Elimde özenle tuttuğum kılıca baktım tekrar. Dıştan kılıca baktığımı düşünselerde içten karmakarıştım. Albertin neden o haraketini yaptığını bilmiyordum. Amacı o muydu onuda bilmiyordum. O günden sonra konuşmadık. 2 gün olmuştu. Doğrusu ben konuşmadım. Sandraya birşeyler çaktırmamaya çalıştım her zamanki gibi. Bunu öğrense kim bilir neler olacaktı.
"Malia kesinlikle senin birşeyin var. Değil mi?"
Evet, var.
"Hayır, yok."
Dedim iç sesimi susturmaya çalışarak.
"Seni tanıyorum. En son ben uyurken senin bir yere gittiğini hatırlıyorum." Dedi ve imalı bir bakış attı.
"Ee, kılıcı denemek için bir gezinti yaptım. Senide uyandırmak istemedim." Yalan atmayı beceremiyordum.
"Yalan atmayı beceremiyorsun."
İçimi mi okuyordu bu?
"Albert beni öptü." Ağzımdan çıkan kelimelerle benden bin kat şok olmuş sandraya bakmak istemiyordum. Bir iki dakika böyle kaldık. Ben gözlerimi sıkı bir şekilde kapatırken galiba sandra koskocoman açmıştı.
Yavaşça bana döndü. "Ciddi misin? A- bir dakika dudaktan mı yanaktan mı?" Saçma bir soru sorarak gözlerimi devirtmemi sağlamıştı.
"Yanaktan olacak hali yok sandra. Neden böyle yaptığınıda bilmiyorum."
Dedim yüzümü eğerek.
Hızla yataktan kalkarak kapıya yönelmeye başladı.
"Hey! Napıyorsun?" Diyerek kolundan tuttum.
"Alberta gidiyorum." Ağzından çıkan sesler ürkütücü olsada kolunu bırakmadım.
"Sandra ben yapıcağımı yaptım. Onla bir tem kelime bile etmeyeceğim. Zaten o gece- neyse boşver. Senin yapman gerekeni inan ben o gece yaptım." Dediğimde uzun bir süre bana baktı.
Aklımdan o gece geçti. Hatırladıkça sinirim daha da çok artıyordu.
Onu iterek benden uzaklaşmasını sağladım. Yüzüne geçirdiğim sert bir tokatla yüzü yana döndü. Elimin izinin çıkması muhtemeldi. "Böyle bir şeyi yapmaya hakkın yok senin!"
Albert bana döndü. Elimin üstüne elini koyarak konuşmaya başladı. "Ben sadece belki bi-"
Elini sertçe ittirdim. "Ya şurda bi iki dertleşmişiz. Sen şimdi gelmiş bana 'biz' diyorsun. Sence bu normal bir şey mi? Sen ve ben albert. Asla olamaz anladın mı!? Bundan kimseye bahsetmeyeceksin!" Diyerek eve gittim. Onu paramparça etmek istesemde dudağımı silerek yetinebildim.
Sandrayla hala ayakta olduğumuzu farkettim. Yatağa oturduk.
"Şimdi ne olacak?" Diye soran sandraya döndüm.
"Birşey olacağı yok. Onunla bir kelime bile etmeyeceğim. Dolunaydan sonra burdan gidicez sandra." Dedim ve lavaboya gittim.
Aynada kendime bakarak düşünmeyi seviyordum.
***
Herkes kendi halinde takılıyordu. Bir kelime eden bile yoktu. Ormanın önüne geçmiş sandrayla oturan herkes bize bakıyordu.
Omzuma birisi dokunduğunda yukarı baktım.
"Ne var?" Hayır Albert değil.
Ericaydı.
"Ben abim hakkında konuşm-"
Sözünü kesen ben değil sandraydı. "Abin olacak o terbiyesize söyle ne onu ne de onun adını duymak istiyoruz." Sandraya gülümsedim. Beni bu kadar sevmesi hoşuma gidiyordu.
"Bak erica. Sen akıllı bir kıza benziyorsun. Abin anlatmış olacak ki o gece yaptığı kesinlikle doğru değildi. O ve ben asla olamaz. Bunu kendisinede söyledim. Tamam mı?" Bana ve sandraya tekrar tekrar baktı. Sonunda boğazını temizledi ve konuştu.
"Evet anlattı. O gecenin doğru olmadığını bende söyledim abime. Zaten bunun için gelmiştim buraya. Bu konu hakkında abime biraz sert çıkıştım. Senin yaptığında doğru. Her neyse görüşmek üzere." O gittikten sonra sandrayla yine beraber oturduk. Bir şey konuşmadık. İstemedik daha doğrusu.
***
Yeniden herkesi başında toplamış bay john'a baktım.
Uzun bir konuşmadan sonra beni ve albertı gösterdi. "Sen ve albert. Ormana gitmenizi ve bunları farklı yerlere yerleştirmenizi istiyorum. Bazı kişiler dolunayda burda kalıcak yardım istersek gelicekler. Yani 12 grubuz. 12 farklı yere yerleştirin." Dedi ve elindeki çantayı alberta verdi.
Onu durdurdum. "Bakın ben ormana gidicek halde değilim. Biraz başın dönüyor açıkçası. Eve gidip dinleneceğim."
Bana bakarak güldü. "Hiç de öyle görünmüyor. Dediğimi yapın ve bana karşı çıkmayın."
Dedi ve depodan çıktı.
Lanet olsun.
***
Sandra baya bir kızsada onu ikna ettim. Ama kendimi edemedim. Ayaklarımla zar zor adım atarak ormana gittik. Hiç konuşmadan yerleştiriyorduk.
Sonunda bitmişti. Bu gecenin böyle olacağını bilmiyordum. Sevinmiştim. Ona bir bakış atarak yürümeye başladım ama beni durdurdu.
"Lütfen beni dinle. Konuşmak istiyorum." Dedi. Kolumu çektim. "Konuşcak birşey yok. Bizim yanyana durmamız bile uygun değil bence." Diyerek tekrar yürümeye başladım ama terar durdurdu. "O gece yaptığımı inan neden yaptım bende bilmiyorum malia. Bir anda oldu işte herşey. Yeniden eski halimize dönelim bence." Bana sorarcasına bir bakış attı.
Onunla konuşabilirdim bir iki kelime aslında. Beni rahat bırakması için oda. "Tamam ama tamam dediğim için seninle yine eskisi gibi olmayacağız. Bir iki kelime etsek yeterli. Oda dolunayda falan. Ondan sonra gidicem burdan." Dedim ve konuşmasına izin vermeden eve gittim.
***
Sandraya herşeyi anlatmıştım. Bir şey demedi. Şaşırmıştım.
Biliyorum kısa oldu ama diğer bölümde dolunay olacak ve ben eğleneceğimizi düşünüyorum. Bölüm yazamadım çünkü 'teog' denilen şu lanet sınava hazırlanıyorum. Ve ayrıca 1 aya yakın burda olmayacağım. İnternet falan bulabilirsem yazdığım bölümleri atabilirim. Atamassamda geldiğimde bölümler arka arkaya gelecek bundan emin olun. Sizi seviyorum.. Şimdi bu bölümle idare edin. :) görüşmek üzere.. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt kız
Teen FictionÖlüm canavarı, kurtların başı. Yıllardır ondan kaçarak yaşadım. Annemin babamın ölümü bu yüzdendi. Ne annemi ne babamı kurtarabildim. Bizi bulmayı başarıyordu bir şekilde, biz ise korkarak başka bir yerlere gidiyorduk. Bıkmıştım. Önüme benim gibi ol...