ϟ 22 ϟ

2.9K 207 13
                                    

ϟ

"i loved and i loved and i lost you
and it hurts like hell"

ϟ

"Gidiyoruz, Draco. Zamanı geldi." Babamın sesiyle ona doğru döndüm. Zamanı gelmişti. Savaş gelmişti.

Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Benim için her şeyin açığa çıkacağı bir şeydi. Hayatımın her zaman başka bir kişiliği yaşamıştım. Artık kendi benliğimi bulmam gerekiyordu.

Kendimce savaş ile ilgili planlar yapmıştım. Hermione ile konuşacaktım. Ama duygularım hakkında olmayacaktı. Sadece şimdiye kadar ona yaptıklarım için özür dileyecektim.

Babam ve annem ile beraber Hogwarts'ın yakınına cisimlendik. Voldemort'un ordusu toplanmaya başlamıştı, neredeyse herkes buradaydı. Daha fazla beklemeden herkes asasını kaldırıp, Hogwarts'ı kaplayan kalkan için büyü fısıldadı. Asadan çıkan büyüler kalkana ulaştığında çarpıp büyük bir ses çıkardı. Parçalanmaya başlamıştı.

En sonunda ortada kalkan kalmayınca ölüm yiyenler Hogwarts'a yöneldi. Ben ise geriye doğru yürüyerek kalenin içine cisimlendim. Etrafta birçok koşuşturan insan vardı. Şimdi yapmam gereken şey Hermione'yi bulmaktı. Ama onu yalnız bulabileceğimden emin değildim.

Nereye gideceğimden habersiz bir şekilde yürümeye başladım. Altın Üçlü'yü bir arada görünce durdum ve beklemeye başladım. Harry yanlarından ayrılırken Ron ve Hermione başka bir tarafa yöneldi. Peşlerinden gittim.

Her ne kadar zor olsa da, denemem gerekiyordu. Beynine fısıldamak, ya da her neyse, daha önce hiç yapmadığım bir şeydi.

Dur.

Hermione birdenbire durunca, Ron onun elini tuttuğu için o da durmak zorunda kaldı.

"Bir sorun mu var, Hermione?" Ron'un söylediklerini buradan duyabiliyordum.

Ben Draco. Biliyorum, belki ismimi bile duymak istemiyorsun ama seninle konuşmam gerekiyor. Lütfen, tek istediğim bu.

"Hayır, bir sorun yok. Aklıma geldi de, benim Ginny'nin yanına gitmem gerekiyor. Bana bir yerde ihtiyacı olacağını söylemişti. Sen git, ben hemen döneceğim. Uzun sürmez."

Hermione'nin sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Ron kaşlarını çatıp anlamamış gibi baksa da onaylayarak tekrardan yürümeye başladı.

Ron gözden kaybolunca ortaya çıktım. Hermione de arkasını dönerek bana bakmıştı. "Bunu neden yaptığımı bile bilmiyorum. Ne söyleyeceksen söyle ve git."

İçime derin bir nefes çektim. Hazır olmasam da, artık zamanı gelmişti.

"Ben... Özür dilerim. Belki şu an bunu söylememin bir anlamı yoktur ama yapmam gerekiyordu." Kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etti. "Ben hiçbir zaman öyle olmak istemedim. Belki şimdi bunları anlamayacaksın ama mektubu okuyunca anlarsın."

"Ne mektubundan bahsediyorsun?"

"Henüz sana gelmedi, savaştan sonra gelecek. Dediğim gibi her şey orada yazılı. Özür dilerim, Hermione. Seni kırdığım, üzdüğüm, hayal kırıklığına uğrattığım için..."

Hermione daha da kafası karışmış bir şekilde konuştu. "Ne hayal kırıklığından bahsediyorsun? Malfoy, iyice saçmalamaya başladın."

"Biliyorum, biliyorum. Şimdi bunlar saçma geliyor. Ama seni temin ederim ki, her şeyin bir nedeni var. Duyguların, hislerin..."

Son söylediklerimden sonra başını iki tarafa sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Geriye doğru yürüyerek cisimlenmeye hazırlandım.

"Draco, bekle..."

Ama cümlesinin geri kalanını duyamadım.

ϟ

Bu ne kadar saçma bir bölümdü ya::(( Diğer bölümü de paylaşmak istemiyorum;(

O beynine fısıldama fikri de ne bilmiyorum

Son iki...

Dramione için bir kalp. ♥

Öpüldünüz! ♥

where's my love? | dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin