Medya; Blackpink - As If It's Your Last
Zil çalınca mutluluktan nerdeyse kalkıp dans edecektim. Tüm ders boyunca sıkıntıdan baygınlık geçirmiştim. Fark ederler diye Bangtan'a da bakamamıştım. Çünkü ne zaman o tarafa baksam çaprazımda oturduğu için Taehyung hemen beni fark ediyor, ve el sallıyordu. Dolayısıyla tüm Bangtan'a rezil oluyordum.
Ayağa kalkıp esnedim. Müzik ve resim dersinde olduğumuz için sınıf ikiye bölünmüştü. Lisa ve Jisoo resim sınıfındaydı. Ben ve Jennie ise müzik sınıfındaydık. Tabi BTS ile birlikte.
İki ders önce Yoongi ile bir iki kelime konuşabilmek adına müziği sevmediği halde neden müzik sınıfına geldiğini sormuştum. O ise her zamanki tavırlarını takınıp alaycı bir şekilde gülümsemişti.
"Çünkü resmim müziğimden daha kötü."
Gerçekten senin sevdiğin bir şey var mı Min her şeyle dalga geçen egoist Yoongi?
Düşüncelerimden kurtulup bana doğru gelen Jennie'yi iterek sınıftan dışarı çıkardım. İnanılmaz derecede açtım. Benim için Bangtan bir, yemek yemek ikinci sıradaydı.
"Yemek yiyemeyiz şimdi, maça gitmemiz lazım." diyerek beni durdurdu.
Jennie'ye dönüp ağlamak isteyerek koluna tutundum.
"Jennie anlamıyorsun.. Açım, hem de çok. Ayrıca ne maçı bu?"
"Bangtan," dedi Jennie. "Başka bir okulla basketbol maçları var. Namjoon beni özellikle davet etti." Namjoon derken gözlerinin parlamasını tabiki fark etmiştim.
Evet size demiştim değil mi, Bangtan bir yemek yemek iki diye. Sözümü değiştirmek istiyorum o an yemek yemek benim için her şeyden önemliydi. Ama yine de Jennie'nin ısrarlarına dayanamamış ve onunla koşarcasına spor salonuna gitmiştim. Maça gitmekteki tek sebebim Jennie'yi kırmak istemememdi. Kesinlikle Yoongi'yi görmek istiyor değildim. Ya da onun basketbol oynayışını izlemek istiyor da değildim.
Spor salonuna gittiğimizde salon tamamen boştu. 'Ne oluyor' dercesine birbirimize baktığımızda soyunma odasına giden koridordan bir çocuk çıkmıştı. Muhtemelen bizimle aynı yaştaydı, ya da bizden bir yaş büyüktü. Hafifçe gülümseyerek bize baktı.
"Maç okul çıkışına ertelendi, duymadınız mı?"
Jennie gözlerini büyütüp şaşkınlıkla bakarken mırıldandı "Namjoon'un bana öğle arası dediğine emindim."
Gözlerimden kalpler fışkırıyordu. Yemek yiyebilecektim. Bunun mutluluğuyla çıkış kapısına ilerledim. Benim aksime Jennie garip bir yüz ifadesine bürünmüşken beraber spor salonundan çıkıp yemekhaneye doğru yürümeye başladık. Jennie kaşlarını çatarak arkasına baktı ve bir iki saniye sonra tekrar önünde döndü.
"Sorun ne?"
"Sadece o çocuğu sevmiyorum. Zaten diğer takımdan, bizim okulda değil."
Başımı onaylar anlamda salladım. "Bangtan da sevmiyor mu onu?"
'Bilmiyorum' anlamında omuz silkti ve cebinden telefonunu çıkarıp mesajlaşmaya başladı. Muhtemelen Namjoon'a neden maçın ertelendiği ile ilgili şeyler soruyordu.
Eğer o çocuğu Bangtan sevmiyorsa ben de sevmezdim. Hele Yoongi sevmiyorsa hiç sevmezdim. Yoongi'nin sevgilisi okulumun örnek öğrencisi olacaktım. Açlığın kafama vurduğunu hissettiğimde maçın ertelenmesine tekrar şükrederek yemekhaneye doğru adımlarımı hızlandırdım.
"Lisa ve Jisoo ile konuştun mu?"
"Evet, maçın ertelendiğiyle ilgili mesaj attım şimdi. Yemekhaneye gelecekler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real or not ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Seni neden bu kadar seviyorum, bilmiyorum." + Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. Başlangıç: 14.07.2017 Bitiş: 09.04.2018 ©nemesislau2017