Bu sabah kitap kapağı için çekimleri olduğundan ofise gitmemişti Gül Oya. Yarın full doluydu ama o nedenle de bugün kafasını dinlemek için evde takılmak hakkıydı. Zaten hala nasıl olurda kapak için poz işine evet dediğini hatırlamıyordu. Büyük olasılıkla Mert'in o çokbilmiş dili nedeniyleydi. Yani ne yapmış ne etmiş resmen ikna etmişti. Fotoğrafları Ömer çekmişti, Mert başkasını istemediğini öyle havalı bir biçimde demişti ki adama, Gül Oya adamın 'hadi len oradan' diyeceğini düşünmüştü. Ne var ki adam Mert her isteği gibi bunu da kabul etmişti. Adam inanılmaz para kıracağını düşünüyordu belli ki, oysa Gül Oya adam için biraz üzülüyordu, çünkü onun tahmin ettiği kadar satılmayacağını düşünüyordu. Fakat çekimler çok güzel geçmişti, Ömer gerçekten de başarılı bir fotoğrafçıydı. Üstelik çekimde İsot da vardı ki o herkese enerji veriyordu, onun da hayat felsefesi oydu. Birkaç fotoğraf kendileri beğenmişti, yayınevi sahibi öncelikle bunların üzerinde çalışma yapılacak demişti. Mert aslında bu kapak işini Elif'e falan yaptırmak istiyordu ama artık adama karşı fazla olduğunu anladığından susmak zorunda kalmıştı. Yine de beğenmezseler, kesinlikle bu işe el atacaktı başka yolu yoktu.
Gül Oya şimdi ekşi eriği keyifle yerken evinde olmanın verdiği huzurla mutluydu. Bu sene tatil yüzü görmemişti karışık durumlar nedeniyle fakat Mert de hafta sonu bir yere kaçalım bile dememişti. Ama aklında bi plan vardı, onu uygulayıp bu sene tatili ucundan da olsa görecekti. Tabii önce Şeker Hanım peşini bırakmalıydı. Kadın fesatlığını kendi üzerinde denemekten vazgeçmişti, orada sorun yoktu. Ama sağ olsun kaynanası damadına isteklerini yaptırmak için kendisine ortak birini bulmaya çalışıyordu. O kişi de Gül Oya'ydı. Söz de Mazhar'ı tanıyordu da onun hakkında bilgi almaya çalışıyordu. İşte tam da bu nokta da Gül Oya tatil planlarını devreye sokacaktı. Kocasına olanları anlatıp onun kıskançlık hormonlarını azdıracaktı ve ver elini tatil.
Şöyle tek gözünü kapatıp 'acaba nereye gitmeliyiz' düşüncelerine dalmak üzereydi ki zil çalmaya başladı. Bugün evde olduğunu bilen kimse yoktu, çünkü kimseye demek istemedi. Hastaları zaten azaldığı için bugün boş olan gününü yalnız değerlendirmekti niyeti, peki bunu bozan kimdi?
İstemeye istemeye ayaklandı. Sokak kapısının oraya geldi. Diafondan kimin geldiğini öğrendiği anda tansiyonu bir hızla çıkıp bir hızla indi. Kaynanasından kurtulamıyordu, Mert için yapılan bağlama büyüsü Şeker Hanım'a mı değmişti anlamıyordu ki?
Birkaç dakika içinde Şeker Hanım asansörden çıkıp gülümseyerek kendisine doğru geliyordu. "Selam Gül Oyacığım," diyerek gelini selamladı Şeker Hanım. Gül Oya onun bu samimiyetinin altında hızla gizem aradı. Yoksa bu Şeker Hanım bilinen kadın değildi.
"Hoş gelsin Şeker anne," dedi Gül Oya gülümsemeye çalışarak. Ama yüzündeki hayal kırıklığı kendisini biraz hissettiriyordu.
"Meşgul müydün? Mert evde takılıyor o bugün deyince kalkıp sana geldim ama sen de pek memnun olmadın sanırım," diyerek içeri girdi Şeker Hanım. Ayakkabılarını çıkartıp salona doğru yürüdü. Gül Oya da onun ardından bakarken sinirden gözleri yanmaya başladı. Mert'i öldürse kaç sene yatardı acaba?
Kayınvalidesinin arkasından içeriye girdiğinde onun, az önce yayıldığı koltuğa kurulduğunu gördü. Derin bir nefes alıp yeniden gülmeye çalıştı. "Aşk olsun ama ya... Neden memnun olmayayım. Mert doğru demiş; evde takılıyordum öyle," dedi ve yanına gidip oturdu.
"Evde canım çok sıkıldı. Nazlı'yla çeyiz için alışverişe çıkalım dedim ama kaçtı gitti yine, hiç akıllanmayacak bu kız. Hem düğün için iki ayağımızı bi pabuca koydurttu hem de kariyerim önemli deyip işe kaçtı. Sanki Mazhar onsuz çalışamıyor da... Neyse yarın kesin çıkacağız gelirsin sen de," dedi Şeker Hanım gelinine bakıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...