Birbiri ardına dizilmiş o yüksek çınar ağaçlarının üstünde isimlerini dahi bilmediği o kuşların cıvıltısı eşliğinde her zamanki gibi okuldan çıkıp eve doğru gidiyordu. Diğer günlere göre tek bir şey farklıydı. Kuş cıvıltılarının seslerinden öylesine zevk alıyordu ki gökyüzünde süzülürcesine bir hisse kapıldı. Daha önce bu kadar zevk alarak bu sokaktan yürümemişti. Sanki ayakları yerden kesilmiş ve şehrin tüm kirliliğinden yavaş yavaş uzaklaşıyor ve arındığını hissediyordu. Aslında şehrin kirliliğinin farkında olabilecek bir yaşta bile değildi. Sadece 14 yaşındaydı. Yola çıkarken aklındaki tek şey eve gidip hızlıca ödevlerini bitirmek ve 3 gündür bir türlü geçemediği o bilgisayar oyunundaki lanet bölümü geçebilmekti. Zaten hayatında okul dışında yaptığı tek şey bilgisayar oyunu oynamaktı. Yaşadığı apartmanda kendi yaşıtı pek çocuk yoktu. Sadece alt komşularının kızı Selin vardı ama onunla da pek anlaştığı söylenemezdi. Okulda da genelde yalnız başına takılır ve diğer çocukların hareketlerine pek anlam veremezdi.
Eve varması için son dönemeci döndüğünde bir anda ayaklarının üzerine bastığını hissetti. Etraftaki tüm dükkânların camları kırılmış, birçok yerden ateşler yükseliyor, etraftaki insanlar gözleri dönmüşçesine koşuşturuyorlardı. Patlayan silahlar, yaralılar, çığlıklar... Bütün bunları anlayabilmesi dakikalar sürmüştü ve olduğu yerde kalakalmıştı. Geriye de dönemiyordu. Sanki ayakları kilitlenmiş ve hareket etmesini engelliyordu. Hareket etmeye de çalışmamıştı aslında. Bir anda dikkat kesildiği bir ses duydu. Korku ve dehşeti harf harf, kelime kelime işleyen bir haykırıştı bu. Duyduğu ses giderek büyüdü zihninde. Sesin sahibini tanıyordu. Hem de çok iyi tanıyordu. Ama bir türlü kim olduğunu çıkartamıyordu. Bir süre sonra sanki o karmaşa içindeki tüm sesler kesilmiş sadece o sesi duyuyor gibi hissetti. Sese doğru gidip o sesin kime ait olduğunu öğrenmek istedi. Çok tereddüt etmişti. İlk adımı atmakta çok zorlanmasına rağmen içinde büyüyen merak korkusunu yenmeyi başardı ve ilk adımını attı. Yere her attığı adımda ses beyninde değil sanki tüm bedeninde büyüyordu. Giderek hızlandı, daha da hızlandı. Ama sese yaklaştığından emin değildi. Ses zihninde yankılanıyordu. Sesin nereden geldiğini bulamıyordu. Bir anda bir şey onu durdurdu. Yavaşça kafasını sağa doğru çevirdi. Alnının tam ortasına doğrulmuş namluyu gördüğünde, zaman neredeyse durmuş gibiydi. Nefes alışı hızlandı ve artık tek duyduğu şey kalp atışlarıydı. Çok korkuyordu. Bu korku uzun sürmedi. Çok kısa bir zaman sonra o büyük patlama sesini duydu. Bir anda etrafını karanlık sardı. O büyük patlama sesiydi artık zihnini dolduran yankılanma. Ses giderek azaldı, azaldı. Geriye kalan tek şey artık karanlık ve koca bir sessizlikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri
Science FictionKitap kapağında gri ile yazılmış kelimelerin varlığı sana ne hissettirirdi? Hayat sana görünür olmak için siyah yada beyaz olmanı söylüyor. Peki ya hayat gri bir zemin üzerine yazılmış gri cümlelerden ibaret ise? Dostum siyah yada beyaz olmak bir te...