BÖLÜM 4

34 1 0
                                    

Medyada Cem var.⬆

Medyada Metin var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medyada Metin var.⬆

Sudem'den
..........2 saat sonra............
Cem hızlı bir şekilde yanıma geldi. Abimde onun arkasından Cem beni sarsmaya başladı.
"Nerde benim ailem?... Kuzenim nerde Sudem?... Benim Damlam nerde?... Sudem cevap ver!"
"Cem bir sus kız transta. Abim kardeşlerin en seveceni ne oldu? Abim? İyimisin?"
Sanki bu soruyu bekliyo gibi bağırmaya başladım.
"Sizce iyimiyim hı şu anda en sakin olması gereken kişi ile konuşuyorsunuz!" ayağı kalkmakla onlarda kalktı. "Sudem sevecen Sudem her şeyi alttan alır içerdeki ablamın yerinde olsam şu andakiden daha az açtırdı!" kızlarda benim sesime uyardılar ama aldırmadım." Ben beyefendiye bir şey açıklayamıyorum ama sen beni azarla iyiki heykırım! Sana sormadan o adinin kim olduğunu bulmazsam ve onu en kötü ANKA yöntemi ile öldürmesem benim adım Sudem değil!" aklıma gelen fikirle çantama koştum silahımı, flasımı, telefonumu ve anahtarımı aldım. Silahı gören kızların ve abimin gözü büyüdü. Bana gelirlerken "Peşimden gelenin cesedini bile bulamazlar. Etini kedilere kemiğini köpeklere organlarını organ mafyalarına veririm ona göre."
................5 saat sonra.............
Ablamda dövmek isteyebilir şerefsizi. Yüzüne bitane daha çakıp bıraktım. Kezzap şişesini elime aldım. Kapağını açtım . Tam kafasına dökücekken telefonum çaldı.
"İkiiiiiizzzz?"
"Sudem nerdesin?"
Kafasına kezzap dökerken telefonla konuşuyordum. Adam inlemeye başladı. Adama sus lan diye bağırdım.
"Sudem napıyon?"
"Kezzap döküyom."
"Ne?! Neyse Damlayı yoğun bakım ünitesine geçirdiler."
"Tamam geliyom." diyip telefonu kapadım. Adamın karnına geçirdiğim çakımı çıkarıp yaraya kezzap döktüm. Şişeyi köşeye koyup dışarı çıktım ve hastanenin yolunu tuttum.
............1 saat sonra..........
Kızlar gene uyudu ama bu sefer benim yerimde abim var. Yanına gidip alnına öpücük bıraktım ve konuşmaya başaladım.
"Sence Damla'nın canı acıyomudur abi?"
"Bilmem ama eğer aşık olduğu kişi varsa ve üzülüyosa o da üzülür. Melis'ı hatırlıyormusun?"
Melis kuzenimizdi ve onun sevgilisi vardı.
"Evet de niye"
"Sevgilisi bıçaklanmıştı ya o zaman Melis deliye döndü. Aģladı bağırdı çağırdı. Sevgilisi gözlerini açtığı gün yanı başında oturuyordu. Bende o odanın içindeydim ve sadece 3'ümüz vardık. Çocuk uyanınca dedi ki 'sen bir daha üzülme o zaman yaşayamam zaten sensiz hiç yaşayamam ama o güzel gözlerinden o yaşlar akmasın' ben hayretle çocuğa bakıyordum. Çocuk devam etti. 'Ben sadece uyudum ama uyudum diye bu kadar üzülmemelisin şimdi aklindan benim üzüldüğümü nerden bilyo diye geçiyodur. Biz birbirimize bağlıyız aşkım' dedi. Melis'te hayretle kafasını salladı. "
"Abi ben aşık olsam ve sevgilim olsa ne yapardın?"
"Biraz hırpalardım da neden sordun yoksa sevgilin mi var."
"Abi yapma lütfen ya olmadığını ve olmayacağını da biliyorsun."diyip camın önüne geçtim. Damlam gel buraya orda olmak sana yakışmaz karizman çizilir bak sonra. Bizi üzmek yakışıyormu hiç sana. Hadi gel abla. Cama bir kez tıklattım.  Küçükken ikimiz böyle konuşurduk. Damlama dikkatle bakmaya başladım. Parmağını hafif cama vurur gibi yaptı. Damlam uyandı! Ne yapam. Cama heyecanla bakmaya başladım. Tebessüm ederken birden yüzünü buruşturdu. Mermiyi çıkarmadılar mı bunlar? Hemşire tam odaya giricekken engel oldum.
"Kurşunları çıkarmıştınız di mi?"
"Bir tanesini çıkardık ama diğerini daha çıkaramadık."
İçeri geçmesine izin verdim Damla biraz kıpırdandı sonra cihazdan tiz bir ses gelmeye başladı. D-Da-Dam-lam yapma bunu bize doktorlar girmeye başladı elimi camda birkez daha tıklattım cevap yok hemşire perdeyi kapatınca ağzımdan küfür çıkmasını engelliyemedim. Yere oturdum bir süre sonra erkekler geldi. Bizi hiç yalnız bırakmadılar ki zaten. Savaş gelip yanıma oturdu ve konuşmaya başladı.
"Sudem ne oldu?"
"Dam-Damla."
Diğer erkeklerde geldi. Aras tedirgin bir şekilde "Ne Damlası?" diye sordu. Bende bizimkilerin ve abimin uyuduğunu görünce devam ettim.
"Kurşunlardan birini çıkaramamışlar ve bu kalbe yakın olan yani yaşanan olaya bakılırsa."
"Baştan anlatsana şunu be!"
"Tamam Aras sakin. Ben camda onu izliyordum küçükken Damla nerdeyse hiç konuşmazdı bende ondan bir teknik geliştirdim. Cama bir kere vurdum şimdi bu o dilde yanındayım demek dikkatle Dalmaya baktım. Parmağını hafif kaldırıp cama vurur gibi yaptı ve tebessüm etmeye başladı ama sonra yüzünü buruşturdu  bende içeri giren hemşireyi durdum. Kursunlardan birini çıkaramamışlar. Hemşire içeri girip Dalmaya yaklaştı. Oda kıpırdandı. Sonrada cihazdan gelen tiz ses."diyip kafamı eğdim.  Savaş beni tek koluyla sardı ve saçımı okşamaya başladı bende daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Bir süre sonra uykum gelince Savaş'ın kolları arasında uykuya daldım.
Cemre'den
Ağlama sesi ile uyandım. Kızlar uyu-oha Savaş Sudem'e mi sarılıyo?
"Bence birbirlerini seviyorlar sence?"
Yanıma baktığımda Asya'nın sorduğunu anladım.
"Seninle aynı fikirdeyim Asya."
Bir süre sonra Savaş'a döndüm.
"Savaş Sudem'ı buraya getir istersen sesi kesildi uyumuştur." dedim. Savaşta Sudem'i kucaklayıp kalktığım yere geçti. Sudem çocuğa ahtapot gibi yapışmıştı.
...............15 dakika sonra..............
Karşıdan koşarak gelen biri vardı ve "Hocam!" diye bağırıyordu. Ecem'in yanına gelince onu dürtmeye başladı.
"Ne var Esma?"
"Hocam Ferit hoca ameliyata girmenizi istediğini söyledi. Hastanın adı Damla Çakar."
Ecem anında ayaklandı ve kızın peşinden gitmeye başladı. Hadi Ecem kurtar ablamızı.
Ecem'den
Esma'nın söylediklerinden sonra hızla kalkıp Esma'nın peşinden koşmaya başladım. Hızlı bir şekil de peşinden giderken kararlılığımı koruyordum. Derin bir nefes alıp ameliyathaneye girdim. Üzerimi değiştirmek için odalardan birine girip önlüğümü giydim. Boneyi başıma geçirirken elim saçıma takıldı. Elimi çekiştirirken içimde artık tutamadığım bağırtımı saldım.
"Lanet olasıca!"
Derin bir nefes alıp yavaşça elimi saçımdan çektim. Gözümden yaşlar ince bir dere gibi yatağından taşmadan akarken, elimdeki saçları temizledim. Yanağımdaki yaşları da temizleyerek odadan çıktım. Ellerimi güzel bir şekilde yıkayıp üstün körü bir kararlılıkla içeri girdim. Herkes anında bana dönerken gözlerindeki endişeyi o an görmek istemedim. O kadar üzgün bakıyorlardı ki ameliyatı başaramayacağımı çağrıştırıyordu.  Kafamı iki yana salladım. Hangi hastam elimde ölmüştü ki? Henüz kimse. Çünkü daha toydum..
"Hazır mısınız çocuklar?" dediğim de terddütlü bir şekilde kafalarını salladılar.  Sinirlerim gerilirken onlara tek tek baktım. Yutkunmaları beni tuhaf yapmıştı. Ama onu düşünemezdim şimdi.
"Kendinize gelin! Biz bir doktoruz. Kaybederiz de kazanırızda. Bu değişmez. Hiçbir şey kendiliğinden oluşmadı. Oluşamazda. Siz de şimdi bu kadını kendine getireceksiniz . Her zaman bir umut vardır."diyip Damla'nın hazırlanmış bedenini gördüm. Elimi hemşireye uzatınca hızla elime eldiveni taktı. Herkesin birbirine güveni gelmişti. Buna buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim ve yaranın başına geçtim. Kurşun deliği hafif bir şekil de büzüşmüştü. Hemen deliğin etrafını temizledim. Kalemle keseceğim yeri belirlerken yaşadığını gösteren küçük kalp atışlarını da dinliyordum. Bu sayede de daha iyi konsantre oluyordum.
"Neşter." dememle neşter elime geldi. Çizdiğim yeri dikkatle keserken diğer aleti istiyordum.
"Eastman. "
Yavaşça 'neredeyse kaburgalarını gördüğüm yaraya' eastman'i yerleştirdim.. Yara biraz daha ayrılırken şimdi tüm kaburgaları önümdeydi ve ben kurşunu görebiliyordum. O kadar tehlikeli bir yerdeydi ki yutkunmadan edemedim.
"HOCAM NABZI DÜŞÜYOR." diye bağıran asistanıma dişlerimi  sıkarak baktım.
"Kapa çeneni hemen!"
Herkeste ayaklı bir endişe vardı. Derin bir nefesini daha alıp,
"Babcoc forseps!"
Kurşunu görüyordum. Büyütücüye biraz daha yaklaştım. Kalbim hızlı hızlı atarken makine asla duymak istemediğim bir sesle yankılandı. Gözümden bir yaş düştü.  Sesli bir şekil de yutkundum. Bitmiştim o an. Yanıma birisi gelirken ona döndü kafam istemsizce.
"Yapabilirsiniz Hocam. Size güveniyoruz."
Bu sesi Esma'ya aitti. Kafamı iki yana salladım.
"Bitti."
"Hayır bitmedi. Sizi az çok tanıyorum. Siz kararlısınız. Bunu da yaparsınız. Yapın lütfen." dediğin de pes etmiştim. İlk cümlesinden.
"Sakin olun." diyip büyütücüden kalktım.  Açık yara şimdi normal olarak gözümün önündeydi.  Yutkundum. Yapabilirdim. Yapacaktım. Elimi kalbe yaklaştırdım. Kalbi tuttuğum da,
"Hocam ne yapıyorsunuz?" sesini duymamla kafamı havaya kaldırdım.  Birçok doktor beni şaşkınlıkla izliyordu. Kafamı indirdim ve kalbi yavaşça sıktım. Kalp tepki vermedi.
"Solunum cihazını bağlayın hemen!" dediğimi yaparlarken kalbi sıkmaya devam ediyordum. Solunum cihazını bağladıklarında daha kuvvetli sıktım kalbini. Bu bir kaç yarım dakika sürdü.  Yine pes ettim. Elimi kalpten yavaşça çektim. Dudaklarımı yaladım. Derin bir nefes aldım.
"Olmadı." dedim gülerken.
"Üzgünüz hocam."
Onlara baktım ağlayarak.
"Susun. Anladınız mı? SUSUN!" diyip başımı iki elimin arasına aldım. Hayır!  Ölemezsin. Şimdi değil. Lütfen. Lütfen atsın kalbin. Lütfen...
"Öldü o!  Çıkın dışarı." dediğim de Esma yanıma geldi.
"Hocam başardınız. Atıyor. KALBİ ATIYOR." dediğin de dişlerim titremeye başladı.
"Gerçekten mi? Ha?" dediğim de başını salladı. Hızla başına geçtim büyütücünün. Elime Babcoc forseps'ı alıp kurşunu aramaya başladım. Dibe batmıştı kalbi elime aldığımda. Ve bu tedirgin eden bir olaydı. Sakin olmalıydım. Ve olacaktım. Alet sert bir şeye değince derin bir nefes aldım. Alnımdan düşen damla büyütücünün baktığım yerini kapatınca tek gözümle bakmak zorunda kaldım. Kurşunu yavaştan çıkardım. Ve küçük tasa attım.
"Bravo Hocam. " dedi Esma. Ona gülümsedim. Şimdi iyiydim işte. Ama hala tehlike devam ediyordu.  Umursamadım çünkü bunlar çocuk oyunu gibiydi benim için. Gülümsedim ve kalan işlerimı hallettim. Yarayı bir sanat gibi dikerken Damla'nın nabzı normale dönüyordu. Çok yavaş bir şekilde. Tehlike her ne kadar ortadan kalksa da devam ediyordu. Bu yüzden yoğun bakım ünitesinde kalacaktı. Başına geçtim. Ve soluk alnını öptüm. Ameliyattan çıkıp kızların yanına geldiğimde yüzüm asıktı. Oyun oynuyordum onlara. Bir çığlık yükseldi.
"Hayır!"Çığlık atan Sudem'di. Diğer kızlardan Başak ve Cemre bayılırken Asya sessizce ağlıyordu. İç Çekerek.
"KIZLAR." diye bağırmamla Asya yavaşça gözlerini banâ dikti. Sudem ise hala aynı şekilde çığlık atarak ağlıyordu.  Yanına hızla gidip onu sarstım. Bana ağlayarak baktı.
"Ağlama! Sakın ağlama." dediğimde güldü.
"Yaşıyor mu?" dediğinde kafamı yorgun bir şekilde salladım. Bana sıkıca sarılacakken bünyem daha fazla kaldıramadı. Bilincim kayarken gülümsedim.

Yeni bölüm! Lütfen votrum(vote ve yorum) yapmayı unutmayın. Sevgilerimle vahşi panterlerim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECE GÖLGESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin