"Tedirgin bekleyişlerin ardındaki sessizlik " işte böyle bir tanım yalnızlığı ifade edebilirdi. Alışık olduğumuz yalnızlık tanımından çok uzakta farkli yaşantılar üzerinden çıkmaktadır.
Bu hikayede "Barispi" adındaki bir öğretmenin yaşadığı dönem için bütün dünya farklı bir konumda anlatılmaktadır. Dünya o dönemde sadece 2 ülke arasında kalmış ve barispinin ülkesinde son doğurgan kadında hayatını kaybetmiş ve olağanüstü hal ilan edilmiştir. Önlem olarak bireysel izolasyon uygulanacaktır.
bu izolasyon kişiler arasındaki iletişimin tamamen koparılması demektir. Çünkü teknolojinin vardiğı boyutlar herturlu hastaligin iletisim yollariyla transferine musaittir. Bir öğretmen olarak barispi tamda bu dönemde hayatının dönüm noktasıyla karşılaşacaktır.
Romanda bir sosyoloji öğretmeninin iletişimin yasaklandığı bir ortamda insanların kurtulabilmesinin iletişime bağlı olduğunu farketmesiyle akillara yerlesecektir...
Güneş karşı pencerenin pervazını yalayıp cama dokunduğunda henüz uyandığını ama o güne hazır olmadığını hissetti. Yorgunluk vardı gözlerinin üstünde, alkolü ve uyuşturucuyu uzun süre önce bırakmamıştı ve hatta hiç uyumamıştı sanki... O ki bir öğretmen disiplininde olması gerektiğini bilen biri olduğunu kendine sayısız kez tekrarlamış ve sonunda hayatını değiştiren kararlar almıştı. Ayna karşısındaki kendisine inanamıyordu gözlerinin altındaki kabartma hilal şeklindeki şişkinliği ona yılların çok çabuk geçtiğini anlatıyordu. Saatlerce rüya bile görmeden kesintisiz uyuması üstündeki gereksiz ağırlığı hafifletmeye yetmemişti. Bunun için banyo yapmak istedi ancak musluğun üstüne yorgun bir şekilde eğildi, vanayı çevirdi ve ısınmaya bıraktı. Dudaklarını birbirine sıkıştırıp farkında olmadan sağ yanağının üstüne çekiyordu. Bu hali bir şeylere karşı bıkkınlığı ifade ediyordu. Su ısınmaya başlarken bir daha işe geç kalmayacağına dair kendine söz verdi. Duşunu kısa zamanda aldı. O gün guneşin rengi bile cok farklıydı. Sanki bahara girmelerinin ilk haberciliğini o gün berrak gökyüzüyle üstleniyordu.
Boro ismindeki bu öğretmen özgürlüğüne düşkün ve ahlak olarak bir öğretmene yakışmayan kötü alışkanlıklara sahip biri olsa da onunla konuşan biri hemen onun bir öğretmen olabilecek karaktere sahip olduğunu görebilirdi. Çok köklü bir aileden gelmiyordu. Fikirlerinin etkileneceği aristokrat babasi ve annesi de yoktu. İnsan ilişkilerindeki bilgisinin çokluğunun kaynağını merak edenlere hep insanları ve kitapları göstermişti.. cok duygusal bir yapıya sahip olmasına rağmen insanlarla iliskilerinde cok daha analitik ve serin kanliydi. belkide insanlarin sorunlarina konusurken cok gecmeden cozum bulabilme yetenegi onu bu konuda iyi yapiyordu.
herkese yardimi dokunabiliecek yardim sever biri olan barispi insanlara karsi bu iyiliginden tek tarafli doatluklar edinmisti.
yaşı bir hayli geçmiş olmasına rağmen ne bir kız arkadaşı olmuştu ne de helal süt emmiş biri çıkmıştı ama arkadaşlarina bakilirsa karsi cinslede arasi iyi idi galiba bu ask mesk isleri ona gore deildi.yasadigi ulkeye sigamayan biriydi ayni zamanda ogrencilerini iyi etkilemisti.
insan iliskilerinden ortak degerlerden durmadan derslerinde bahsediyordu.
Ama o donemde dunya dengeleri sadece iki ulkenin ellerinin arasindaydi. bu iki ulke gizliden birbirlerine sabotaj yapmaktaydi.ulkesindeki son dogurgan kadinin dogurdugu kisir kiz ve erkek cocuklarinin nedeni anlasilamayan nufus kirimina dogru ilerledigini kendiside gormekteydi. Ama arkadaslariyla devletin yaptirimina karsiydi. Devlet bu duruma karsilik nufus koruma programina gecmeyi planlamaktaydi. bu programda iletisim uzerinden her turlu oldurucu tehdite karsi
iletisimi yasaklamakti.Barispinin oğrencilik yıllarından arkadaşı "soley" bu durumun savunucularindandi gazetede köşe yazari olmuştu ama ona gore düşünmeyi unutmuştu. Çünkü böyle bir şeyin insanin doğasina aykırı birşey olduğu bilen biri bu yaptırıma karşı gelmeliydi. Uzun bir zamandan sonra Dostlar birahanesi 'nde ona rastladiğinda yüzü kırışkırış olmus, çelimsiz vücünduna rağmen uzun altın sarısı saçları kısalıp keçeleşmişti. Onu tanımasa ve yaşının 32 olduğunu bilmese o her zmanki vakit geçirdikleri yerde bir bira içip kalkacaktı. Ama bu oydu besbelli yüreği bedenine sığmayan soley sevdiği kızdı ufak boylu celimsiz ama cesaretli meydanlarda sesi öğrencilere yeten kız... Evet daha çok anısı vardı hatırlayacağı ama ne olmuştuda bu kadar değişmişti. üzüldüğü görünüşü değildi. gazetesindeki yazılarından onun değiştğini biliyordu o yüzden yanına gidip ona söyleyecek sözü bulamıyordu. İçten içe anlam veremediği bu değişimin arkasındakini merak ediyordu. birasının son damlası arasında kalan bira damlalarından medet umarmış gibi son birkez kafaya dikmek istedi. sanki o ısınmış değersiz bira damlalarından cesaretini almış ve yüzünü buruşmuştu. ayağa kalkıp üstünü düzeltti. Aslında sarhoş kafasında dolanan soru o kadar zaman geldiği bu birahanede neden daha önce ona rastlamamıştı? Her şey eskisi gibi olabilirmiydi? başını kaldırdı ve emin adımlarla acelesi olmadan yürüyordu. Sanki onu daha önce hiç beklememiş yolunu o eski ahşap bar taburesi üstünde eski zamanlarını düşünürken gözlememişti. Soley yalnız dirseklerini masaya yapıştırmış. düşünürken barispinin gölgesini yanında hissetti. Kafasını çevirdiğinde eski günlerini gördü. O eski gücünü gözlerini ve mimiklerini zor zaptediyordu ve tek kelime çıktı ağzından "özür dilerim!".