Çok sıkıcı bir biyoloji dersinin ardından,okul bittiği için Tanrıya şükrediyordum. Hızla beni bekleyen Stephen'ın yanına gittim. O harikaydı! ah,evet kendisi sevgilim. Çıkmaya başlayalı neredeyse 2 sene olmuştu kavga ettiğimizi hatırlamam. Dudaklarım onun dudaklarıyla buluştuğunda kollarımı boynuna doladım ve kendimi bu cenette adadım. Birkaç saniyelik öpüşmenin ardından geri çekilip yüzündeki büyük gülümsemeye karşın, bende gülümsedim.
''Bir şeyler yapmak istermisin?'' diye bir teklifte bulundum.
''Ah'' dedi ''Üzgünüm dershanem var hayatım 2 saat sonra olur ben sana mesaj atarım.''
Ne kadar bozulsamda bozuntuya vermeyerek yapmacık bir gülümsemeyle başımı salladım.
Bu çocuğun bu kadar inek olması beni çıldırtıyordu! söylene söylene eve doğru yürüdüm. En sonunda kendimi evin kapısının önünde bulduğumda çantamdaki anahtarı çıkarıp deliğe soktum. Evde babamın olmadığı yine belliydi. Aslında eskiden daha çok merak eder arardım ama şimdi pek takmıyorum. Alıştım sanırım. Dolaptaki dondurma kutusunu ve kaşığı alıp kendimi koltuğa attım.
- 2 Saat Sonra-
İçmiş gibiydim. Aslında hep öyleyim. Bi an Stephen'ın bana mesaj atacağı aklıma gelince, Deparla çantamdaki telefonuma koştum. 17 mesaj !? Ah Lanet!
- Geliyorum xxStep 16:03
-Gelmiyim mi? xxStep 16:12
- Um her zamanki kafede o zaman. xxStep 16:20
...
Mesaj 1 saat öncedendi ama hala bir ümit giyinip dışarı çıktım. Sam ve Melissa'nın birlikte işlettiği cafeye vardığımda Stephen hala oradaydı. Hala? Beni görünce gülümsedi. Hızlıca yanına gidip yanına oturdum. Dudaklarını dudaklarıma bastırınca istemsizce geri çekildim. Bozulduğu çok belliydi ama o kadar insan içinde de olmaz herhalde. bakışlarımı ondan kaçırıp pencereden dışarıyı izledim.
- Hey Melissa!!
+ Efendim?
- Bize 2 tane sıcak çikolata, lütfen.
+ Yine mi? Step, dostum bu gün üçüncü.
- 2 dedim. diye üstledi Step
+ Alkolik olacaksın.
- Sıcak çikolata!
+ Ah, tamam seni görmedim Alex
Buradayım dedim sahte bir gülümsemeyle. Melissa siparişleri getirmeye gittiğinde Step'e döndüm.
''Ah, üzgünüm hayatım, çok beklettim'' dedim üzgün olduğumu belirterek. Gülümsedi. Odun.
-Ertesi Gün-
Sabahın körü. Okul!?
''Nefret ediyorum okuldan, nefret ediyorum'' dedim aramızdaki uzun sessizliği bozarak.
''Ben o kadar de etmiyorum aslında'' Dedi Step etrafa göz gezdirirken.
Gözümü devirip önüme döndüm. Öğretmen içeriye girince sınıftaki ''2. Dünya savaşı'' sona erdi.
Dersin devam eden dakikalarında , önüme gelen kağıda baktım. Proje mi? Eşleştiğim kişiye bakarken eşleştiğim kişinin Step olması için Tanrıya dua ediyordum. Luke yazıyordu. Lanet,lanet,lanet! Derin bir nefes aldım. Bahsettiğim kişi psikopat , paranoya ne ararsan var türünden biriydi. Tanrı yardımcım olsun! Nefes alışımın hızlandığını fark edince Stephen bana döndü;
''Bir problem mi var balım'' dedi sakin bir ses tonuyla.
''H-hayır. Sen kiminle eşleşmişsin?''
''Mark, sen?''
''L-Luke''
Yüzündeki endişe fark edilebilecek türdendi. Luke'a baktığımda yüzünde benim korkumdan zevk alırcasına büyük bir gülümseme vardı. B*ku yedin kızım sen dedi iç sesim. Evet, öyleydi.