Elini başına yerleştirdi. Yüzünü defalarca sıvazladı. Ovuşturmaktan kızaran gözlerle amcasına baktı. Çaresizliğe düşmüştü. Konuşmaya ihtiyacı vardı. Her ne kadar Anastasia’dan kimseye söz etmek istemese de içinde yaşadığı savaşa bir son vermeliydi.
Russell Leonardo ya baktı. Kafasını kurcalayan bir şeyler olduğunun farkındaydı fakat sormadı. Leonardo anlatıncaya kadar bekleyecekti. Küçükken takındığı tavırlar hala üzerindeydi. Ona defalarca soru sorulmasından hoşlanmazdı. Açıklaması gereken şeyin zamanını kendi tayin ederdi. Karşısında oturduğu koltuktan onu süzmeye devam etti. Saat geç olmuştu. Russell yaşlı bir adamdı. Şimdiden esnemeye başlamıştı bile. Neyse ki Leonardo çok geçmeden söze başladı.
“Amca aslına bakarsan bir müddet sır olarak saklanmayı düşünüyordum.”
Russell oturduğu koltuğa biraz daha bıraktı kendini. Leonardo’nun ses tonundaki endişeye bakılırsa konu derindi.
“Neyi sır gibi saklamayı düşündün?”
Leonardo ‘nun aklını saran kızın ismini dilinden çıkarması pek kolay değildi. Sorunun cevabı Russell a gecikmeli geldi.
“Anastasia’yı… “ dedi duraksayıp devam etti “Anastasia’mı.”
Russell bu isimden anlam çıkarmaya başlamıştı. Ama şimdi bunlarla uğraşmak istemiyordu. Neden gerçeği net olarak anlatmıyordu ki?
“Leonardo sana daha ne kadar soru sormam gerekecek? Neden özetle anlatmıyorsun?”
Amcasının haklı olduğunu biliyordu. Söyleyeceği kelimeleri titizlikle seçip aklında topladı.
“Anastasia… evimizde çalışıyor. Hizmetçi olarak. Ona aşık oldum. Ve… daha önce bu kadar mükemmel hissettiğimi hatırlamıyorum.” Güçlükle de olsa söylemek istediklerini çıkardı ağzından. Aslında onda tattığı bambaşka hisler vardı ama uzatmak istemedi. Çünkü şuanda önemli olan ona karşı beslediği arzu değil onu kaybetme korkusuydu.
“Sen gerçekten aşık olmuşsun. Seni daha önce böyle gördüğümü hatırlamıyorum.” Dedi Bıyıklarının altında kalan dudakları gülümseme için yayılırken.
“Haklısın. Ben kalbimde bir ilki yaşıyorum. İşin en güzel tarafı oda beni seviyor.” Bunları söylerken bir anda şüpheye düşmüştü kalbi. Artık eskisi kadar seviyor muydu? Bugün ona nişanlanacağını söylediğindeki yüz ifadesi gözünün önünden gitmiyordu. İfadesine oturan şaşkınlık ihanete uğramışçasına bir hal almıştı. Ona defalarca formalite olduğundan bahsetse de yüzünün solmasına mani olamamıştı. İstemeden de olsa kalbini kırmıştı sanki…
“Gençliğin en tatlı duygusu aşk. Hele de doğru kişiyi bulduğunda zevkine doyum olmuyor. Ancak senin bu tada ulaşmanı annen imkansız kılar. Bunu hiç göze aldın mı?” dedi ellerini göğsünde kavuşturarak “Sonuçta kız hizmetçi. Bu Rose un kabullenebileceği bir durum değil.”
Russell ın söylediklerinde haklıydı. Ancak şuan annesini düşünmüyordu bile. Onun hayatına müdahele etmeye hakkı yoktu. Olamazdı da. Onun kafasını Anastasia nın düşünceleri kurcalıyordu.
“Amca annem umurumda bile değil!” sesini ciddileştirerek. “Henüz bilmediğin bir şey var. Biz dün gece bir karar aldık. Sana anlatmaya vaktim olmadı.”
“Ne kararı?”
“Biliyorsun şirketimiz hızla büyüyor. Ve babamda bunu istiyordu. Fakat bazı açıklarımız var. Büyümemize Bay lockwood her ne kadar katkıda bulunsa da hala desteğe ihtiyacımız var. Bizim büyüklüğümüzdeki bir şirketle ortaklığa.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anastasia (Tr)
RomanceDün gece yarım bıraktığı işi tamamladı. Yavaşça dudaklarını ona yaklaştırmasını beklemeden genç kızın ensesinden tutarak kendine çekti ve tek harekette onu kendine hapsetti. Yumuşak dudakları kendi dudaklarında kaybolurken Anastasia da Leonardo da k...