Sabah yine gözlerimi o lanet adamın evinde açtım. Kim mi? Babam. O adam ben daha annemin karnındayken bizi terk etti. 2 sene öncesine kadar hayatım normaldi. Annemle mutluydum. Ama artık o yok . Mutluluğum,huzurum,neşem,tek kelimeyle hayatım. Annemde böbrek yetmezliği vardı. Dayanamadı ve 2 sene önce beni bu dünyada tek başıma bırakıp gitti. Annem öldükten sonra bi anda ortaya o adam çıktı. Ve beni zorla da olsa yanına aldı. Kendisi İzmirin yeraltı dünyasının en güçlü mafya liderlerinden birisi. Ben mi? Ben o adamın özel işlerini yapan ve o adam sayesinde tanınan bir heykırım. Küçüklükten beri tek hayalim buydu ve onu kendi emeklerimle elde ettmiş bir insanım. Yeraltı mafyalarının özel işlerini yapan biriyim. Be onlar hakkında bilmediğim bir şey dahi yok. Kendilerinin dahi bilmeyip benim bildiğim şeyler dahi var. Tabi yaptığım işlerin karşılığında tirilyonlar dahi kazana biliyorum. Yani o adama muhtaç olmuyorum.
Ha bu arada ben kendimden bahsedim. Annemden sonra giydiğim tek renk. BEYAZ. Annemin en sevdiği renk. Ayrıca beyaz saçlarım, beyaz tenim var. Yüzümde tek farklı noktalarım, dudağımın dolgun ve kırmızıya çalıyor olması, ve ayrıca gözlerimin siyahlığı.
Bu kadar düşünme benim için yettide arttı bile. Yataktan kalkıp lavaboya girdim ve rutin işlerini halledip odama girdim tekrar. Gardırobumun kapağını açı elime beyaz t-shrt, beyaz şalvar türü pantolonumu, beyaz şapkonlu ceket son olarak ta basketçilerin giydiği spor yarım botlarımla tamamdım. Telefonumdan saate baktığımda 9 u 2 geçiyordu. Odamdan çıkıp mutfağa girdiğimde
masada oturmuş beni bekliyordu.Gülümseyerek,
– Günaydın kızım. Dediğinde sanki bizi o terk etmemiş gibiydi. Ruhsuz bi şekilde,
– Günaydın. Dedim. Sonra sesiz bi şekilde kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltımı bitirip ayağa kalktığımda bana bakmadan konuşmaya başladı,
– Biliyorsun bugün toplantı var. Geç kalma. Zaten sana işini öğretecek değilim, sen naapacağını biliyorsun. Dedi ciddi bi tavırla. Sonra kahvaltısında kaldığı yerden devam etti.
– Bu gün annemin yanına gidicem. Dedim ve mutfaktan çıktım. Odama geçip gereken dosyalarımı ve bilgisayarını alıp aşşağa indim. Dışarı çıkıp beni bekleyen BMW te binip,
– Mezarlığa. Dedim. Şoför ve ayrıca korumam olan adama.
Mezarlığa geldiğimizde arabadan inip koşarak annemin mezarının önünde durdum.
– Annem. Çok özledim seni. Hani beni bırakmayacaktın hiç. Söz vermiştin.
Seni asla yalnız bırakmayacağım demiştin. Ah!. Saçmalıyorum anne ben,sen bana bakma. Biliyor musun? Ben hep bi babamın olmasını istemiştim. Oldu. Ama buseferde sen yoksun annem. Bu seferde senin özleminle yanıyorum. Dedim hıçkırıklarımın arasından. Burada kaç saat böyle oturup annemle konuştum bilmiyorum ama korumanın konuşmasıyla tekrar dünyaya döndüm.
– Efendim patron aradı ve toplantının başladığını söyledi. Dedi. Kahretsin! Ben onu tamamıyla unutmuşum. Hemen arabaya atlayıp ATILGAN HOLDİNG e giitik. Arabadan inip hızla içeri girdim ve son hız asansöre bindim. 29 kata Gediğinde hızla inip toplantının olduğu odaya tabiri caizsse hayvan gibi daldım. Ve bilin bakalım ne oldu. Hepsi bir anda bana döndü.🙋🙌🙋🙌🙋🙌🙋🙌🙋🙌🙋🙌🙌🙋🙌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pskopat Aşk
RomanceBir kızın hayatında daha ne kadar bata bildiğini anlatan bir hikayedir. Kız hayatta ne kadar çabalarsa o kadar dibe batmaktadır. Her konuda. Özelliklede özel hayatında. Hayatında asla aşık olmayacağı birine aşık olur. Ve işte ozaman kurduğu bütün dü...