"Sağ tarafından saldırmak sence akıllıca mı?" Alfa bahçeye koyduğu sandalyenin üzerinde oturmuş elindeki ağaç dalını yontuyordu. Elindeki bıçak güneş ışığını içerken gövdesindeki kırmızı taş kalp gibi atıyordu.
"İlk hamlende yenilirsin." Sözlerini elindeki ağaç dalının ucunu sivrilttiği gibi sivriltti. "Karın boşluğunda bir darbe ve ardından boğazında hissedeceğin ılık kan."
Momo öfkeyle babasına baktı. Ondan tam olarak ne istiyordu? Kendisinin iki katı büyüklüğündeki Kris'i devirmesini mi? "Onun avantajı deneyimi, senin avantajın ise hızın." Alfa dalın ucunda biriken tozlara üfledi. "Hızını kullan." Babası bunları söylerken bir kez olsun onlara bakmamıştı, kendini tamamen elindeki ağaç dalına odaklamıştı. Momo bazen babasının üçüncü bir gözü olduğunu düşünüyordu, tıpkı izlediği dizideki üç gözlü kuzgun gibi.
Momo karşısında duran Kris'e baktı. Kendisinden dört yaş büyüktü ve onlar için dört yaş dört yüz yaş kadar değerliydi. Momo burnundan derin bir nefes alıp nefesi ağzından verdi. Sinirden sıktığı dişlerini serbest bıraktı ve Kris'in üzerine atıldı. Sol arka bacağını küçük bir mesafe ile sıyırmıştı ama dişlerinin Kris'in etine değdiğine yemin edebilirdi. Ayaklarını direyip kendini durdurduğunda arkaya döndü ve tekrar saldırdı. Kris Momo'yu sağ tarafa savurmuştu fakat Momo son anda Kris'in anlık boşluğundan faydalanıp onu yere devirdiğinde gözlerindeki ışıltıyı babası ile paylaştı. Ön ayakları ile Kris'i yere bastırırken sivri dişleri bir gülümseme ile ortaya çıktı. "Bu işi öğreniyorum ha, ne dersin?"
Kris'in üzerinden kalktıktan sonra evin arkasına dolandı Momo. İnsan formunu aldığında kolundaki çizikleri gördü. Kan sızdıran küçük ve uzun çizikler ve moraran etler... Bunlar sadece başlangıçtı. Garajın içindeki kahverengi renkli ahşap dolabı açtığında renk renk kıyafetler onu karşıladı. Anlaşılan yine kıyafet alışverişi ondan habersiz yapılmıştı. Buz mavisi bir gömlek ve koyu renk bir kot pantolonu dolaptan çıkarıp çamaşır çekmecelerine yöneldi.
Yanlışlıkla üçüncü çekmeceyi açtığında önünde sünger bob deseni bulunan bir boxerı gördü. Kim böyle çocuksu bir boxer giyerdi ki? Jaejoong'un bile tüm boxerları beyaz ya da griydi. Momo çekmeceyi kapatırken hala gülüyordu.
Kris'le tekrar mutfakta karşılaştı, o da çoktan üzerini değiştirmişti. Beyaz bir tişört ve altına da lacivert bir şort giymiş saçlarını ıslatıp havaya kaldırmıştı. "Bacağımın derisini fena yüzmüşsün." Kris sol bacağını ona gösterdiğinde Momo "Sen bende bıraktığın çiziklere bak bir de." diyerek kollarını kaldırıp Kris'e uzattı.
İkisi de birbirlerinin yaralarına bakarken merdivenden gelen tıkırtılarla kapıya doğru baktılar. Taeyong kolunun altındaki değnek ile kapıda belirdiğinde Momo birkaç adımda buzdolabının yanına gitti ve kapağını açıp içinden hazır bir sandviç aldı. Dolabın kapağını kapattıktan sonra hızla mutfaktan çıktı.
Taeyong'un yanından geçerken bir kez olsun ona bakmamıştı. Momo Taeyong'un varlığını bir haftadır reddederken babasının onun bu evde kalmasına nasıl müsade ettiğine bir anlam veremiyordu. Babasına ilk karşı çıkışında başarısız olmuştu.
Taeyong Yedi Cehennem'de taraf değiştirmiş bir dönekti. Onun yüzünü her gördüğünde kendini birden o büyük savaşın ortasında buluyordu Momo. Yerde yatan ölü kurtlar arasında yürüyerek annesini araması, pençesini annesinin kalbine saplayan büyük kurdun vahşi görüntüsü... Anılar zihnine bir yılan gibi akıyordu.
"Hey iyi misin?" Kai'nin sesi onu kendine getirmişti. Kafasını iki yana sallayarak anıların sıcaklığından kurtulmaya çalıştı. Gözleri Kai'yi bulduğunda "Evet." diye cevap verdi. Kai bahçedeki bir ağacın gölgesine oturmuştu, onun yaraları Taeyong'unkinden daha hızlı iyileşiyordu ama hala sağ kolunu etkin olarak kullanamıyordu. Momo adımlarını onun yanına yönlendirdi.
"Sen iyi olabilirsin ama elindeki sandviç ruhunu çoktan teslim etmiş." Kai Momo'nun elindeki sandviçi işaret ederken güldü. Momo o anda elindeki sandviçi sıktığını anladı, onu öyle sıkmıştı ki sandviç ikiye bölünmüştü. Öfkemi ondan başka herkese ve herşeye gösteriyorum, diye düşündü. Kai'nin yanınaa oturduktan sonra ikiye bölünen sandviçin bir parçasını ona uzattı. "Madem ikiye bölündü, bu parça senin." Kai Momo'nun uzattığı sandviçi alıp elinde döndürdü. "Çok simetrik ve adaletli bölmüşsün." Momo ağzındaki lokmayı yutmadan Kai'nin sözlerine gülmeye çalıştığında lokması boğazında kalmıştı.
Bir an için nefesi kesildi ve kulakları çınladı. "İçine ne koymuşlar bunun?" Kai ambalajı yırtıp sandviçin içini yoklarken sordu. "Ben olsam jambon ve hindi salamını bir arada kullanmazdım."
Momo boğazına kaçan lokmayı ne yutabiliyor ne de dışarı çıkarabiliyordu. "Çünkü hindi salamı jambonun tadını bastırır. Ayrıca kirby salatalık yerine limon salatalık konulsa daha iyi olurmuş."
Momo'nun suratı morarmaya başlamıştı. Eliyle Kai'nin bacağına vurmaya başladı. "Sen hiç limon sal... Ne oldu?" Kai Momo'ya baktığında mor bir surat ile karşılaştı.
"Ne? Zehirlendin mi?" Şaşkınlıkla büyüyen gözleri Momo'nunkilere kilitlenmişti. Momo eliyle boğazını gösterdiğinde Kai'nin köşeli jetonu yeni düşmüştü. Momo'nun sırtına vurmaya başladı. Birkaç güçlü vuruştan sonra Momo'nun yutamadığı lokma ağzından dışarı fırladı. "Ben burada... ölüyorum..." Momo'nun kelimeleri bir öksürük tarafından yutuldu. "Sen ise sandviçte ne uyumlu olur ondan bahsediyorsun." Kendisine geldiğinde cümlesini tamamladı. Suratı hala mordu.
"Her dakika seni izlemiyorum ya. Nereden bilebilirim boğazına bir şey kaçtığını?" Kai'nin ani çıkışı Momo'yu olduğu yere sindirmişti. O doğru söylüyordu, Kai'nin her dakika onu izlemesi imkansızdı. Önüne dönüp elindeki sandviçin ambalajı ile oynamaya başladı. "Evde yattığın günlerde aşçılık kitapları okudun herhalde."
"Salatalık türlerini bildiğine göre." Momo yine de son sözün sahibinin kendisi olmasını istedi. "Son söz her zaman senin olmalı değil mi? Momo Morsurat!" Kai yüzündeki yarı bozulmuş yarı gülümser ifade ile sordu. "Morsurat mı?" Momo büyüttüğü gözleri ile ona döndüğünde ifadesi tamamen bir gülümseme halini aldı.
"Evet, itirazın mı var Momo Morsurat?" Momo onun siyah saçlarına uzandığında Kai onun ellerini tutup indirdi. Yaptığı hareketten dolayı sağ kolu acıyor olsa da Momo'nun yüzündeki gülümseme onu mutlu etti. Yukarıdaki pencereden onları izleyen bir çift gözün sahibi ise o anda bir yemin etti ve o ettiği yeminleri tutan birisiydi.
Haftalar sonra bölüm atmak.. Zordu ama değdiğini düşünüyorum. Umarım bu bölüm uzun zaman beklediğinize değer. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi bekliyor olacağım. Bu arada medyada Taeyong var *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpha | Kim Jongin
FanfictionDolunaydaki her uluma sesi yeni bir efsanenin başlangıcıdır. Alpha |@Balaccie| Tüm hakları saklıdır. ©