Harika. Bir kalpsizden kalpli birini yaratamazsın. İki kalpsizden ise hiçbir şey yaratamazsın. En azından benim böyle olmam için sebeplerim vardı. Geçerli sebepler. Gerçi onun bir sebebi olup olmadığını bilemezdim. Ama her neyse. Benden daha kötü olduğu bir gerçekti.
“Ne düşünüyorsun?” dedi tekrar beni belimden tutup kendine doğru çekerek. “Benden iyilik istemekle büyük aptallık yaptığını mı?” Gülümsedi.
“Bana istemediğim bir şeyi zorla yaptıramazsın.”
“Denemeye ne dersin?”
Telefon. Telefon çalıyordu. Elimi cebime attım ama cebimde telefon olmadığını fark ettim. Ses Alex’in cebinden geliyordu.
Telefonu cebinden çıkararak cevap verdi, “Evet?”
Telefonda ki kişi bir şeyler diyordu sanırım Alex’in dinliyormuş gibi bir hali vardı. Duyduğu şeyden pekte memnun olmamış gibi gözüküyordu.
“Neredesiniz?” dedi telefondaki kişiye. Telefonda ki kişinin cevabını dinledikten sonra, “Hemen geliyorum” dedi ve telefonu kapatıp tekrar cebine yerleştirdi.
“Şanslısın Momsen,” dedi sıkkın bir ifadeyle. Gerçekten şanslıydım. Telefonda Alex’in canını sıkan bir şey olsa da, burada bana vakit kazandırmıştı.
Bir sigara daha yaktı ve kapıya doğru yürüdü. “Geri geleceğim.”
Buna eminim. O çıktıktan ben de sonra odama çıktım.
Üzerimdekilerden kurtulup duşa girdim. Şimdi ne yapacaktım? Lanet Alex geri gelecekti. Lanet olsun. Ondan bir iyilik daha istemekle hata yapmıştım. Bu iddia işine girmekle daha büyük bir hata. Bir sonra ki gelişinde bir şeyler düşünmeliydim. Lanet olsun. Sanki bir çıkmazın içinde gibi hissediyordum.
Ilık suyun altında biraz daha kaldıktan sonra duştan çıkıp havluma sarındım. Banyodan çıkıp odama ilerledim ve üzerime şort ve tişört geçirdim. Islak uzun sarı saçlarımın havluyla kuruladım ve yorganımın altına girdim. Bu lanet Alex meselesini sonra düşünecektim. Gerçi erteleye erteleye nereye kadar devam edecekti ben de bilmiyorum.
*
Kapının tıklanmasıyla uyandım. “Efendim?”
Gözlerimi araladım. “Ne oldu Kristen?”
“Aşağıda bir misafiriniz var.”
Babam olmasın lütfen. “Kim?” diye sordum.
“Bay Lautner.”
Aman Tanrım. Luke gelmişti. Gülümsedim. “Hazırlanıp geliyorum, beklemesini söylersin.”
“Tamam efendim.”
Yataktan kalktım ve banyoya girip yüzüme soğuk su çarptım. Daha sonra odamdan çıkıp, kıyafet odasına girdim ve giyeceklerimi seçip aldım. Siyah kısa askısız bir büstiyer bluz giydim, altına kısa siyah şort ve askılı siyah külotlu çorap giydim. Üzerime de içimi gösteren beyaz bir gömlek giydim. Gömleğin altından birkaç düğme ilikledikten sonra çantamı aldım ve telefonumu çıkardım. Telefonum hala kapalıydı. Sigara paketimi çorabıma sıkıştırdıktan sonra telefonumu açtım ve aşağı indim. Salona doğru yürüdüm, Luke geniş koltuklardan birine yayılmıştı. Üzerinde lacivert bir gömlek ve kot pantolon vardı. Sade giyinmesine rağmen gerçekten çok hoş
gözüküyordu.
Luke ile bir geçmişimiz vardı. İyi iki arkadaş olmaktan daha fazlasını yaşamıştık. Yatakta gerçekten çok iyiydi. Ve beni de bu ilgilendiriyordu. Gülümsedim. İlişkimiz neredeyse iki aydan fazla sürmüştü. Ama değişik bir ilişkimiz vardı. İçinde hem arkadaşlık hem de cinsel ilişkinin olduğu saçma bir şey. Ben böyle olmasını istiyordum o da itiraz etmiyordu. Ama onun şehre dönmesine sevinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD CHOICE
أدب المراهقين“Evet, iddia gibi,” dedi Chris tekrar arsızca sırıtarak. Gülümsedim. Yapamayacağım hiçbir şey olamazdı. Chris eliyle karşıda ki masada oturan çocuğu gösterdi. “Onu iki hafta içinde kendine aşık edeceksin. Eğer kaybedersen benimle yatarsın.” Gösterdi...