Özgür. Benim kabuğundan çıkmak için dahi hareket edemediğim hayatımda dikenli bahçem. Çoğu travmalarımın sahibi. Umutlarımın kısmi katili. Tam olarak öldüremedi henüz. Bir anne nasıl kanı bozuk bir çocuk doğururdu bilmiyorum. Muhtemelen büyüdükçe kanı bozulanlardan.
Bana dediği gibi zayıftım. İnsanlar bana ne yaparsa yapsın sanki doğrusunu yapıyorlarmışcasına kabullenip kendimi onların eline teslim ederdim. İnandığım bir şey vardı ki ben bunu hakediyordum. Ne isteyip ne istemediğini dile getiremiyecek kadar özürlü olan bir kız diyemediği onca sözün altında kalmayı hakediyordu. Bindiğim otobüsün camından inecek olduğum durağa geldiğimi farkedince otobüsten indim. Yine o şen şakrak mahalle. Camdan cama dedikodu yapan teyzeler,bakkalın önünü süpüren Nuri amca ve çok içtiğinden henüz hala uyanamamış çatal bıçak Necati. Alıştığım ve bana bir faydası olmasa da her eve dönüşümde aradığım manzara. Buraya ben 5 yaşındayken taşınmıştık. İlk geldiğimiz zamanlar bu sevecen insanlar arasında olmaktan,yollarda koşturup ip atlamaktan zevk duysamda. Bir gün her şey bir kaç çocuğun sorduğu soruyla altüst olmuştu."sadem sen neden hiç konuş muyorsun? Bu oyunda konuşmazsan oynayamazsın." bu sözler ilk çocukluk travma mı geçirmeme sebep olmuştu ve bir daha sokakta oyun oynamamama. Evin önüne geldiğimde ayakkabılarımı çıkarıp zaten açık olan kapıdan içeri girdim. Muhtemelen annem bahçeyi suluyordu bu yüzden kapı açık kalmıştı. Salonda her zaman ki hakimiyetini kuran annemin meşhur tarçınlı kekinin kokusu her yeri sarmıştı. Henüz yeni pişmiş olduğunu düşündüğüm keki yemeyi es geçerek odama çıktım. Çantamı odanın herhangi bir köşesine atıp okul kıyafetlerimi de çıkararak banyoya yöneldim, yeterince üstüm başım toz içinde kalmıştı bir an önce anneme yakalanmadan yıkanmalıydım. Saçlarımda ki düğümleri parmaklarımla açmaya çalışırcasına sert bir şekilde aşağı doğru çekeledim. Banyoda ki işlerimi bitirdikten sonra henüz oturabildiğimde yarının cumartesi olmasıyla iyice rahat bi nefes alıp olduğum yere yayıldım. Yaralarım pazartesine kadar iyileşmiş olurdu. Saat babamın işten geliş saatine doğru gelirken aşağı indim. Hatice sultan yine döktürmüştü sofraya ne mahareti varsa. Zilin çalmasıyla koşarak kapıyı açtım. Gelen Sıla' ydı. Bizim okula göre daha uzak bir okula gittiği için hep daha geç geliyordu. Bu seneki bursluluk sınavını kazanırsa bir daha ki ay bizim okulumuzda öğrenim görmeye başlıyordu. Sıla bitik bir halde odasına çıkarken bende Hatice sultanın yanına mutfağa gittim. Annem geldiğimi duymamış olmalı ki hala har har bir şeylerle uğraşıyordu. Omzunu hafif bir şekilde dürtüp bana bakmasını sağladım.
-"Yapılacak bir şey var mı Hatice sultan"
-"yok güzel kuzum." deyip tekrar işine döndü. Bende kafa sallayıp içeriye doğru giderken annem seslendi
-"Sadem saat kaç oldu hala baban yok kızım bir arayıp konuşur musun babanla" gülümsedim. Annem ne dediğinin farkına varınca elinde ne varsa bırakıp hızlıca yanıma geldi.
-" Kızım özür dilerim bi an eşeklik ettim işte kafamı kaldı bende üzülme tamam mı kuzum ,ah benim akılsız başımm" deyip beni kollarının arasına aldı. Hey tabi ki de üzülmemiştim, böyle şeyler olurdu değil mi? Sizin için hayatınızın unutulmaz bir gerçeği olan şey başkası tarafından unutulabilirdi. Üzgünüm anne,babamı arayıp nerede kaldığını soramadığım için.***
Babam işten gelmiş,akşam yemeğimizi yemiş, sofrayı toplamış hepimiz evin çeşitli yerlerine dağılmıştık. Yine odamda laptopumun başına geçmiş roman arşivim için bölüm yazıyordum. Salepten bir yudum daha alıp kupayı komidinin üstüne koydum. Romanın adı henüz belli değildi. İçeriği ise çok dram yüklüydü. Başrolde ki karakter dilsizdi. Evet kendimi bir karakter olarak yazıyor ancak kurgusunu değiştiriyordum. Mesela bu kız çok masumdu herkes onu seviyor. Herkes arkasından iş çeviriyordu. Ama onu güzel ve özel kılan şey ise ona aşık olan John du. Tabi orda ki ismim Adele di. Komik ama acıklı hikayeleri olmasına rağmen mutlulardı.
Yeterince yazdığıma kanaat getirip. Laptopu kapatıp instagram sayfama girdim. Bi kaç söz paylaşıp mesaj kutusuna baktım. Mesajlara bakarken bizi gerçekten sevip takip eden insanlara cevap veriyordum. Onların arasından biri dikkatimi çekti. Benim gönderim üzerine cevap vermişti.Kullanıcı adı; kilit_zgr
Mesaj:"Gönderin:"parmakla gösterilen hayaller parmaklarımızı kırdı"
"Kaç parmağın kaldı?"Uzun süre yazdığı şeye bakıp nasıl cevap vericeğimi düşündüm. Sonra aklımda ki şeyi yazdım.
Gönderen; AlçıTutmayanKırıklar
Mesaj; "Parmaksız doğanlardansan kırılıcak bir parmağın olmaz"Yazdığım şeye gülümseyip mesajı görmesini bekledim. 10 dakika gibi bir süre bekleyip hala görmediğinde profiline bakmak için hesabına girdim. Biyografisinde hiç bir şey yazmıyordu. Profilde ise siyah bir resim vardı. Arkadaşları ise çok fazla yoktu 200 kişilik bir takipçisi vardı. Takip ettiklerine baktığımda 1 kişiyi takip ettiğini ve onunda ben olduğumu gördüm. Daha doğrusu sayfamı takip ettiğini. Merakım artarken gelmeyen mesaj üzerine telefonumu kapatıp komidinin üstüne bıraktım.
***
Uyandığımda günün kararmak üzere olduğuna yemin edebilirdim. O kadar çok uykusuz kalıyordum ki haftaiçleri genellikle haftasonu hep geç uyanıyordum bu sebeple. Midemden gelen guruldama sesleri bir türlü kesilmediğinde sıcacık yatağımdan ayrıldım. Hadi ama çok zor bir ayrılıktır bu. Oflaya puflaya banyodaki rutin işlerimi halledip aşağı indim. Evde kimseden ses çıkmıyordu. Telefonumda yukarda kaldığından yukarı çıkıp almaya üşenmiştim. En iyisi biri beni arayana kadar kimseyi aramamaktı. Ya onlar beni bulur kafasıyla buzdolaptan çıkardığım yumurtayı,domatesi ve biberi de alarak ocak başına geçtim. Bana göre en iyi kahvaltı menemen ve çay ikilisidir. Güzel bir gün menemen olan sofrayla başlar. Menemeni yapıp pişmesi için ocağa bıraktığımda televizyonu açmak için kumandayı aldım. Acaba kumanda da hangi düğmeye basarsak açılırdı. Evde televizyon hiç açmamış biri olarak genelde hep Sıla ya veya yakınımdaki birine açtırdığım ve kimse olmadığında bozmamak adına açmadığım için şuan bi çelişki yaşamıştım. Tekrar dan ' o kumandayı yerine bırak dostum' sesleriyle kumandayı koltuğun üstüne bi yere fırlattım. Yemeğimi yiyip mutfağı temizledikten sonra odama çıktım. Üstümü değiştirip saçımı düzelttim. Komidinin üstünde duran telefonumu alıp gelen mesajlara baktım. Biri annemden gelmişti. Diğeri de instagramdan gelen bir bildirimdi annemin göndermiş olduğu mesajı açtım.Gönderen;Hatice Sultan
Mesaj; "Yavrum bugün benim vardiyam var, babanda bi iş için şehir dışına çıktı günübirlik, Sıla da arkadaşına gitti performans yapıcaklarmış. Acıktığında mutlaka yemek ye aç kalma e mi kuzum. Öptüm yanacıklarından."
mesajına sırıtarak instagramdan gelen mesaja yöneldim. Dün ki çocuktan gelmişti ve bu ufak çaplı bir meraka yol açmıştı. Direk mesajlaşmaya bastım.Gönderen;kilit_zgr
Mesaj;"Kırılıcak parmağın yoksa başkasını parmağını kırarsın."Bu ukala cevabı gerilmeme sebep oldu ne sanıyordu herkesi kıran bir karaktere sahip olduğumu mu madem öyleydi o zaman bu yazdığıma kırılmazdı öyleyse.
Gönderen; AlçıTutmayanKırıklar
Mesaj; " Zamanında çok parmak kırmış biri gibi konuştun. Kırıklar nasıl yapılır biliyor olmalısın."Evet çokta aman aman bir kalp kırma sözü olmamıştı ama bana göre bu yeterliydi. Geçen günün aksine bu sefer mesajımı hemen gördü."Yazıyor..." Yazıyısla elim ayağıma dolaşır gibi oldu hemen kendimi toparlayıp elime geçen yastığı sıkmaya başladım. Biriyle sözlü olarak bile tartışmaya girmek beni geriyordu.Mesaj bildirimiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Gönderen;kilit_zgr
Mesaj;"Sanırım bunu yazarken beni kırmayı falan amaçlıyordun. Üzgünüm istediğiniz talep gerçekleşemedi. Seni kırık çıkık dünyaya getirenlere ve bunda emeği geçenlere karşı sende kırıcı olacaksın. Aksi takdirde. Hasteneler bana göre değil."
vay be iyi yazıyordu. Ahh ne diyorum. Basbayağa beni ezdi şuan. Görüldü yapıp bıraksam mı. Belki havam olurdu. Tabi havasız doğan bir Sademin hava bile yapmayı bilmediği gerekçesiyle tabikide(!) o mesaja cevap verdim.Gönderen;AlçıTutmayanKırıklar
Mesaj;" Rol amaçlı büyüdüğün bu hayatta,ebeveynlerin veya üstümüzde hakkı geçmiş diğer emektarların pek bir yetkisi yok. Sen istediğin sürece dünya renklenir. Sen istediğin sürece kırıklar yerini çatlaklara bırakır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duyulan Geniş Zaman
ChickLitHissizliği de tadacaksın bu bedende hisleri de. Kalbin acılarınla terbiye olurken, sessiz kalmak ne kadar güç bunu anlatacaksın insanlara. Konuşamıyorsam yazarım deyip bir umut ışığı yakacaksın kendine. İzmaritler yakarken ayaklarını pes etmeden tek...