varlık kendi tarafına geçmeye başlamış. Gezegenin bölünmesinden hoşnut olmayan varlıklar savaş çıkarmış. Gezegenin tamamen karanlık olmasını isteyen varlıklar kendilerine 'Yin' adında bir lider seçmişler. Aydınlık tarafın lideri ise 'Yang' olmuş. Gezegeni bu durumdan kurtarmak isteyen iki lider bir görüşme yapmışlar. Buluştuklarında birbirlerinin içindeki saf güçleri hissetmişler. Yang, Yin'in içindeki küçük ama saf iyiliğe aşık olmuş. Yin ise Yang'ın içindeki küçük ve saf kötülüğe aşık olmuş.
Bu iki lider birbirlerine yaklaştıkları zaman gezegenin tuhaf bir şekilde dengesi bozuluyormuş. Bu yüzden birbirlerinden uzak durma kararı almışlar. Aşk dolu yıllar sonucunda Yang ölmüş ve ruhu gezegeni aydınlatan 'Güneş' olmuş. Yang'ın ölümünü duyan Yin, üzüntüsünden hayatına son vermiş ve ruhu karanlığın simgesi 'Ay' haline gelmiş. Bu iki aşık gece ve gündüzü oluşturarak birbirlerini sonsuza kadar kovalamışlar. Lucas, gelecekte sen de tarafını seçecek ve Yin veya Yang'ın uğruna savaşacaksın."
Lucas’ın gözleri büyüdü. Babasının anlattığı efsane onu büyülemişti. "Peki baba, ben hangi tarafı seçmeliyim? Yin mi, Yang mı?"
Babası, Lucas’ın gözlerine derin bir bakış attı ve hafif bir gülümseme ile konuştu. "Bu senin kalbine bağlı, oğlum. İyilik ve kötülük her zaman birlikte var olur. Önemli olan senin kendi yolunu bulman ve hangi tarafın seni daha çok çağırdığına karar vermen."
Lucas, bu sözlerin ağırlığını hissederek başını salladı. Babasının söylediklerini anlamıştı ama yine de hangi tarafı seçeceğini bilmiyordu. "Ama baba, bu çok zor bir seçim."
Babası, Lucas’ın yanağını okşayarak cevap verdi. "Zor olduğunu biliyorum, Lucas. Ama unutma ki her zaman kalbinin sesini dinlemelisin. İyilik ve kötülük arasında denge kurmak zor olabilir, ama senin içinde her iki tarafın da gücü var."