genç kadın, kapalı gözlerine yansıyan güneş ışınları nedeniyle uykusundan uyandı ve gözlerini yavaşça aralayarak yatağından doğruldu. yatağından doğrulmasıyla beraber yakıcı güneş, yüzünün tam ortasına gelerek yüzünü kavruyor ve ısıtıyordu. yavaşça elini yüzünün hizasına getirdi ve güneş'in yüzüne gelmesini engelleyerek bir süre öylece oturdu. birkaç dakika sonra ayağa kalktı ve lavaboya gitti.
yüzünü yıkarken aklına yine geçen gün tanıştığı adam aklına geldi. kafasını kaldırdı ve musluk hala su akıtıyorken onu düşünmeye başladı. bir kafede tanışmıştılar, kafe fazla kalabalık olduğundan yer bulamayıp birbirleriyle oturmak zorunda kalmıştılar. ve genç kadın, adamdan hoşlanmıştı. bu yüzden onu aklından hiçbir zaman çıkaramıyordu.
musluğun hala aktığını görünce kendine geldi ve musluğu kapattı. yüzünü silerek birkaç rutin işini daha halletti ve odasına geri döndü.
çalışma masasında duran sarı renkli post-it'ini aldı ve bir süre elinde tuttu. belki de ona bir şeyler yazabilirdi.
daha fazla düşününce bunun o kadar kötü bir fikir olmadığına karar verdi ve bir post alarak yazmaya başladı.
günlerdir aklımdan çıkmıyorsun, sebastian.
senden hoşlanıyor muyum, aşık mıyım yoksa beynim benimle mi oyun oynuyor bilmiyorum.
ama diyorum ki,
keşke yine karşılaşabilsek.-
senin için, sepulturaxie