-4-

342 16 2
                                    

Ben hala gördüğümün etkisinden çıkmak isterken,o kendini toparlamıştı.hızla beni ittirdi.hafif sendelesemde kendimi toparladım.buna zorundaydım.

Derin bir nefes alarak etraftaki kan gölünü işaret etti.kaşları hafif çatılmış,ağızı şaşkınlıkla açılmıştı.

Omzumu silktim.ne diyebilirdim ki.

"Bir açıklaman vardır umarım?"

"Bir merhaba yok mu?uzun zaman oldu."

"Sandığın kadar değil.hala bir açıklama bekliyorum?"

"Sanırım açıklamaya gerek yok.kendimi hiç uzun cümleler kuracak havada hissetmiyorum."

"Öyle mi?ama bence bu manzara bir açıklamayı hakediyor."

Hızla kolumdan tuttuğu gibi biraz ilerideki 2 katlı eve sürüklemeye başladı.istesem onu şuracıkta öldürürdüm ama yapmadım.onunda zamanı gelecekti.şimdi ,sadece ne yapıcağını merak ediyordum.kapıyı hızla açtığında arkamızdan kilitledi.beni bir sandelyeye oturtunca iyice meraklandım.ne yapacaktı?sorguya mı çekecekti.karşıma oturduğunda gözlerimin içine odaklandı.gözlerinden hiçbirşey okuyamıyordum.sanki dünyayla arasına görünmez bir duvar örmüştü.benim gibi...

"Burada ne işin var?"

"Daha fazla kılişe olabilirmiydin acaba?"

"soruma soruyla karşılık verme."

"Bana emir verme."

Sıkıntıyla ofladığında onu daha fazla zorlamamaya karar verdim.

"arabamla gezmeye çıkmıştım.Birini arıyordum.Arkadaşların yoluma taş koymaya kalktılar."

"Kimi arıyordun?."

"Ne çok soru soruyorsun..."

"Kimi?"

"Seni."

Kaşları hafifçe yukarı kalkmıştı.şaşırdığını belli etmemeye çalışıyordu.başka birine göre belki çokta başarılıydı ama bana karşı değil.o numarayı çıkartan bendim.

"Beni neden arıyordun?"

"Ejderha'nın kim olduğunu sordun mu?"

"Bunun konumuzla ne alakası var?"

"Sordun mu?"

"Sensin.ejderha sensin."

"Peki neden bu lakabı aldığımı sordun mu?"

"Evet..."

"Cevabın hoşuna gittiğine eminim."

"Aslında hayır.hiç hoşuma gitmedi."

"Ne o bana saygı duymuyor musun? ya da hayranlık? önümde eğilmiyicek misin?"

"Hayır yapmıyıcağım.çünkü anlattıkları şeyler bana bir trajediden başka birşey ansımsatmadı."

duyduklarıma şaşırmıştım.söylediklerinin sevinciyle ona 3 dakika daha yaşama hakkı verdim.

Dakikalar sessizce geçerken daha fazla dayanamadım ve ayağı  fırladım.aynı anda oda ayağı fırlamıştı.

içten içe fısıldadım."bu işi şimdi bitirelim"

Diz kapaklarına hızlı bir tekme savurduğumda koluyla engelledi.bu sefer hızla yumrumuğumu çenesine indirdim.ama darbem hedefini bulamadan nazik eller tarafından engellenmişti.sinir katsayım artıyordu.hiçbir girişimde bulunmuyor,sadece kendini savunuyordu.

sinirle üstüne zıplayıp kollarımı boğazına bacaklarımı beline sardım.ellerimi boğazına indirirken gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.birden telefonun sinir bozucu sesini duyduğumda umursamadım.sürekli çalmaya devam ederken bir mesaj sesi duyuldu ve aramalar kesildi.kendimi hızla kucağından indirirken gözlerimi heran bir hamle yapabiliceği gerekçesiyle gözlerinden ayırmıyordum.telefonu kotumun cebinden  çıkarıp mesajı okuduğumda aniden elimde paramparça olmuştu.beni parçalara ayıran cümle şuydu.

"abla babam ölüyor..."

                                        -Emre.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin