Selamunaleküm Canlar 😍
Hayırlı geceler 🌛
Sizi biraz beklettim, öncelikle özür dilerim...
Yaklaşık iki haftadır misafirim var ve hepsi her zaman gelip kalan insanlar değil. Onları boşlayıp bölüm yazamazdım. Normalde bugün de bölüm gelemeyecekti ama misafirleri erken yatırıp, birkaç saatlik uykumdan feragat edince bölümü düzenleyip attım.
Düzenlemeler de bu arada devam ediyor ve yakın zamanda hepsini tekrar yükleyeceğim.
Ve sizden bir konu ile ilgili dua bekliyorum. Benim için çok önemli. Siz sadece hayırlısı olsun derseniz bu bana yeter.🙏
Neyse gece gece bu kadar laf fazla.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum (özellikle satır arası yorumlarınızı)😊
Keyifli okumalar 💞
"Seren fırına bakar mısın? Kurabiyeler olmuştur."
"Bakarım ama bence biraz daha kalsın. Pişmemiş olabilir."
"Hayır, eminim pişmiştir. Ama biraz daha oyalanırsan kurabiye değil kömür çıkaracağız fırından." Elimdeki eksik listesini masanın üzerine bırakıp fırının olduğu tarafa gittim. Fırını açıp, çıkan buharı elimle savurduktan sonra tepsiyi çıkarıp tezgaha koydum. Yine Şeyma haklı çıkmıştı. Kurabiyeler pembe-beyaz çıtır çıtır gözüküyordu. Tepsiyle birlikte mutfağa geri döndüm. Siparişler için servisleri hazırlayan Şeymanın yanına gidip;
"Yine sen kazandın. Pes ediyorum... İşi ustasına bırakıyorum." dedim. Şeyma da bana dönüp yine o çok bilmiş yüz ifadesiyle bana bakarak;
"Hah şöyle... Usta ustalığını çırak çıraklığını bilsin. Hadi bakalım çırak hanım şunları hazırlayalım." İkimiz de gülüştükten sonra tabakları hazırlamaya koyulduk. Şeymanın güldüğünü, mutlu olduğunu görmek güzeldi. Bu zamana gelene kadar zor olmuştu ama el birliği ile başarmıştık.
O olayın üzerinden yaklaşık 1 ay geçmişti. O günden sonra Şeyma 3 hafta bizde kalmış ailesine de moralinin bozuk olduğunu, biraz kafa dağıtmak istediğini söyleyip izin almıştık. Biz biraz evde biraz dışarıda Şeyma ile ilgilenip onun psikolojisini düzeltmeye çalışırken Kerem kafenin yoğun olduğunu ve tek başına yetişemediğini söylemişti. Şeyma kafeye gelmeye başlayınca ben de onunla gelmeye başlamıştım. İşlerin yoğunluğunu bahane edip burada çalışmaya başlamıştım. Aslında amacım çalışmaktan çok Şeymayı göz hapsine almaktı. Psikoloğu, yalnız kalırsa kendine zarar verebileceğini söylemişti. Biz de onu yalnız bırakmamak için böyle bir yöntem bulmuştuk. Şeyma başta kabul etmemişti ama evde boş boş oturmaktan dolayı sıkıldığımı, sıkıldıkça Emire çattığımı ve kavga çıkardığımı söyleyince bir şey dememişti. Konu Emir olunca aramız bozulmasın diye hiçbir şeye itiraz etmiyordu. Emir zor zamanında yanında olduğu için onunla artık iyi anlaşıyordu.
Tabi ben Şeymaya yardımcı olurken benim de en büyük yardımcım ve destekçim Emir olmuştu. Son bir aydır neredeyse hiç tartışmamıştık. Şeymaya yardımcı olurken, annesiyle ilgilenirken kendi problemlerimizi bir kenarı bırakmıştık. Artık aynı yatağı paylaşmaktan rahatsız olmuyordum. Hatta işinden ya da annesinden dolayı hastanede kalmak zorunda olduğunda onsuz uyuyamıyordum. Saçma belki ama onsuz kendimi eksik hissetmeye başlamıştım.
Bu arada Hira teyzenin durumu gün geçtikçe daha da kötüye gidiyordu. Hastanedeki ilk zamlarına göre çökmüştü. Gözlerinin altındaki mor halkalar daha da belirginleşmiş ve iyice halsizleşmişti. Yanına her gittiğimde bebeği soruyor ve ona iyi bakmamı söylüyordu. Bütün umutlarını olmayan bebeğe bağlamıştı. Doğunca torunuyla neler yapacağını, onunla nasıl ilgileneceğini, onu ne kadar çok seveceğini anlatıyordu. O her böyle konuştuğunda benim içim burkuluyordu. En son gittiğimde hiç kilo almadığımı aksine zayıfladığımı söyleyip bebeğe ve kendime iyi bakmadığımı söyleyip hem bana hem de Emire kızmıştı. Söylenen yalana göre 4.5 aylık hamile olduğum için az da olsa karnımın büyümesi gerekiyordu ama karnım dümdüz olduğu için bebeği iyi beslendiğimi düşünüyordu. Yarın yine yanına gidecektik ve eminim yine kızıp bebeğin cinsiyetini soracaktı. Emirle bu konuyu konuştuğumuzda cinsiyetinin daha belli olmadığını bir dahaki kontrolde bebek kendini gösterirse belli olacağını söyleyecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN KÖRDÜĞÜMÜ
Ficción GeneralAbim kollarını benden çekip yüzümü göğsünden kaldırarak buğulu gözlerime baktı. "Niye ağlıyorsun?" "Geldin! Yanıma geldin! Mutluluktan ağlıyorum." Tekrar saçlarımı okşarken Emir de yanıma gelip gözlerime baktı. Bakışlarım birkaç saniyeliğine Emire...