19. BÖLÜM

38 6 0
                                    

~ DENİZE DOĞRU ~

"Sana ait olan her şey yakışır bana."

"Öyle diyosun yani?"

"Diyorum."

"Tabi ki yakışır sevgilim. Benim olan her şey senindir."

Gerçekten öyle mi? Onun olan her şey benim, benim olan her şey onun mu? Aşk bunu mu gerektirir? Aslında böyle olması gerekir.

FATİH'İN ANLATIMIYLA
'Benim olan her şey senindir.'
Ellerim, sana bakan gözlerim, seni düşünen aklım, seni seven ve senin için atan kalbim senin. Senin için. Bir eksik var ama ileride o da tamamlanacak. Soyadım yakında soyadın olacak. Bir tek bu eksik. Ama şimdilik.

Konuşmasını bekledim. Konuşmadı. Sadece dakikalarca yüzümü izledi. Bir ara koyu kahve gözleri denize daldı. O anı hiç bozmadım. O, öylece denizi izlerken ben de onu izledim. Mimiklerini, nefes alış verişini, her şeyini. Yüzündeki masumluğu gördükçe tekrar tekrar sevmek için nedenler buldum. Hiç kimse nedensizce sevmez, sevilmez bana göre. Ben bunu Sude'de öğrendim. Onun karakterini sevdim ben. Onu sevmem için bir nedendi bu. Kalbini sevdim mesela. İçinde tertermiz duygulular buluduruyor. Saçlarını sevdim mesela. Bir tek benim ellerim kayboluyor içinde. Bana bakışını sevdim. Beni kıskanışını ve bir çok şeyini. Tekrar tekrar nedenler aradım onu sevmek için. Ve her defasında farklı nedenlere rastladım. Bir gün sevmek için nedenler bulamazsam, bunları hatırlayıp tekrar seveceğim. Onun gibi merhametli biri olmayı öğrendim çünkü onun yanında. O bana öğretti benliğimi. Kaybolduğum bir yerde evime giden bir yol gibiydi o. Evime gider umuduyla attım adımlarımı o yolda. Bir an olsun kapılmadım umutsuzluğa. Ve sonunda istediğimi buldum onda.

"Fatih beni mi izliyorsun sen?"

"Evet sevgilim. Benim manzaram sensin."

"Vay. Romantik diyorsun yani."

"Her zamanki gibi."

Bu sefer de ben başımı omzuna koydum. Saçlarımı sevdi. Sonra öptü. O an bir kez daha anladım. Beni gerçekten seviyordu.

"Sude?"

"Efendim?"

"Beni neden seviyorsun?"

"Seni sevmek için bir nedenim yok benim. Ben seni, sen olduğun için seviyorum."

Ve bazılarına göre de sevmek için neden yoktur. Sude'de onlardan. Nedensizce seviyor beni. Hiçbir neden aramadan. 'Seni, sen olduğun için seviyorum.' diyor. Bilmiyor ki sadece onun yanında kendimmiş gibi davrandığımı.

"Peki sen beni neden seviyorsun? Ya da şöyle sorayım. Beni sevmek için nedenlerin mi var?"

"Ben birini nedensiz sevmem. Bir neden ararım. Ve sende fazlasıyla buldum."

"Ya bir gün sevmek için nedenin kalmazsa?"

"Elimde bir çok neden var. Onlarla yetinirim."

Elleriyle başımı omzundan kaldırdı.
"Birini sevmek için nedenler arama onda. Sadece kalbinin sesini dinle. O sana fısıldar." dedi. Biraz durdu ama sonra devam etti cümlelerine.
"Ama şunu da unutma. Karşındaki seni seviyorsa ve sen onu sevmek için bir neden bulamazsan bu, ona çok büyük haksızlık olur. Hem sen üzülürsün hem de seni seven." dedi dalgalı sesiyle.

-Bir saat sonra-
Güneş battı. Ay gökyüzünde ışık saçmaya, yıldızlar gökyüzünde parıldayamaya başladı. Hafif bir rüzgar değdi tenime. Sonra Sude'nin hafiften uçuşan saçlarını hissettim yüzümde. O kadar güzel kokuyordu ki o kokuyu bir daha hiç unutmayacağıma eminim. Eğer bir gün, onu aramak zorunda kalırsam o kokudan bulacağım onu. Saçlarının kokusu, teninin kokusu, kalbinin kokusu. Üçü bir arada. Üçüde farklı farklı anlarda, farklı farklı anlamlarda. Kaybolduğum bir yolda, son ana kadar hep yanımda olmasını istedeğim bir zamanda.

KÜSME AŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin