'My name is Eddie'

3.8K 68 17
                                    

Kendime gelip kafamı kaldırdığımda penisinin tam karşımda durduğunu gördüm. Bir kaç saniye şaşkınlıktan sonra hızla ayağa kalktım. Benimle aynı hızda ayağa kalkıp yanıma geldi. Kulağıma doğru yaklaşıp fısıltıyla ''Çok masumsun. Ve ben seni bu yüzden istiyorum Lexi.'' dedi. Vücudumda olduğu gibi ellerimde yanmaya başlamıştı. Üstümdeki etkisinden nefret ediyordum. Onun yaptığı gibi kulağına yaklaşıp ''Çok kötüsün. Ve ben seni bu yüzden istemiyorum Justin.'' diye fısıldadım. Dediğim şeye çok şaşırmış olmalı ki aniden benden uzaklaşıp garipseyen gözlerle bakmaya başladı. Bir süre sonra gözlerini benden ayırıp kıyafetlerine baktı. Hızlı hareketlerle kıyafetlerini giydi. Omzuma çarpmayıda eksik bırakmadığı için gözlerimi devirip aşağı inişini izledim. Evden çıktığında pencereye koşup gidişinide izledikten sonra odama geri dönüp vücudumu banyoya doğru adımladım. Sıcak suyu açıp -ellerimi yakmayacak sıcaklıkta- kısa bir duşun ardından odama dönüp kıyafetlerimi giydim ve kendimi yatağa attım.

Sabah;

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda kendi odamda olmama şükretmekle beraber dün gece olanları yavaş yavaş hatırlamama lanetler okudum. Hatırladıklarım karşısında yüzümü buruşturmakla yetinip yataktan doğruldum. Yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı dağınık topuz yapıp mutfağa indim. Buzdolabını açtığımda güzel bir kahvaltı için gereken malzemelerin olmadığını farkettim. Yeniden odama çıkıp göbeğimi açıkta bırakan bir t-shirt ve dizlerime kadar uzanan sıkı bir tayt giydim. Yavaş adımlarla evden çıkıp aynı hızda yürüyerek marketin yolunu tuttum. Bir kaç dakika sonra markete vardığımda içeri girdim.

En baştan ürünlere bakmaya başladım. Bir kaç paket cips, bolca çikolata, kola vb. gibi sağlıksız şeyler aldım. Ağır bir depresyon geçirdiğim için kurtulmam gerekiyordu. Ve benim kurtarıcım abur cubur yerken saatlerce supernatural izlemekti. Her ihtimale karşıda bir kaç paket ped aldıktan sonra kahvaltılık bir kaç şey alıp kasaya doğru ilerledim. Kasiyer malzemelerin hepsini tek tek poşetledikten sonra elime verdi. Zorda olsa poşetleri bileklerimin üstüne yerleştirip marketten çıktım.

Yavaş adımlarla evin yolunu tutmuşken karşıma çıkan taş varlıkla yerimde çivilendim. Bana doğru yaklaşıp gülümsedikten sonra elimde bulunan poşetleri alıp ''Yardım edeyim.'' dedi. Ne diyeceğimi şaşırmış bir halde yalnızca gülümsemekle yetindim. Birbirimize gülerek eve kadar geldik. 

''Teşekkür ederim.''

''Ne için ?''

''Poşetler için''

''Önemli değil''

Tam eve girmek için arkamı döndüğümde ''Şey... Bu arada ben Eddie.'' diye bağırıp elini tokalaşmak istermiş gibi uzattı. Bende ellerimin yara olduğunu ima etmek amacıyla ellerimi gösterip gözlerimi devirdim. Bu hareketime bozulup hafifçe suratını buruşturdu. Boş bırakmamak için ''Yinede memnun oldum. Bende Lexi'' dedim. Yeniden gülümseyip eve girdim. Aldıklarımı dolaba yerleştirip kendime güzel bir kahvaltı masası hazırladım. Güzelce karnımı doyurduktan sonra masayı toplayıp odama çıktım. 

Üstümdekileri çıkarıp rahat bir pantolon ve t-shirt giyip yeniden dışarı çıktım. Biraz alışverişe gitmek beni rahatlatabilirdi. Evden çıkıp bir taksi durdurdum. Alışveriş merkezinin adresini verdikten sonra kulaklıklarımı takıp kendimi müziğe bıraktım. 

--

Alışveriş merkezinden içeri girdiğimde sıra ile mağazaları gezmeye başladım. Deri ceketlerin olduğu bölüme gidip göz atmaya başladım. Azda olsa korkmamı sağlayan ses ile arkamı döndüm ''Bunu alabilirsin'' deyip elime uzattı. Eddie... Beni takip mi ediyordu bu çocuk ? Yok canım neden öyle bir şey yapsın ki. Nazikçe gülümseyip uzattığı ceketi aldım ve ''Saol'' dedim. Birlikte sohbet ederek bir kaç mağaza daha gezdikten sonra dışarı çıktık. Yavaşça yanıma yaklaşıp ''Hadi atla bırakayım seni.'' deyip gülümsedi. Sunduğu teklif bana cazip geldiği için kabul ettim ve arabaya bindim.

--

''Kapıya kadar gelmene gerek yoktu Ed.'' 

''Tabiki vardı.''

Bu kısa konuşmanın ardından birbirimize gülümseyip yüzlerimizi izlemeye başladık. Ellerini yavaşça yüzüme sarıp suratıma yaklaştığında ona karşılık vermek istediğimi hissettim. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında o enfes tadını iyice kendime çektim. Aniden bilmediğim bir nedenden dolayı dudaklarımızı ayırdığımızda elini ensesine götürüp gözlerini kaçırdı ve ''Ben... Özür dilerim amacım bu değildi.'' diye homurdandı. Bende gözlerimi etrafta dolaştırıp ''Asıl ben özür dilerim'' diye fısıldadım. ''Neyse ben artık gideyim.'' diye haber verdiğinde ''Görüşürüz'' deyip eve girdim.

Selam, Yine ben geldim :) Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bir kaç bölüm Justin'i sokmayıp Lexi'nin, Eddie (Paul Wesley) ile mutlu olmasını sağlamayı düşünüyorum. Fikirlerinizi belirtin lütfen ;)

Heartbreaker (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin