~ AŞKLA BAKMAK ~
Yanında olmak ne de güzel. Ne de güzel sana bakıyor olmak, seni kollarımla sarıyor olmak. Ne de güzel sana doyasıya bakmak. Aşık gözlerle, göz bebeklerine dalmak. Elini, avucumun içine almak. Ne de güzel seni seviyor olmak. İlk günkü aşkla, sana ait olmak. Seni seviyorum adam. Seni, senden çok seviyor bu kadın. Her şeye rağmen senin yanında olacak kadar. Seni seviyorum dediğinde 'Ne kadar?' diyemeyeceğin kadar. Gözyaşı olsan, gözkapaklarını kapatmayacak kadar. Ebedi sonsuzlukta, seninle var olana kadar. Şimdi biz gökyüzünü değil gökyüzü bizi seyretsin. Bulutlar seyre dursun. Ayağa kalkıp gidelim denize. Denizde ki dalgalar kaybolsun bizi görünce. Güneşin sıcaklığıyla ısınan kumda, kalbimiz de birbirini ısıtsın. Ellerimiz kenetlensin birbirine, hiç ayrılmasın. Kumlarda yansada ayaklarımız, geriye bir adım atmayalım. Aynı acıyı, farklı bedenlerde hissedelim. Ve o an birbirimize bakıp 'Seni seviyorum.' diyelim.
"Seninle bu sokaklarda olmanın verdiği duyguyu sana anlatamam. Kelimeler yetmez." dedi büyüleyici bakışlarla.
"Dur!" dedim ve devam ettim. "Anlatma o zaman! YAŞAT!"
Sustu. Hiçbir şey demedi. Belki de diyecek bir şey bulamadı. Ama o an susup bana bakması bile benim için bir anlam ifade ediyordu. Sokak ortasında durup sadece bana baktı. Ve ben o an anladım. Konuşmadan gözleriyle beni sevdiğini söyledi. Bazılarına saçma gelebilir ama benim gibi seven birine kesinlikle çok anlam ifade ediyor.
'Seni seviyorum.' demek için sadece harfleri bilmenize gerek yok. 'Seni seviyorum.' demek için sadece dudağınızı kıpırdatmaya gerek yok. Hissettirmeniz, söylemenizden daha önemli. Karşınızdakine hissettirebiliyorsanız ne âlâ.
"Gidelim güzelim."
"Nereye?"
"Kalbimizin götürdüğü yere. Senin olduğun her yere. Seninle olacağım her yere."
"Sadece ikimiz olalım."
"Ne istiyorsan onu yapalım. Bugün senin için. Bugün hayallerini gerçekleştirmem için."
"Bir kumsala gidelim o zaman. Sadece ikimizin olduğu bir bölüme. Orada duralım bu gece. Aynı gökyüzünün altında ikimiz olalım. Güneşin batışınıda, doğuşunuda seninle izlemek istiyorum."
"Tamam sevgilim. Sen nasıl istiyorsan öyle olacak bugün."
Telefonunu eline aldı ve şoförümüzü aradı. Olayı anlattı. Bir kaç bilgi aldı ve gelmesini söyledi. Biraz bekledikten sonra şoförümüz Ahmet bey geldi. Tekerlekli sandalyem bagaja ben arka koltuğa.
Kısa bir yolculuktan sonra küçük bir kumsala geldik. Fazla kimse yoktu. Çünkü burada insanlar akşam olunca gece mekanlarına gitmeyi daha çok tercih ediyorlar. Sessiz ve sakin bir yere geçtik Fatih beni kucağına aldı. Yere bıraktı ve başımı omzuna yasladı.
"Belin ağrırsa söyle tamam mı?"
"Tamam."
Fatih, telefonundan bir şarkı açtı. Öylece durduk. Şarkı biraz ilerledikten sonra bir cümlesi çok dikkatimi çekti.
'Bende ki mevsimler sana hep bahar ..."
Yani diyorki burada; 'Ne yaparsan yap, istersen git, istersen bırak. Ben her zaman sana güleceğim, her zaman seni seveceğim. Bir papatya misali, son yaprakta hep seviyor olarak çıkacağım karşına.'"Bu şarkı çok güzelmiş."
"Sana aşık olduğum ilk günden beri dinliyorum. Sanki aşkımızı anlatıyor. Özellikle 'Koyamam kimseyi yerine.' cümlesi. Senin yerine kimseyi koyamam ben. Kimse sen olamaz. Senden başka kimseye dokunamam ben."
"Ne olursa olsun bendeki mevsimler sana hep bahar."
"Öyle mi küçük hanım?"
"Öyle beyefendi."
Birbirimize uzun uzun baktıktan sonra biraz yaklaştım. Dudağına bir buse bıraktım. Dudaklarımı tam çekiyorken o beni kendine çekti. Bırakmadı. Öptü ve durdu. Tekrar baktı. Sonra sımsıkı sarıldı. Kemiklerimi kıracak gibi. Sardı kollarıyla. Sanki kaçacakmışımda buna izin vermiyecekmiş gibi. Öylece durmadım. Bende sarıldım. Hemde daha da sıkı. Sımsıkı. Sarılırken döktü içini.
"Sakın bırakma. Böyle kalalım. Biz böyle olduktan sonra kimse ayıramaz bizi. Kimsenom ayırmaya gücü yetmez."
"Sen gitmediğin sürece ben hep senin yanındayım Fatih. Ayırmak isteyenlere fırsat verme!"
"Asla! Asla böyle bir şey olmasına izin vermem!"
"Kemiklerimi kırmayı mı planlıyorsun?"
"Anlamadım?"
"Eğer biraz daha böyle durursak kemiklerim kırılacak." dedim gülen bir yüz ifadesiyle.
"Hiç farkında değilim. Ama ben bırakmak istemiyorum. Böyle kalsak?"
"Fatih! Hem gece uzun. Bol bol sarılırsın."
"Sarılırsın?"
"Evet."
"Ne yani? Sen sarılmıcaksın öyle mi?"
"Of şaka yapıyorum deli. Sımsıkı sarılacağım hemde."
Ufak bir kahkaha attık. Sonra onun bana dönüp gülümsediğini farkettim. Hiç bozmadım. Ben de ona dönüp gülümsedim. Yüzümü avucunun içine aldı. Önce yanaklarımda gezdirdi elini. Sonra göz kapaklarımın üzerine doğru çıkardı. Gözkapaklarım refleksle kapandı. Parmağını gözkapağımda bıraktı. Biraz öyle durdu. Kirkiplerimle uğraştı biraz. Sonra elini yanağıma doğru indirdi. Tam gözlerimi açacakken buna izin vermedi. Dudağını hissettim gözkapağımda. Bir kaç saniye öyle durdu. Sonra yanağımı öptü. Sonra diğer yanağımı öptü. Çekti dudaklarını tenimden. Elleri saç tellerimin arasında gezindi. Kıvrımlarımı takip etti. Parmakları kıvrımlar arasında kaldı. Sonra canımı yakmadan elini saçlarımdan çekti. Şimdi de iki avucunun arasına aldı yüzümü. 'Minik burunlum." Deyip burnuma bir buse bıraktı. Sonra iki avucuyla yüzümü dudaklarına yaklaştırdı. Gözlerimi kapattım. Alnımdan öptü. Dudakları alnımda kaldı öylece. Kendimi çekemedim. Aslında çekmek istemedim. Çünkü bu an öyle güzel ki sadece zaman dursun istedim.
"Kalbi kalbime yakışan adam, dudakların alnıma ne de çok yakıştı."
Dudaklarını alnımdan çekti. Önce dudaklarıma sonra gözlerime baktı.
"Sana daha güzel bir şey söyleyeyim ozaman. Soyadım diyorum, adının yanına ne de güzel yakışacak."
O cümleyi söyleyen dudaklarına, onu düşünen aklına binlerce kez kurban olurum sevdiğim. Seni sevmek güzel şey. Her defasında sana bakmak, sana aşkla bakmak güzel şey sevdiğim. Ben bir tek seni severim. Her şeye ve herkese rağmen. Bir tek sana dokurum. Bir tek sana anlatırım dertlerimi. Sana baktıkça hatırlarım kendimi. Unutup giderim üzüntülerimi, kederlerimi. Sen sevince en güzel ben olurum. Senin yanındayken huzur bulurum. Sana en güzel ben bakarım. Sana bir tek ben aşkla bakarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜSME AŞKA
RomanceAynı günde hem geleceğe yeni bir adım atarken hem de o adımla yere çakıldım. Daha yürüyemiyorken ona koşmayı seçtim ben. Önümdeki yolları bilmeden gittim ona. Bilmiyordum beni neler bekleyeceğini. Öğrendiğimde yeniden nasıl düşeceğimi. "SÖZ VERİYOR...