Multimedya;Çisem
🔱
Hışımla girdiğim hastane koridorunda yankılanan adım seslerim birkaç yüzün bana dönmesine sebebiyet vermişti. Hızla danışmaya gidip Hazar'ın yerini öğrendikten sonra acile koştum.
Bir perdenin açık ucundan Hazar'ı gördüğümde o perdenin yanına gidip perdeyi hafif araladım ve küçük bölüme kafamı soktum. Hazar beni gördükten sonra kaşlarını kaldırdı ve "Sonuç?" diye sordu.
Dişlerimi göstererek güldüğümde oturduğu yataktan kalktı. Kaşının üstündeki sargı bantıyla yanıma geldikten sonra beni kolları arasına çekti. Şaşkınlıkla yerimde donakaldığımda burnuma dolan erkeksi koku gözlerimi kapatıp kokuyu daha çok içime çekme isteği yarattı.
Kollarımı beline sardıktan sonra, "İyi misin?" diye sordum. "Süperim." dedikten sonra, "Burdan çıkmak istiyorum." dedi. Güldükten sonra ondan ayrıldım ve küçük bölmenin içine girdim.
Hazar peşimden girdikten sonra yatağa oturup, "Malikhaneme hoşgeldin." dedi ve kollarını açıp dar bölmeyi gösterdi. Güldükten sonra, "Bayağı iyimiş." dedim ve yatağın yanındaki sandalyeye oturdum.
O sırada hızla açılan perdeyle ikimizin de gözü oraya döndü. İçeriye giren kadın, "Oğlum!" diyerek Hazar'a sarıldıktan sonra gelenin annesi olduğunu anladım.
Hazar, "İyiyim ben. Yok birşeyim." dediğinde annesi, "Pişman ettin işte o arabayı aldığımıza!" diye söyleniyordu. Onların hallerini gördüğümde annem aklıma geldi. Nasıl özlemiştim onu.
Annesi, Hazar'dan ayrıldıktan sonra gözleri bana kaydı. Sonra tekrar Hazar'a kaydı. Gözleri Hazar ve benim aramda gidip gelirken Hazar, "Lissandra," dedi. "Okuldan arkadaşım."
Hazar'ın annesi gülen yüzüyle, "Ben de Füsun. Hazar'ın annesiyim." dedi ve elini uzattı. Elini sıktıktan sonra. "Lissandra. Kısaca Lissa." dedim. Füsun Hanım, "Memnun oldum. Nerelisin?" diye sorduktan sonra, "Yunanistan." dedim.
Hazar'a dönüp, "Ben gideyim. Dersleri çok aksatıyorum." dediğimde Hazar, "Tamam. Görüşürüz." dedi. Ona, "Görüşürüz." dedikten sonra Füsun Hanım'a, "Tanıştığıma çok memnun oldum. Hoşçakalın." diyerek perdeyi açıp uzun hastane koridoruna çıktım.
Hastaneden çıktıktan sonra yürüyerek okula gittim. Okula girdikten sonra ilkokulların tenefüste olduğunu gördüm. Gözüme Mira'yı kestirdikten sonra hareketlerini izlemek için bir banka oturdum. Gayet normal bir çocuk gibiydi. Gülüyordu. Arkadaşlarıyla oyun oynuyordu.
Göz göze geldiğimizde garip birşey oldu ve ikimizin de gözü kırmızı olmadı. Zaten ilk karşılaşmamızda da kırmızı olmamıştı. Gözleri havanın renginde bir kez parladıktan sonra bana asi bir gülüş attı ve arkadaşlarıyla oynamaya devam etti.
İlkokulun içeri giriş zili çaldıktan 5 dakika sonra lisenin tenefüse çıkış zili çaldı. Bizim banka doğru yürürken Eylem ve Oben'in de o banka yürüdüğünü gördüm. Kollarımı ikisinin de omzuna atıp, "Selam!" dediğimde bana dönüp, "Bu ne mutluluk be? Sevgilin hastanede!" dedi Oben. Kaşlarımı çatıp, "Hazar sevgilim felan değil!" dediğimde Eylem, "Yav he he!" derken banka oturduk.
Oben, "Ee, Hazar nasıl?" diye sorduğunda "Yaşıyor işte." dedim ve ikiside gözlerini devirdi. Eylem, "Aras'la kavga ettik." dediğinde "Neden?" diye sordum. Eylem, "Ateş'le kavga etmiş. Bana patladı işte." dedi. Aras'ın, Ateş'le kavga etmesine şaşırırken, "Barışırsınız." dedim.
Oben, "Sanırım bir ben sapım!" dediğinde göz hizama giren Adras'la şaşırırken Eylem, Oben'e "Seninki geliyor." diyerek Adras'ı göstermişti Oben, "Nerden benimki oluyor. Bir beğendik çocuğu sadece!" dedikten sonra Adras yanımıza gelip, "Selam kızlar." demişti. Oben, "Merhaba!" derken sesini inceltmişti ve tatlı görünmeye çalışmıştı. Eylem alttan alttan gülerken Adras, "Annem çağırıyor." demişti bana. Kızlara, "Gelirim 10-15 dakikaya." dedikten sonra Adras'ın peşinden gitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN TANRIÇASI
FantasyÖlümün Tanrısı Hades, Zeus ve Demeter'in kızı Persephone'a aşık oldu. Onu yeraltına mahkûm etti. Ve ona zorla sahip oldu. Zeus, Persephone'u yeraltından birşeyi bilmeden kurtardı. Zeus, kızının Hades'in çocuğuna hamile olduğunu bilmiyordu. Ne zama...